hesabın var mı? giriş yap

  • 10 yıl önceydi. çalışanlar bilir, yeni işe başlayan mühendis maaşları 1500 tl (1000 dolar) civarındaydı. iphone’lar 2000 tl civarıydı. iyi bir araba 35-45 bin arasına alınırken , iyi evler 250-300 bin civarındaydı. halkın ağırlıklı kısmı asgari almıyordu, mavi yaka çalışan maaşları sektöre bağlı değişmekle birlikte genelde 750-800 tl net ücretten başlıyordu. bu da 500 dolar yapar.

    özetle durum daha iyiydi, genel olarak iphone, ev, araba herkes için alınabilir fiyatlardaydı. 10 yılda ekonomik olarak inanılmaz fakirleştik. alım gücündeki düşüş berbat boyutta.

    gelen mesajlar üzerine edit : konut fiyatları lokasyon ve büyüklüğe göre değişir. iphone içinde vergili türkiye fiyatını yaklaşık olarak yazdım. bu noktada önemli olan kısa sürede ekonomik olarak nereye gittiğimiz.

  • öncelikle tek atımlık bir kurşununuz var. vurursan sorun yok, vuramazsan ne olacağını biliyorsun. işin fizibilite kısmını geçiyorum.

    1- küçük bir işletme olacağınız için ilk önce yapmanız gereken tek şey batmamak ve çevremde gördüğüm batan firmaların ise tek bir ortak noktası var " güvenmek".

    müşteriye, çalışana, tedarikçiye,ortağına, muhasebeciye, danışmana, satış elemanına, bayisine koşulsuz şartsız güvenen herkes belki kısa vade olmaz ama uzun vadede devredilir. o nedenle iş yaparken herkesi ama herkesi görüp görebileceğin en yalancı, en adi insanmış gibi değerlendir. adımlarını ona göre at. bir kaç yıl peşin ve sorunsuz ödeme ile çalışıp güven kazanan dolandırıcılar var bu ülkede. adamın işi, herhangi bir sektörde güven kazanıp sonra da çevresini tokatlayıp kaçmak. bir kaç sene sonra adını, tipini unutturup bu sefer başka bir sektöre giriş yapıyorlar.

    2- özellikle mail üzerinden çalış ki yazılı bir deliliniz olsun.

    3- kazancının en az %30'u devlete gidecek. bakın ciro demiyorum, kazancınızın. o nedenle satışınızda şu denklemi kuramıyorsanız o işi yapmayın.

    ürününüzün maliyeti: %33
    görünmeyen maliyet: %33
    karınız: %33

    şeklinde olacak bir satış fiyatınız olmalı. biliyorum piyasada fiyat kıran çok olur. ama yine çok iyi biliyorum ki o firmaların ömrü çok kısa olur. az iş yapın ama sağlam iş yapın. (bkz: tek kurşun)

    4- ilk başta az iş yapacaksınız o nedenle birim fiyatı yüksek, sirkülasyonu az olacak bir sektörde başlamak iyidir. maalesef hammadde üreten bir ülke değiliz ve hiç bir zamanda olmayacağız. o nedenle paramız hep değer kaybedecek. hammaddeyi tl alıp, yurtdışına euro-dolar çalışırsan, kimse seni yıkamaz.

    5- türkiye'deki en bakir, en kazançlı, en güzel fırsatların olduğu sektör nedir diye sorarsan, sana geri dönüşüm sektörünün her kalemi derim. eğer geri dönüştürebileceğin birşey ürün bulursan kaçırma. hesaplama yaparken hurda, ıskarta oranlarını mutlaka hesaba kat.

    ileride diğer maddeleri de editlerim.

  • dolandırılanların ortak özellikleri, ilk başta dolandırmaya çalışmalarıdır. bu arkadaş da arabasının ederinin 5 bin üstünü verince dolandırdığını sanmış. sonra da fena patlamış.

  • hem okuyup hem çalıştım. 2006 yılında bir öğrenci olarak elime ayda 1100 lira geçiyordu. tek başıma ev tuttum. okulu dört senede bitirdim. ayaklarımın üstünde durmanın gururunu yaşadım. ailemin de benimle gurur duyduğunu biliyorum. ayrıca ailemin bana saygı duyduğunu fark ediyorum.

    onları mahçup etmedim, zora sokmadım.

    bazılarının zoruna giden, en asil duyguların insanıdır.

  • abd'de bir kelebeğin kanat çırpması,türkiye'de birilerinin ödünün kopmasına neden olabilir. buna da kelebekten korkma etkisi denir.

  • sabunla yıkanıldığında gıcır gıcır olan vücudun, duş jeliyle vıcık vıcık olmasından kaynaklanan duygudur.

  • mp3'ün müzik piyasasını öldürmediğini, aksine canlandırdığını düşünen zihniyettir.

    aslında sanatçıların ticaretten pek anlamadığının ilk göstergesi 1990'lı yılların başlarında yaşanmıştı. başta orhan gencebay üzere birçok müzisyen, kravat takıp, takım elbise giyip koltukaltlarında klasörlerle özel radyolara savaş açtılar. oysa özel radyo televizyonlar sayesinde pazar büyüdü ve beylerin (çok özür dilerim ama) biti kanlandı. talk show'lar, özel programlar, diziler falan. özel radyo ve televizyonlara açılan aptalca savaşın bir benzeridir mp3'e açılan savaş. mp3 müzik pazarını büyütür ve sanatçıların doğrudan albüm gelirlerini azaltsa bile medya endüstrisinden aldıkları parayı artırır.

    aslında gelişen teknolojinin kişilerin ekmeğini böleceği fikri yeni değildir. kökeni matbaa'ya karşı çıkan hattatlara, hezarfen ahmet çelebi'yi öldürmeye çalışan kayıkçılara, bir de metro yapılmasına karşı çıkan taksici dolmuşçulara kadar dayanır. "mevcut teknoloji ile nasıl para kazanırım" ın değil, "eskisi gibi nasıl para kazanırım" ın dışavurumudur.

    ben 1 günde 10 cd'de alsam 10 yılda 1 cd'de alsam aynı fiyat tarifesini uygulayan ve bana herhangi bir sadakat veya saygı göstermeyen satıcıya ben neden karşılıksız sadakat göstereyim? hem pazarlama adına hiçbir girişimin olmasın, 50 sene önceki plak satış yöntemlerine aynen devam et, rafa cd'leri dizip manav gibi müşteri bekle, ondan sonra teknolojiye savaş aç. değirmenle kavga etmenin 2000 yılı versiyonu. (bkz: don quijote) daha önce radyoyla, televizyonla yapılan kavga şimdi de bilgisayarla yapılıyor.

    bugün dünyanın en çok kopyalanan ürünleri microsoft ürünleridir ve ne ilginçtir ki dünyanın en zengin adamlarından biri bill gates'dir. biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. çünkü dünyayı kendi ürününün bağımlısı yapıyor. o zengin olduğu için intikam duygusuyla kopyalamıyoruz. tam tersi biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. yani beatles'ın mp3'ünü indirmeyen adam ertesi gün gidip beatles cd'simi alacaktır? tabii ki hayır. tam tersi mp3'ünü dinledikten sonra birçok albümün orijinal cd'sini aldığımı bilirim.

    son bir soru : futbolcular ile hentbolcuların kazandıkları paralar arasındaki uçurumun nedeni nedir? eğer cevabınız "stadların büyük, kapalı spor salonların küçük" olması ise zaten anlaşamayız. ancak cevabınız "ürün bağımlılığı" ise ortak bir zemine yaklaşıyoruz demektir. bu ürün bağımlılığını yaratmanın en kolay yolu ise bedava kullanımdır. insanlar futbola para vererek değil mahallede bedavaya oynarak, televizyonda bedavaya seyrederek alıştı çünkü. tıpkı kopya microsoft ürünlerine bedavaya alıştığı gibi.

    sözün kısası: birkaç sözlük yazarının fikriyle bu iş değişmez. daha geniş vizyonlu, global ve teknolojiyi kabullenen çözümler üretilmeli.

    hal böyleyken böyle..

    not : "filanca suser şarkı söylüyor, nefis de saz çalıyor. ondan iyi mi bileceksin" tarzı eleştiriler var. söylemek istediğim şey tam da budur. para kavgası sanatçıyı küçültür ve toplumdan uzaklaştırır. metallica mp3 ile mücadeleyi abarttığında bir toplantı çıkışında eski bir metallica hayranı "hey james, here is a dollar, sing me a song" diyerek suratına para fırlatmıştır. ne oldu şimdi? metallica mı kazandı?