hesabın var mı? giriş yap

  • kamu ekonomisi adli bir dersin vizesinde,hoca 5 adet soru ve bunlarin her birinin altinda "a, b, c, d, e" siklari bulunan, yaklasik 25 soruya tekabul eden kol gibi bir klasik sinav yapmistir.(sinav ingilizcedir.) sorularin coklugundan ziyade muhteviyati daha da elem vericidir. fakat sinavin asagi yukari 15. dakikasinda siniftan gule oynaya cikan bir ogrenci, yaptigi beyanatlarda cok kolay bir sinav gecirdigini, butun sorulari da yaptigini deklare etmistir. sinifin geriye kalan tum ogrencileri biraz imrenerek biraz da hasetle bahsi gecen ogrenciye bakadururken, sinav sonuclarinin aciklanmasiyla olay apayri bir boyut kazanmistir. sinav panosunda "0" notunu goren ogrenci itiraz dilekcesi yazmaya niyetlenip, bir de ustune ustluk "ne guluyonuz lan. bir yanlislik var. 100 koyunca o zaman gorucem halinizi" gibi savunma stratejileri hazirlamaya calissa da daha elindeki dilekceyi not islerine ulastiramadan, ders hocasinin yaptigi "kim o sinavi test zannedip, soru siklarinin uzerini isaretleyip, bir de sinav kagidinin altina "cok tesekkur ederim hocam. bir de herkes sizin icin cok zor bir hoca diyordu" diyen sapsal?" sorusunu duymus olacak ki, hatri sayilir bir sure fakulte cevresinde gorulmemistir.
    (bkz: kafa izni)

  • acun ile çalışan çoğu kişinin aile düzeninin bozulması ve boşanmaları tesadüf olabilir mi?

  • woodstock belediye başkanının izin vermemesi yüzünden max yasgur'un bethel'deki arazinde vuku bulan üç gün süresince 2 doğum, 3 ölüm, 33 tutuklamaya tanıklık eden, 500 bin kişinin izleyip yaklaşık 250 bin kişinin ise tıkanan otoban nedeniyle ulaşamadığı çoğu sanatçının yollar izin vermediği için helikopterle konser alanına ulaştırılabildiği çamura bata çıka özgürlüğün tadının çıkarıldığı güzel günler. normalde biletli olan bu organizyon etrafta tel örgü ve kapılar izdiham nedeniyle söküldüğü için beleş hale gelmiş organizatör michael lang belini uzun süre doğrultamamıştır.

  • muhtemelen müyap tarafından kapattırılmıştır. fizy'nin engellenmesiyle aklım başıma geldi. hemen gidip bir sürü albüm alacağım.

  • siyaset ve buna bağlı olarak diplomasi yeteneğidir.

    osmanlı beyliği batı sınırlarındaki küçük bir uç beyliği olarak anadolu topraklarındaki diğer beyliklerin çekişmelerinden biraz uzak kalmıştır. aslında bu biraz da bilinçli bir tercihtir. osmanlı'nın hem ekonomik hem de askeri olarak büyümesi için yeterli bir nüfusu yoktu. az bir nüfusa sahip olan bir beylik olarak kendilerinden daha kalabalık olan beyliklerle savaşmak kısa vadede olmasa da orta vadede direkt yok olmak anlamına gelirdi. bu sebeple farklı bir yol izleyip müslüman olmayan bir devletle savaşarak (bizans) cihat ve gaza güdüsüyle topraklarına insanların gelmesini sağladılar. tabii ki bu ağırlıklı olarak osman bey döneminde geçerliydi.

    orhan bey döneminin başlarında da aslında bu politika devam etti. bursa ve iznik alındı, anadolu coğrafyasından bizans atıldı. fakat boğazın öte tarafına geçmek lojistik ve donanma yeteneği ister. osmanlı'da bu yetenekler yoktu. aynı zamanda bizans'ta da imparator değişmişti. tahta yeni çıkan vi. ioannis kendisine yönelik olan isyanları bastırmak ve sırp tehlikesinden korunmak için osmanlı'dan yardım istedi. tabii ki bu osmanlı'nın aradığı şeydir. böylece trakya topraklarına geçip araziyi tam olarak öğrenecek, fetih yollarını ve alınması gereken kaleleri öğrenecek, zayıflıklarını ya da güçlerini bilebileceklerdi. üstelik nüfuz olarak da büyüyeceklerdi. yardım talebini kabul ettiler. hatta ilişkiler o kadar iyiydi ki bunu resmileştirmek için bizans imparatoru'nun kızı ile orhan bey evlendirildi ve orhan bey bizans imparatoru'nun damadı oldu. bunun dışında çimpe kalesi de bizans tarafından osmanlı'ya verildi. bu osmanlı'nın trakya'daki ilk topraklarının tek bir ok atmadan, asker kaybetmeden eline geçmesi anlamına geliyordu.

    ilerleyen süreçte bizans'taki karışıklar devam etti. böylece bizans'taki taht kavgalarına müdahale etme bahanesiyle osmanlı'nın trakya'da genişlemesi sürmüştür.

    tabii ki diplomasi sadece batıda işe yaramadı. mesela osmanlı, kendisinin en ihtiyaç duyduğu donanma konusunda çok ileri bir beylik olarak karesioğulları beyliği'ni beylikte yaşanan kargaşalardan faydalanarak savaşmadan ele geçirdi (1360). karamanoğulları'nın saldırılarından bunalmış olan hamitoğulları beyliği'nin topraklarının büyük kısmını para karşılığı satın aldı (1374). bunlar dışında i.murat'ın oğlu bayezid ile kızını evlendiren germiyanoğulları beyliği'nden de çeyiz olarak toprak aldılar (1381).

    sonuç olarak osmanlı sadece savaşarak büyümemiştir. diplomasi ve siyaseti de kuruluş döneminde oldukça etkili kullanmıştır. böyle yaparak hem nüfusunu hem de nüfuzunu arttırmış, hem de kaynaklarını asıl ihtiyacı olan yerlere harcayabilme şansına kavuşmuştur. diplomasi ve siyasetin önemi açısından başarılı bir örnektir gerçekten.

  • çapulcu dediğin gençler cnn int'te çatır çatır ingilizce röportaj veriyor,sen van minütten öteye geçemiyorsun :):)

  • işlerine geldi mi "yeryüzü bize seccadedir" derler, işlerine geldiğinde de çamlıca tepesine cami yaparlar. peki bu iki şeyin ortak noktası nedir? evet bildiniz din gösterisi.

    iki rekat tutarlı olsanız da dünya size seccade mi yoksa iki adıma bir cami yaptırmak mı lazım ona bir karar verseniz, insanlar da sizin bu işinize geldiği gibi davranma hastalığınızdan rahatsız olmasa.

  • hayatımızdaki insan sayısı.
    30'lu yaşların başında biri olarak şunu diyebilirim ki yeni bir insan tanımaya ya da hayatımdaki insanların nazını çekmeye pek tahammülüm yok. eskiden kimle plan yapacağımı şaşırırdım, şimdi kendimleyim ve daha mutluyum.

  • annemdir.

    içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.

    anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.

    nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.

    bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.

    yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.

    annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.

    yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.