hesabın var mı? giriş yap

  • ronaldo havale yapmış kendisi de iş bankası müşterisi ya o yüzden.

    başarısız kurgu denemesi.

  • bu konuda da reklam beklediğim kişilerin reklamı.

    "sayıştay’a göre tmsf'nin digiturk satışından elde edeceği gelir aslında 292 milyon 199 bin dolar olacak iken, katar'ın beın medya grubunun yaptığı kesintiler nedeniyle tahsil edilen rakamın ancak ve ancak 162 milyon 668 bin dolar olduğunu anlıyoruz. bunun yanında geçen hafta devlet, katarlı beın sports'un kulüplere ödeyeceği 300 milyon tl'yi cumhurbaşkanı talimatıyla üstlendi. bunu da hesaba katarsak sırf beın sports nedeniyle kamu zararımız, yani halkın tepesine binen yük 1 milyar 570 milyon tl."

    https://www.birgun.net/…milyar-570-milyon-tl-324666

  • 2 yıl sonra edit: hiç bir şey bahane sayılmıyor evet. son 1 aydır ben de bu grup içerisindeyim. evet kötü hissediyorum. hayata pause tuşu istiyorum. kişisel meselelerini hallettikten sonra işe devam etmek istiyorum. neyse.
    düzeldim editi: 1 ayın farkını günde 15 saate yakın çıkararak telafı etmeye çalışıyorum. vicdanım rahat aslında, yaptığım işi kötü yapmadım, kişisel ciddi bi kaç problemden dolayı erteledim diyebilirim. memnuniyetsizlikleri de bi kaç güzellik yaparak telafı ettim. iyi bir çalışan oldum sözlük, mutluyum.

    son 6 - 7 aydır istisnasız her gün şu cümleyi kuruyorum. kodugumun memleketinde bir tane mı işini düzgün yapan adam olmaz?

    her gün bir şeylerle karşılaşmak zorundasın. otobüs şoförü mal taşır gibi otobüs kullanır, garson seni sikine takmadan siparişini alır eksik getirir, paketçi evdeki kızlara sulanır taciz eder, klimacı her defasında bir şeyleri yanlış yapmıştır.

    bu böyle uzar gider ve bu memlekette her şey bir yerden boka sarmaya devam eder.

    edit: işini düzgün yapmayan sadece yukarıdaki meslek grupları değil. yanlış anlamak istemiş yine işini iyi yapan çok şeker insanlar. yukarıda yazdıklarım 18 saat içinde yaşanan ufak şeyler. buraya her gün yazacak olsam geçen haftadan itibaren babamı öldürmeye çalışan bir doktor, bir yazilimciya verilen 3 aylık işin 10 günde tamamlanmasını bekleyen iş sahibi ( o da yazılımcı- en iyisi olduğunu iddia edenlerden-), her gün işyerine gelen ve kovulunca çıkarmakla tehdit eden gerizekalı bir mülk sahibi, dönerden kıl çıkınca sizin saçınız yok mu diyip para isteyen bir dönerci, imzasını satmak isteyen bir mühendis eklenebilir. ki bunlar hatırladıklarım.

  • güvenilir erkek, sizi cok sevecek erkek var lakin burda palavra sıkmayın bulamıyoruz diye. kriterleriniz sadece güvenilir olması değil çünkü:)

    edit: bir şeyi düzeltelim. sadece kelimesine takilmis cogu kimse haklı olarak. ınsanlarin tek kriteri olmaz dogru. benim sitemim onceliginin sadakat, guven, kendisine deger verilmesi, sevildiğini hissetmek oldugunu iddia eden kadınlar iliski yasayinca bu kriterlerini bir kenara atıyor. çünkü erkeklerin hatta moderen tabirle "beta erkeklerin" ilgisini sömürünce tatmin oluyorlar ve yollarina devam ediyorlar.

    sonra şu cumleleri duyuyorsunuz:

    -mutlu degilim
    -kafam karışık
    -bi seyler eksik vb.

    sevgi, ilgi açlığın vardi. seni cok sevecek, prenses gibi hissettirecek erkegi buldun. karnını doyurdun ve bye bye. ınsanlara net olun.

  • negzel geyiği olan başlıklarda bu başlığı tek geçerim lan.

    ben çeşitli yerlerde, çeşitli milletlerden duydum, özetle şöyle:

    - almanlar, hollandalılar filan ü'ye takmış haldelerdi, söylenmiş bir çok kez, sürekli: ülülülü rülülü nününü filan diye taklit etmeye uğraşırlardı.

    - amerikalılar'dan kelime sonundaki r'lerin aslında ş olduğunu öğrendim. yine rusça, lehçe filan bilen samimi arkadaşlarımdan biri, ü'ye takmıştı. abiğğ, diye başlayıp, ünününlerü üsünününü filan der dururdu, güya türkçe konuşuyor.

    bir kız arkadaşla, antikacıda, o güzelmiş, bu neymiş, şunun nesi var filan diye bildiğiniz türkçe mağaza muhabbeti yaparken, dükkan sahibi 5 dk filan sonra dayanamayıp sorduydu: bu konuştuğunuz ne almanca, ne de fransızca, hangi dil diye. ben kız konuştukça fransızca gibi, ben konuştukça almanca gibi geldiğine inanırım hala.

    ı love turkish diye, biz türkçe konuşurken, kendinden geçen amerikalılar da vardı.

    hah unutuyordum, çok etrafta bulunanlar, tabii sürekli "come on yaaaa" derlerdi.

    hızlı konuşup, bir şey üzerine karar vermeye çalıştığımızda da, "neden kavga ediyorsunuz" tepkisi hazır zaten.

    r baskın konuşulduğunda, ki eğer zaten ortamda ingilizce de konuştuysanız r baskın, kesinlikle rus musunuz, rusça mı sorusu geliyor. olası en yakın dile havale mevzu.

    - iranlı arkadaşlarım da, -leri, -ları eklerine takmış durumdaydılar ve çok hızlı konuşuyorduk. hatta kız sürekli, abileri, ablaleri, giderleri, suleri, yemeklari, filan derdi türkçe taklit için. yine italyanca, ispanyolca gibi geldiğini söylerlerdi.

    - araplar, kesinlikle ş ve ç'lere takmış durumda, şışışış çıçıçıçıç şışışışış çııçıçıçıçıçı da onların türkçe taklidi. onlara sanırım ziyadesiyle asyalı bir dil gibi geliyor. su sesi gibi, çınlama sesi gibi, anlatabiliyor muyum, sürekli yansıma seslerden konuştuğumuzu düşünüyorlar.

    eyyorlamam bu kadar.

  • şaka gibi. enkazdan çıkan bir kıza mikrofon uzattı. kız kardeşim annem babam enkaz altında ama gelen giden ekip kimse yok dediği an mikrofonu kızdan çekerek oradan uzaklaştı. sen hayrola, oraya insanların dramını göstermeye mi gittin yoksa şikayet gelince iktidara yaranmak için kaçmaya mı? bu konuyu güncel tutalım. utanmaz kadın