ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
starbucks çalışanlarındaki değişim
-
- asgari ücretli bir kişinin yaptığı kahveyi beğenmiyorum.
- bana kahve yapacak olan kişinin maaşı ve okuduğu kitap sayısı 3000 olmalı. yoksa moka içerken o keyfi alamıyorum.
(bkz: bilemiyorum altan)
başbakanın kızına düşük not veren öğretmen
-
olm kafamda tayyip öyle başbakan ki, başlığı okuyunca "sümeyye okuyo mu ya halâ allah allah" diye düşündüm. hayır okusa da bir şey değişmez, bilal kendi başına harvard'ı listelerde dibe vurdurdu, sümeyye öss barajını zor aşmıştı zahir de ne bileyim ya.
edit:haahahah olaya bak ya haberi okumayacaktım ama okudum ve müdürün dediği şeye bak:"bu konuda size bir şey söylemeyeceğim, çünkü bilgileriniz kesinlikle yanlış." e söyleyip düzeltseydiniz ya, bu ne böyle "herksn derdi bn olmşm dmk ki zamnında iyi kymuşum .s.s" tribi.
dan bilzerian
-
kendine aktör demiş ama oynadığı bi tane film var. onda da figüran amk. bi de poker player demiş kazandığı bi tane doğru dürüst turnuva yok. bi tane de poker sitesi kurmuş ona da baktım. kimsenin girip te oynamadığı amatör bi site.
bu adam net bi silah kaçakçısının oğlu filan.
ya da o fotolardaki herşey hepsi kiralıktır arabalar uçaklar vs.
lord of war filmini hatırlayın adam kurmak istediği imajı yapabilmek için herşeyi kiralıyodu. bunun da belki bi amacı vardır.
hayata dair gülümseten detaylar
-
babanın bir bacağı kesilmiştir. en başta kendisi, başına gelen bu durumu büyük bir metanet ve hatta esprilerle karşıladığı için; ailece iyi atlatabilmişizdir. yani ne kadar iyi atlatabilirsek. protez takılana kadar babanın daha rahat dolaşabilmesi için, kendisine bir tekerlekli sandalye alınmıştır. baba, anne ile birlikte yaşamaktadır ve anneden bir telefon gelir.
- kedi, naber?
- ne olsun annem. almanca çalışıyorum. münih'e gideceğim ya.
- aa! ne güzel. bir şeyler öğrenebildin mi bari?
- öğrendim. du bist meine lokomotive andreas!
- ne demek?
- asdfghjk! boşver! babam nasıl?
- çok iyi. şimdi deniz kıyısındayız, çay içiyoruz. hava almaya çıktık. babanın fotoğraflarını çektim arabasıyla. hatıra kalsın diye. yakında ihtiyacı kalmayacak ya nasıl olsa. (gülüşmeler...)
işte bu cümleden sonra, telefonun ucundan gelen babanın kahkahasını duymak...sizin için pek bir şey ifade etmiyordur ama, benim için nasıl güzel bir detaydır anlatamam.
faizsiz bankacılık
-
benim inandigim din olan zutturizm'de elma almak haramdir!!! tanri elmayi haram, armutu da helal kilmistir.
simdi iki secenek var.
1) manava gidiyorum. manava elma almak istedigimi soyluyorum. manav da bana kirmizi yuvarlak meyveler veriyor. bu haramdir!!
2) zutturist manava gidiyorum. manava elma almak istedigimi soyluyorum. manav bana elmanin haram oldugunu ama armut satabilecegini soyluyor. tamam diyorum. manav bana kirmizi yuvarlak meyveler veriyor ve bunlarin adinin armut oldugunu soyluyor.
benim icin degisen bir sey var mi? yok. her iki halde de kirmizi yuvarlak meyveler yiyorum. manav icin degisen bir sey var mi? her iki halde de kirmizi yuvarlak meyveler satarak ayni parayi kazaniyor.
ama iste bu yedigim armuttur. helaldir!!
tekrar soyluyorum, tanri armutu helal, elmayi haram kilmistir.
salam ve duga ile.
hoh deyince sıcak püf deyince soğuk hava gelmesi
-
(bkz: volume pump)
(bkz: pressure pump)
hoh derken cigerdeki sicak havayi disari atiyoruz puf derken de daha cigere gitmemis solunum bosluklarindoa kalan + cigerdeki havayi yuksek basincla cikariyoruz. yuksek basinc ve hiz deriye temas edince sogukluk hissi yaratiyor.
bakin dikkat edin hohlarken agzimiz olabildigince acik cunku hacmi pompaliyor cigerler yani icerideki isinmis havayi. puflarken durum farkli agzimizi olabildigince kucultup yanaklari sisirip basinc yaratiyoruz haliyle kucuk delikten siddetli ve hizli hava cikiyor. hizla hareket eden molekuller degdigi yerde sogumaya neden oluyor. aynen ruzgarli havada camasirin daha cabuk kurumasi gibi.
bilimle sanatla uğraşırken bulgur pilavı yemek
-
bir şey icat etmesi an meselesi olan bir bilim insanı ya da müthiş bir sanatçıyım. twitter'dan bi' arkadaşıma ''naber lan yarrağım. yok mu akşama 3 banko'' yazsam 4 bin rt alıyor ve bunu aforizma zannedenler de her platformda altına ismimi yazıp paylaşmaktan imtina etmiyorlar. kişi başına 1.3 metre fular düşen ortamların vazgeçilmez tartışma konusuyum. arada sırada saçma sapan konuşuyorum ve ekşi sözlükte de ''x(298)'' şeklinde sol frame'den düşmüyorum. benim bir hıyar olduğumu düşünler de çok, müthiş bir herif olduğumu düşünenler de. yalnız otisabi beni çok seviyor. başlığıma gelip, ben dahil hiç kimsenin anlayamayacağı türden, 9 paragraflık bir yazı yazıp beni övüyor. bir yandan tezle falan da uğraşıyorum. konferanslara katılıyorum, söyleşilere katılıyorum, uzaklara bakmalı filmlerde 5 dakikalık yan rollerde oynuyorum, twitter'da zeki demirkubuz falan takip ediyor beni. acayip bir yaşam.
sonra bir gün, annem arıyor:
- oğlum hiç uğramıyorsun unuttun bizi.
- anne vakit bulamıyorum. boynuma fular geçirdim geçireli ebem sikildi. o söyleşi senin, bu söyleşi benim, memlekette adam kalmamış gibi kolumdam tutan çekiyor.
- yarın akşam gel bi görelim.
- programa göre gelirim anne, programıma bakmam lazım.
- gelirsin gelirsin..
sonra gidiyorum eve. yemekte bulgur pilavı var.
sanatmış, bilimmiş, aykırılık, farklılık, bienal, tez, kadife ceket, kirli sakal, aralara aklar serpiştirilmiş saçlar. hiçbirinin bir önemi kalmıyor o bulguru kaşıklarken. bariz olarak soğanla bulgur pilavi yiyorsun. 3 saat sonra habertürk'te murat bardakçı ve ilber ortaylı'nın karşısında bir sürü acayip şeyler anlatacak olmamın hiçbir değeri yok.
bilmiyorum, kafam çok karışık. bulgur pilavı çok acayip bi yemek. insanın tüm sanat hayatını sikip atabilir gibime geliyor.
bak oğlum, şimdi bienalde falan böyle ilginç insanlara denk geliyorsunuzdur. kadına bakıyorsun, melankolik, suskun ve hüzünlü. siyah giyinmiş, zarif bir yürüyüşü var. sanattan anlıyor. bu kadının bulgur pilavı yediğine kim inanır ya. hayal edemiyorum lan ben.
hayallerimin sınırını bulgur pilavi çiziyor. inanılmaz bir olay.
instagram'a niçin fotoğraf yüklüyoruz sorunsalı
-
karşı cinse çekici olduğumuzu göstermek ve bunun onayını almak için. aslında en güzel senfoniden en anlamlı tabloya kadar yaptığımız şeylerin temelinde bu yatıyor ama sığ olarak değerlendiriyoruz bu etmeni. zeka ve yaratıcılık gelişmiş beyinlerimizin bir yan ürünü ve tek temel amacı hayatta kalmamızı ve ürememizi devam ettirmek. genlerimizin kuklalarıyız ama bunu kabul etmek zor tabi.
dayak yiyip metrobüsten atılan mülteciler
-
(bkz: ülkede güzel şeyler de oluyor)
peşin edit: bana "faşist" diyenlerin arasından 10 kişiye çekilişle 3 suriyeli ve 2 afgan hediye edicem. şanslı sjw'lerimize yeni ev arkadaşlarıyla şimdiden mutluluklar.
uçakta emniyet kemeri takmanın mantıksız olması
-
ikinci entry.
türbülansa girdiğinde, kafanı tavan yesin, anlarsın ne işe yaradığını.
okan bayülgen'in nusret gökçe'ye attığı tweet
-
şuan ekşi sözlük'e bakıp, gündem oldum mu lan acaba demiyorsa ben de hiçbir şey bilmiyorum.
kalecilerin topu fezaya diktiği efsane dönem
-
ahaha tespit gibi tespit.
anilar gozumde canlandi. o fezaya dikilen topa kafayla cikan stoper ve forvet mucadelesi de inanilmazdi.
babam alpay ozalan icin bu herif o toplara kafa vura vura gerizekali olacak derdi ki hakliymis. su an goruyoruz kendisini. *
simdi kaleci de ortasaha gibi defans gibi ayakla oyun kuruyor. futbolun harala gurele oynandigi, bol dikilmis formalarin ruzgarda salindigi zamanlar artik geride kaldi.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
94'de türkan saylan ve ekibi beni ikna odasına almışlardı. başörtünü çıkar dediler. direndim! oğlum sen erkeksin çıkar şunu dediler. direndim!
tordesillas antlaşması
-
şu an okumakta olduğum stefan zweig - macellan kitabında da yer verilmiş antlaşmadır.
öncesi ise şöyledir; dünyanın ilk denizci ulusu olma başarısını gösteren portekizlilerin ispanya ile giriştikleri egemenlik mücadelesinde, papa nın devreye girerek, 4 mayıs 1493 tarihli fermanla, dünyayı bıçakla böler gibi bölüp, batısı ispanya' nın (çünkü batıya sefer yapan cenova' lı kolomb' u destekleyen ispanyollar olmuştur.) doğusu portekiz' in şeklinde paylaştırmıştır. antlaşma öncelikle memnuniyetle kabul edilmiş; fakat daha sonra portekizlilier sınır çizgisinin biraz daha batıya kaydırılmasını talep etmiş ve tordesillas antlaşması ile yapılan yaklaşık 500 kilometrelik bu kaydırma işlemi henüz keşfedilmemiş brezilya' nın da portekiz in payına düşmesi sonucunu doğurmuştur.