hesabın var mı? giriş yap

  • thomas jefferson amerika birleşik devletleri başkanıyken, alman alexander von humboldt masasının üzerindeki gazeteleri incelerken, thomas jefferson'u hainlikle suçlayan gazetelerden birini bulur.

    -* bu iflah olmaz yalanları yazan kişiyi neden astırmıyorsunuz?
    -* halkın ahlakının koruyucularını mı asayım? hayır bayım, bunun yerine, bu derecedeki bir istismarı bile kapsayan özgürlüğün ruhunu korumayı tercih ederim. gazeteyi cebinize koyunuz, aziz dostum, sizinle birlikte avrupa'ya taşıyınız ve eğer birinin bu ülkedeki özgürlüğü sorguladığını duyarsanız, ona gazeteyi gösterip, nerede bulduğunuzu da söyleyiniz.
    - peki erdemli insanların bu şekilde lekelenmesi korkunç değil mi?
    - bırakın hareketleri iftiraların karşılığını versin. inanın bana, erdem, iftiranın gölgesi altında çok yatmaz, ve sebep olduğu geçici acı, devlet çalışanlarının prensip ve davranışlarındaki yozlaşmaya karşı getirdiği güvenceye kıyasla çok daha hafiftir. bir kişi halkın güvenini üzerine aldığında, kendisini halkın malı olarak görmelidir.

    edit. yıllar sonra bu entry'yi tekrar gözden geçiriyorum, ilave bilgi vermek için. thomas jefferson'un medya ve basın özgürlüğü konusundaki tavır ve tutumu cennetten çıkma olduğu için değildir. jefferson, medyanın gücünü amerikan bağımsızlık savaşı sırasında fark etmiş, ilk başkan george washington'un bazı politikalarını, başkanın hazine sekreteri ve bir kaşık suda boğmaya hazır olduğu rakibi alexander hamilton'u ve ezeli rakibi / ebedi dostu, ikinci başkan john adams'ı anonim olarak, çok sert yazılarla eleştirmek için kullanmış, müttefiki james madison'a kullandırtmıştır.

    amerikan bağımsızlık savaşı boyunca, jefferson ön saflarda (sözlük anlamı ile olmasa da, fikri olarak) yer alan bir "kurucu baba" olarak özgür basın ve medyanın gücüne bizzat tanık olmuştur. thomas paine'in yazdığı, kolonileri en coşkuya ve isyana sürükleyen metinlerden biri olan "sağduyu" metni, ingiliz baskısına rağmen matbaalarda basılabildiği ve dağıtılabildiği için çok kişiye ulaşabilmiştir. jefferson pek hazzetmese de, amerika birleşik devletleri'nin ilk anayasasının entellektüel temeli olan the federalist papers, basım ve yayım yolu ile çok kişiye ulaşabilmiştir. neticesinde jefferson, özgür bir basının her zaman güçlü bir silah olduğunu, bunu iktidarda iken sansürlediği halde, muhalefet olduğunda aynı sansüre tabi kalacağını anlamıştır.

  • şahane dizi. lost'tan beridir izlediğim en çok teori kastıran dizi aynı zamanda. bana bunlarla gelin yaw, bayıldım.

    --- spoiler ---

    diziyi neden lost'a benzettiğimiz malûm: bir iyi taraf var, bir kötü taraf. ışık ve gölge. alfa ve omega. şimdilik iyi taraf'ın claudia ve müritleri olduğunu varsayıyoruz. ancak noah, son bölümde bartosz'la konuşurken "iyi olan bizleriz, claudia'ya sakın inanma, jonas ve diğerleri onun piyonu" diyerek içimize bir şüphe tohumu ekti. ayrıca claudia'nın güçlü kadın olma ve liderlik takıntısı malum; 2052'deki o post-apokaliptik dünyada claudia'nın liderlik ettiği bir grup var izlenimi de aldım ben. tronte'yi manipüle edip onu mads'in döneceğine inandırarak kendi istediklerini yaptırması sanki claudia'nın da çok iyi bir karakter olmadığının göstergesi gibi. gerçi bilmiyoruz, belki claudia gerçekten de jonas ve diğer piyonları kendi dediklerini yaparsa aynen geleceğe dönüş serisinde olduğu gibi geçmişi düzeltebileceğini düşünüyordur. fakat bu dizide olaylar öyle değil de 12 maymun filmindeki gibi sonsuz bir döngüde gerçekleşecek ve hiçbir şey değişmeyecek gibi bir his var içimde...

    neyse, şimdilik oraya girmeden bildiklerimize bakalım: bir kere, eğer yanlış anlamadıysam tüneller 53'te, 86'da ve 2019'da belirli tarihler arasında (mesela ekimin ortalarından kasımın 12'sine kadar falan) açık kalmış (ya da kullanılmış). tüneller her kullanıldığında ve birileri zaman yolculuğu yaptığında elektrikler gidip geliyor. noah deneylerinden birini yapıp çocuk öldürürken ise kuşlar, koyunlar vs. de aynı anda ölüyorlar. bunlar cepte. bir de yine dikkat ederseniz, insanlar geçmişe/geleceğe gitseler bile kendi oldukları "günün" tarihiyle tutarlı biçimde gidiyorlar. mesela mikkel geçmişe gittiğinde tarih 4 kasım 2019 gecesiydi. 1986'da sabah delikten çıktığı zaman gazetelerde 5 kasım 1986 yazdığını gördü. (tarihler 2 ve 3 kasım da olabilir, bakmaya çok üşendim şimdi... ama ardıl günlerdi.) aynı şekilde jonas ormanda genç charlotte ile karşılaştığında 12 kasım 2019'dan 12 kasım 1986'ya gittiğini anladık, vs. yani o açıdan bakarsak claudia'nın dediği gibi 12 kasımda zaten çoktan ölmüş olan mads'in dirilmesine imkan yok. mads'i helge ekimde kaçırdı, muhtemelen 4 kasıma kadar sığınakta tuttular, ve o gün deney yaparlarken mads öldü. oysa 12 kasım 2019'dakiler 86'ya gitseler bile kendi oldukları güne, yani 12 kasıma gidebilecekler. claudia bunu bilmiyor mu, yoksa bildiği halde tronte'yi manipüle mi ediyor, henüz bilmiyoruz. ama dediğim gibi claudia geçit yok edilirse tüm geçmişin değişebileceğine de inanıyor olaiblir.

    gelelim eşim ve benim kafa patlatarak geliştirdiğimiz teorilere. (bu arada bu teorileri geliştirirken sözlükte ya da ingilizce sitelerde hiçbir teori okumadığımı belirtmek isterim. ama yazdıktan sonra tutarsızlıkları bulmak adına en çok favlananları okudum, evet :)))

    pek çok kişi noah'nın agnes'in kocası olduğunu düşünmüş; bu bana da mantıklı geliyor. hatta tronte'nin kolundaki sigara yanıkları gibi izlerin, onun erken deneylerinin bir sonucu olmuş olabileceğini de düşünüyorum. ancak noah, diğerleri gibi sadece belli tarihlere gidebilen klasik bir zaman yolcusu değil. noah, eline geçen kadim bir kitap sayesinde 53-86-2019 arasındaki tünellerin varlığından haberdar, ve onun amacı bir zaman makinası yapıp sadece bu üç tarih arasında değil, istediği her tarihte gezebilmek. (ayrıca bence bu isteğini başarıyor ama oraya sonradan geleceğim.) öte yandan ben noah'nın bartosz olduğunu düşünmüyorum. birincisi tipleri çok farklı (göz renkleri vs.) ve çocuk cast'la büyük cast'ı inanılmaz iyi seçen bir dizi bu konuda hata yapmazdı gibime geliyor (kasıtlı olarak farklı görünen insanları seçeceklerini de sanmıyorum). ikincisi, ufak bartosz kötücül bir çocuk ama pek zeki değil gibi geliyor bana :)) bartosz bence noah'nın piyonlarından biri gibi. belki de 2052'de claudia'nın yönettiği iyiler (?) safının karşısındaki grubun başında 2052'de 49 yaşında olan bartosz vardır. ayrıca noah 49 yaşında gibi göstermiyor (yani bartosz'un 33 sene sonraki hali değil), zaten bölümlerin birinde "şeytan 33 yaşında şeytanlığa başlamıştır" gibi bir muhabbetin ardından noah'yı göstererek onun da 33 yaşında şeytanlığa (zaman makinası yapmak için çocukları öldürmeye) başladığı izlenimini vermişti bize. çocuklara 86'da deneyleri yaptığı odayı, 1953'te inşa ettiğini görüyoruz. ama deneyleri 86'da yapıyor; yani (zaman makinesini icat etmeden önce) tünelleri kullanarak 53-86-2019 arasında gezebiliyor. muhtemelen agnes'i terk ettiği ve kendini zaman makinası yapmaya adadığı yaş, 33. 86'daki helge'yi manipüle ettiği ve ona deneylerini üzerinde yapacağı çocukları kaçırttığı yaş da aynı zamanlar, 33-34 falan. ancak 2019'da arabanın içinde bartosz'la konuşan noah, bence o hallerinden 1-2 sene (ya da belki yalnızca 1-2 ay?) sonraki noah: bu noah, artık zaman makinesini icat edebilmiş, istediği tarihlere gidip gelebilen ve geçmişte/gelecekte olacakları bilen bir noah. geçmişte olan her şey, jonas'ın ve claudia'nın hareketleri, zaten her şeyin onun istediği gibi olup zaman makinesini icat etmesini sağlamış. o yüzden şimdi claudia'yı ya da jonas'ı öldürmek gibi bir derdi yok. sadece olayların aynen olduğu gibi gitmesini sağlamaya çalışıyor.

    gelelim zurnanın zırt dediği yere, yani asıl teorimize. sıkı durun: noah, büyük jonas'ın 86'da elindeki makinayı sezyumla çalıştırmasını "her şeyi başlatan olay" olarak anıyor. burada hepimiz ne düşündük: jonas, 53-86-2019 kapısını kendisi açtı zannettik. hayır arkadaşlar. o kapı zaten açık. muhtemelen 1986 ekiminde falan nükleer bir sızıntı oldu (86'da claudia'nın nükleer atıkla dolu geçidi görüşünü, oraya kapı ördürüp her şeyi hallettim zannedişini hatırlayın) ve tüneller ondan sonra aktive oldu. noah'nın her şeyi başlatmak ile kast ettiği şey ise bambaşka: bu olay, zaman makinesini çalıştırma prensibini bulmuş olması. çünkü noah, o ana kadar zaman makinesini bir türlü düzgün çalıştıramadı. helge'ye kaçırttığı çocukları üzerinde çalıştığı zaman makinesi prototipinde canlı denekler olarak kullandı, ama onların canlı biçimde zaman yolculuğu yapmasını bir türlü sağlayamadı, hepsinin kulakları gözleri yandı ve öldüler. çünkü tüneller açık olmakla beraber oradaki manyetik alan insanların sağlam biçimde "istedikleri zamana" seyahat etmesini sağlayacak kadar güçlü değildi. ayrıca tüneller sadece üç tarihe açılabiliyordu (53-86-19), oysa noah'nın hedefinde, bütün zamanlara (ya da belki de sadece 33'lü döngülere, ama 53-86-2019'la sınırlı değil, 2052, 2085,... gibi tüm yıllara) gitmeyi sağlayabilecek bir makine yapmak vardı. derken büyük jonas, 86'da saatçi amcaya yaptırdığı sezyumlu yükseltgeç (böyle bir kelime var mı??) makinasını kullandı ve manyetik alanı yükselterek geçitteki odada bir portal açtı. bu portal sayesinde çocuk helge ve genç jonas kendi ait oldukları zamandan 33 sene sonrasına gittiler. yani jonas ilk kez 53-86-2019'dan farklı bir tarihe canlı olarak gidebilen kişi oldu. aynı esnada jonas 2052'ye de bir tünel açabildi mi, yani artık mesela 86-2019-2052 tünelimiz var mı, bilmiyorum. bence yok. bence var olan tüneller hâlâ sadece 53-86-2019'u bağlıyordur. ancak belki zaman makinanız varsa 2052 ve 2085'ten de geriye dönebiliyorsunuzdur, onu henüz bilmiyorum. kısacası genç jonas, 2052'den geri dönemeyecek diye tahmin ediyorum. çünkü yaşlı jonas, 33 sene boyunca o post-apokaliptik evrende yaşamış, 49 yaşına gelmiş, ve 2085'te zaman makinesiyle oraya gelen claudia sayesinde geçmişe geri dönmüş gibi görünüyor. claudia'nın dediklerine inanması ve onun müridi olması da bu yüzden: jonas, 2052'den dönemediğini görünce kendi yaşlı halinin 1986'da yaptığı şeyin işe yaradığını ve tünelleri tamamen kapattığını düşünüyor. şu anlamda haklı olabilir, 12 kasım 86'da yaptığı şey, gerçekten de 53-86-2019 tünelini kapatmış olabilir; onu henüz bilmiyoruz. ama aslında bu sayede zaman makinasında neyin eksik olduğunu anlayan noah'nın makinayı icat etmesini de sağladı gibi görünüyor. muhtemelen noah (bu noah henüz zaman makinasını icat etmemiş olan, ama icat eden kendisinden direktifleri almış olan noah), deneyi jonas yerine helge üzerinde yapıyor ve jonas'ın yaptığı yükseltici sayesinde helge'yi ilk kez sağ salim kendi zamanına gönderiyor. böylece zaman makinasının mümkün olduğunu anlıyor ve dönüşümünü tamamlamış oluyor. ayrıca helge'yle aralarındaki bağ da buradan kaynaklanıyor; noah'ın gidip 86'da helge'yi bulup pis işlerini yaptırması ve helge'nin ona itaati de bu yüzden. ve noah'nın da dediği gibi zaman makinesinin yapılmasını sağlayan ve noah'nın ekmeğine yağ süren de jonas'ın ta kendisi :) salak :)

    bu arada zaman makinası deyip duruyorum da, makina dediğimiz şey, helge'lerin orman kulübesindeki evinin sığınağı + saatçinin icat ettiği yükselticiden başka bir şey değil. şimdi, o sığınağı 53'te ve 86'da noah/helge kullandı. 2019'da sığınak boştu; en son peter ve charlotte'u oraya inerken gördük (ama muhtemelen yaşlı claudia da 2052'ye oradan geçti). 2052'de claudia orayı kendi sığınağı yapmış, zaman makinası onun tekelinde. ben, ortamda iki tane, hatta üç tane yükseltici makina olduğunu düşünüyorum: tıpkı yaşlı jonas'ın 86'da saatçiye gidip makinanın eski ve bozulmuş halini bıraktığı anda, saatçide bir tane makina daha olması gibi. claudia'yı da saatçiyi ziyaret ederken gördük, galiba bir makina da o getirdi ve üç oldu :) sonra o makinalardan biri 86'daki noah'nın eline geçti. helge'nin 53'ten 86'ya sağ salim geldiğini ve küçük jonas'ın 86'dan kaybolduğunu gören noah zaten olayı çözmüştü (ya da yaşlı hali gelip ona bu makinayı saatçiden alması gerektiğini anlatmıştı), ama sonuç olarak gitti makinayı aldı ve 86 kasımının sonlarından itibaren bizim bildiğimiz zamanda istediği gibi gezebilen noah oldu. yani aslında o yükseltici makinayı noah'a getirip zaman makinasındaki eksik parçayı tamamlayanlar da (hiç bunu istemeseler bile!) claudia ve jonas'tı.

    evet beyin yakan teorimiz bu şekilde. tünellerin sadece üç tarihi bağlaması da dizide vurgulanan 3lemeye dayalı; yani (kalıcı olacak biçimde) dördüncü bir portal açılması bunca 3 vurgusundan sonra bana çok mantıklı görünmüyor. o yüzden genç jonas'ın bir seferliğine 2052ye geçtiğine, ama oradan dönemeyeceğine inanıyorum. ancak claudia zaman makinasıyla onu 2085'te 2019 ve 86'ya döndürebilecek. ayrıca döngünün de kırılamayacağı inancındayım ben. karakterlerin geçmişi değiştirmek için yaptığı her şey o geçmişi şimdi olduğu hale getirmeye yarıyor; tıpkı ulrich'in çocuk helge'yi öldürmeye çalıştığında olanlar gibi. yani yukarıda da dediğim gibi dizinin sonunda üzülmeye ve 12 maymun'a bağlamaya hazır olun :)

    bu arada herkes claudia'nın köpeği gretchen'in tünellerden nasıl geçtiğine takılmış. bence onu 53'ten alıp 86'ya bırakan yaşlı claudia'ydı arkadaşlar. 86'daki kendisinin bir aydınlanma yaşaması ve zaman makinasının peşine düşüp onu şimdi olduğu kişi yapmasının başka bir yolu yoktu. öte yandan mikkel'i kaçırıp (belki de yaşlı jonas'a teslim eden) ise charlotte'un kızı olabilir. mikkel'in helge'nin eline düşmediğini biliyoruz, çünkü deney yapılan sığınağa hiç getirilmedi. mikkel'in kaçırılması, jonas'ın doğması için gerekli olduğu için belki de onu charlotte'un kızı francesca mıydı o alıp jonas'a getirdi, yaşlı jonas da mikkel'i 53'e bıraktı. francesca'nın kasabadan gidebilmek için para bulması gerekiyordu ve magnus'un gördüğü gibi francesca'nın şu anda yüklü bir parası var. bize torbacılıktan kazandığı izlenimi verildi ama olmayabilir; sonuçta mikkel'in kaybolduğu gece francesca'nın oraya gelmesinin başka hiçbir anlamı yoktu... (eric'in zulasını patlatmaya geldim gibi bir şey demişti galiba, ama zaten o işi daha önce yapabilirdi, hem diğerlerinden önce davranıp hepsini ele geçirmiş olurdu) yani kız bu işi para için yaptı ama belki de vicdan azabından dolayı şu anda gidemiyor. velhasıl karışık işler :))

    tabii şu anda açığa çıkmayan bir sürü merak konusu var: noah'nın charlotte'a gönderdiği saat (belki gelecek bir tarihte polis kadını maniple edip kendi safına çekmek için gönderdi onu?), gözü bandajlı polisin ve radyoaktif maddelerin olayı, mikkel'in yaşlı halinin jonas'ın rüyalarına yüzü katranlı biçimde girmesinin sebebi... sonra solucan deliği açıldığında geçitte duran charlotte ve peter nereye gittiler, 2019'da mı kalacaklar yoksa 1953'ten mi çıkacaklar? dizide o kadar çok ayrıntı var ki, unuttuğum bir sürü nokta vardır eminim. ama dizide boş sahne yok resmen lan. işin kötüsü gelecek sezona kadar çoğu şeyi unutacağımızdan her sezon bütün bölümleri en baştan izlemek de farz oldu :))

    --- spoiler ---

    dark'ın alman yapımı olması benim için büyük bir artı nokta: lost'tan ağzımız yandı; biliyoruz ki amerikan senaristleri dizileri sezonluk olarak planlar. ilk sezon tutarsa ikinci bir sezon yazarlar, o da tutarsa üçüncü sezon, vs. ama bence bu dizide her şey en baştan beri planlı. öyle güzel ayrıntılar var ki (yukarıda spoiler içinde bazılarını belirttim) dizinin üç sezon süreceğini ve en baştan beri tüm senaryonun belli olduğunu düşünüyorum. üç sezon olacağını düşünüyor olma sebebim ise dizinin şimdiki zamanının 2019'da geçiyor olması: ilk sezon 2017 sonbaharında oynadıysa, ikinci 2018'de ve son sezon da dizideki olayların başladığı 2019'da yayınlanacak ve bu işi pek şukela biçimde bitirecekler sanırım ;) alman mühendisliğini seviyorum <3

  • (yıllar evvelinde, saçlara geçici rasta yapılmış, bakkaldan birşey alınmış, çıkılacak...)

    - annene temizlikte yardım ediyorsun herhalde?
    - nasi abi annamadım?
    - saçlarını süpürge etmişsin de aahhaha!
    - ehe...
    - ahahahahah!!!

  • iflas etmeye yüz tutmuş, er ya da geç batacak olan ülkedir.

    türkiye'dir.

    elinde ne var ne yoksa satılmış, özelleştirme adı altında peşkeş çekilmiş ülkedir.

    100 liraya fabrikadan çıkan otomobilin 900 liraya satıldığı ülkedir. (kötüden örnek olmaz derler ama bu en kötüden örnek olsun..)

    tapdk verilerine göre son 10 yılda rakıya ödenen verginin yüzde 655 arttığı ülkedir.

    1 paket sigaraya yüzde 80 vergi ödenen ülkedir. (evet, 80 tl'lik 1 karton sigaranın 65 tl'si vergi..)

    maaşını alırken vergi ödeyen halkın, markete gidip alış veriş yaparken verginin vergisini ödediği ülkedir.

    pasaportundan ehliyetine, nüfus cüzdanından ikmatgahına, 3 kuruşluk kağıt parçaları için yüzlerce lira haraç* ödenen ülkedir.

    her yeni güne daha bir nefretle uyanılan ülkedir.

  • ev arkadaşımın beni en sinir eden hareketiydi. uzun ömürlü olsun diye kullanmıyordu. fakat hiçbir zaman bir kere bile kullandığını görmedim. galiba ölümsüz olmasını istiyordu.

  • bu işten ciddi manada sıkıldım artık.
    -arabayı yıkatıyorum, herifçioğlu ödemeyi yaparken gelip yanımda dikiliyor.
    -cafeye gidip iki kahve içiyorum, ödeme yaparken garson gözlerimin içine bakıyor.
    -eve yemek söylüyorum, kurye ödemeyi aldıktan sonra gitmeyip bekliyor.
    -hamama gidiyorum, tellak ödeme esnasında yapışıyor.
    -arabayı otoparka veriyorum, adam anahtarı getirdikten sonra elini uzatıyor.
    -otele gidiyorum, kat görevlisi hem odayı gösterecem ayağına pis ayakkabılarıyla tüm odada tur atıyor hem de gitmeyip bahşiş bekliyor.
    -berbere gidiyorum, çırak montu çırpıyormuş gibi yapıp hemen bahşiş bekliyor.
    -taksiye biniyorum, diyelim ki 87 tl tuttu, 100 uzattım, taksici o 13 tl pra üstünü 8 dakikada anca veriyor, üstü kalsın dememi istercesine.

    bahşiş, zorla alınan bir şey değildir. hizmetten memnun kalırsa kişi ancak o zaman gönlünden kopqrsa verir. biz ise hem sik gibi hizmet alıp hem de üstüne tehditvari şekilde bahşiş beklentisine giren adamlarla muhattap oluyoruz.

    bundan sonra size tek kuruş bahşiş vermeyeceğim. işinizi beğenmiyorsanız gidin başka iş yapın.

  • aramaya inandım ama yok sanırım böyle bi başlık.
    sadece bende mi oluyor bilmiyorum ama uzakta gördüğüm arkadaşa doğru giderken yaşadığım sıkıntıdır.
    uzaktan görürsün elinle işaret edersin ve yürümeye başlayınca o sıkıntı da başlar. adamın gözüne bakamıyosun kafanı çevirip sağa sola bakarak o 15 20 saniyeyi eritmeye uğraşırsın. gözüne bakıp mal mal da gülmek istemiyorsun.. en nihayetinde sıkıntılı geçen bir süreçtir. ya da ben mal olabilirim tabi bu da kuvvetli bir ihtimal.

  • pc ya da ozellikle mobilde oyun oynarken gecemediginiz bir bolumu o an birakip birkac saat sonra denediginizde ilk seferde geciyorsunuz. bunu siz oyunu oynamayi birakmayin diye biz yapiyoruz. net olarak beceremiyorsunuz yani aslinda, ortalama alti siniflandirilip belli oranda avantajlandiriliyorsunuz. bu da size "oyunu cozuyorum" hissi yaratiyor, daha cok baglaniyorsunuz.

    coklu oyunculu oyunlarin kucuk bir kisminda siz raunda baslamadan oyunun sonucu belirleniyor. ne yapsaniz kazanamiyor ya da dogrudan kaybetmeye oynamazsaniz kaybedemiyorsunuz. zaten eslesme esnasinda kazanacak-kaybedecek diye eslesiyorsunuz. bunun sebebinde detaya giremiyorum maalesef ama tahmin ettiginiz gibi sadece para odakli degil.

    konsollar onceleri bu isten daha az etkileniyordu ama artik pc'den farki yok calisan sistemin. yukarida anlattigim her oyunda yok, cunku maliyetli sistemler ancak "cok sardi birakamiyorum" dediginiz oyunlarda bu tip seyler genelde mevcut.