hesabın var mı? giriş yap

  • açık ara sakaryadır. bakın sosyologların incelemesi gereken bir vakadır sakarya. umarım hayatım boyunca yolum düşmez.

  • bizim arkamızda her dediğimize inanan mal sürüsü var, korkun lan bizden demeye getirmişler. havuz medyası hem okuyucusu ile hemde cemaat ile taşak geçiyor. her ikisi de windows falan kullanıyordu dememişler ona da şükür.

    şu fıkraya benziyor, kıssadan hisse;

    bir gün hz. ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu küfe'den, bir arap, devesiyle şam'a gelmiş. şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
    - ver o dişi deveyi bana! demiş. tartışma büyümüş, küfe'den gelen adam, "bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. konu muaviye'ye yansımış.
    halk meydanda toplanmış... muaviye, küfe'den gelenle şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
    - bu dişi deve şamlınındır!
    sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
    - ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
    cemaat hep birlikte bağırmış:
    - şamlınındır!
    küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, muaviye onu yanına çağırmış:
    - ey küfeli, dinle! sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. ama sen küfe'ye dönünce gördüklerini ali'ye anlat ve de ki: "ey ali, muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! ayağını denk al!"
    edit:imla

  • akran zorbalığı'na maruz kalmanın berbat bir şey olduğuna inanıyorum.
    çocukken dayak da yesem hep karşılık verdim. bir karşılık verdim iki dayak yedim ama üçüncüsü hiçbir zaman olmadı.

    dövmekten çabuk mu bıktılar yoksa bir gün dayak yemekten mi çekindiler bilmem:)

    öte tarafta hep korkan, çekinen arkadaşlar vardı. bu baskı, onların üzerinde yıllarca sürdü. şu anda bile etkileri var bence üzerlerinde.

    çocukların masum olduğuna; yaşlıların bilge olduğuna inanmam.

    tabii ki çocuğunuza önce öğretmen ile iletişime geçmesini tembihleyin ama onu bir pısırık olarak yetiştirmeyin.

    yoksa ilkokul, lise, askerlik, iş hayatı derken özgüvensiz bir birey olur.

    burada bazıları, bu çocukların ileride barzo olduklarını söylemiş ama öyle bir durum yok! çocuk kavgaları, bir dönem sürer ve biter. sizin burada karar vereceğiniz şey çocuğunuzun geleceğidir.
    ya hakkını korumayı bilen ya da her zaman hakkı yenen biri olacak.

    hiçbirimizin babası anası john dewey değildi tabii ama " sana vurana sen de vur! " cümlesi harika şekilde kurulmuş bir cümledir!

    durduk yere kimseye vurma fakat sana vuranın karşısında da sessiz kalma!

    dipçe-i türkî: üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acısı dinmemiş ve avrupa'nın katil ermenileri görmezden geldiği hocalı katliamı'nda hayatını kaybeden türk kardeşlerimize allah'tan rahmet diler; dünyanın hiçbir yerinde bir daha türk soyundan herhangi bir ülkede böyle katliamlara maruz kalmamamız için inancı, tipi, cinsiyeti, ülkesi neresi olursa olsun tüm türklerin birlik olması gerektiğini bir kez daha hatırlatırım.

  • nişantaşı üniversitesi niçin ilk 20'ye giremediğine anlam veremediğim liste.
    bu arada arkadaşlar çarpım tablosu vize notları elinde olan varsa yeşillendirsin.

  • roma'ya imparator olması için bu üzüm yeme sınavından başarıyla geçmesi gerekir. kim ki 12 saat boyunca yan yatarak üzüm yer, işte o adam roma'ya imparator olur. çok önemli!

  • buradaki tek yanlışlık ters tarafa eğilmiş olması. aksi yönde eğilseydi daha anlamlı olurdu. zira yargının durumu o yönde.

  • normal koşulları olan bir uygarlıkta böyle bir keşif büyük heyecan yaratırdı. hadi halkı bir yana bırakın, bilim insanlarının bu işin peşine düşmesi beklenirdi.

    altın elbiseli adamın şanssızlığı bu işte. 2500 yıl sonra ilgisizliğe mahkum olması.

    yanındaki tabakta bulunan yazının ilk cümlesi okunmuş ve diyor ki :" hanın oğlu 23'ünde öldü..". 2500 yıl önce atalarımız bir alfabe kullanıyordu. bu bile çok heyecan verici bir olay değil mi? dile kolay 25 asır öncesinden bahsediyoruz. 300 spartalı thermopylae'de savaşırken, altın elbiseli adam orta asya'da türk dili konuşuyor, alfabe ile yazılar yazıyordu. bugün antik pers ve antik yunan tarihini okurken, aynı dönemlerde türklerin ne yaptığıyla ilgilenmiyoruz. ve hatta aşağılıyoruz kendi atamızı, "şehir kurmamışlar, yazıları yoktu, medeniyetleri yoktu". bu kadar basit değil. işte yazı vardı, işte altını en güzel şekilde işleyen, ölümsüz bir sanat eseri haline getiren bir medeniyet olduğu da ortaya çıktı. niçin kimse ilgilenmiyor? niçin daha fazla araştırılmıyor?

    uçsuz bucaksız orta asya steplerinde daha çok şey bulunacağına inanıyorum. didim, efes, truva bunlar toprak altında değil miydi? birileri araştırdı ve buldu. almanlar türkiye'deki hititlerle ilgili kazılara niye sponsor oluyor? çünkü hitit diliyle almanca arasında yakın ilişki olduğu biliniyor. adam sahip çıkıyor.

    peki aynı şey türkler için niye yapılmıyor? ortaya çıkacaklardan korkuluyor belki de. toprak altında şehirler, başka uygarlık kalıntıları olmadığını kim söyleyebilir? işte dün altın elbiseli adam yokken türk tarihini 500 lü yıllardan başlatıyorlardı.

    2500 yıl öncesinden gelen bir miras var orada, dil mirası, uygarlık mirası. konuştuğumuz dilin atası orada, yok denen uygarlığımızın, alay edilen kültürümüzün temeli orada. sadece ilgi bekliyor, toprağın altında.

  • - kerimcan kanka naaptık biz....
    + ....
    - bak kerimcan çok içmiştik sarhoştuk. bunlar aramızda kalacak taaammmı.
    + taam.

    - aşkım ben geldiiiiimm.
    ğ hoşgeldin aşkııım nası geçti tatilinnnn.
    - sıkıcıydı yaaa.. sen yoktunnnn ki :(( ygg:fdg..
    ğ oooo aşkımmm bidahakine beraber giderizz..