hesabın var mı? giriş yap

  • insanları gözünde fazla büyütmek.
    onlar zaten kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, bir de sen büyütünce, karşında tanrı pozisyonunda seni yargılayan biri oluveriyor.
    "hele bi' otur soluklan yeğenim" jokerinizi elinizden hiç bırakmayın.

  • son yirmi yıldır akp seçmeni olan vatandaştır.

    bir kilogram demir mi daha ağır bir kilogram pamuk mu daha ağır desen demir der.

    çok üzgünüm.

  • dünyanın en büyük ekonomisindeki değişim, yani donald trump'ın abd başkanı olması ile birlikte, conservative zihniyetteki hükümetlerin artık bir 21.yüzyıl gerçeği olduğunu kabul etmiş oluyoruz sanırım.

    muhtemelen sırada fransa, yani le pen var. ingilizler zaten... brexit. güzide ülkemiz türkiye'yi de söylemeye gerek yok. *

    olaya uzun uzun yazacak bir enerjim yok şu an, daha sonra istatistik ve tarih ile ayrıntılı girmeyi düşünüyorum ancak şimdilik özet geçersek:
    merkantilizm zaman içinde terk edilmişti. çünkü adam smith'in dediği gibi sadece kaynakları elinde tutup dışarıya satıp birikim yapmak yetmiyor, tüketim de gerekiyordu. ekonomi tarih boyunca her zaman değişecek, hiçbir zaman tek ve sonsuza kadar geçerli bir kural olmayacak, bulunamayacak. oyunun da güzelliği bu, hep bir değişime ayak uydurmak, o değişimi keşfetmek olayın keyifli yanı aslında.

    peki şu an ne oluyor?

    tüm ülkeler içe kapanmaya başlıyor. zaten endüstri içinde olan biri olarak gümrük tarifeleri&çin vs. derken son yıllarda her ülke küreselleşmeden yavaş yavaş kopup kendi ekonomisini korumaya almaya başlamıştı. şimdi popülist, sol kokulu ama sağ şovenistliğiyle bezenmiş ekonomik politikalar sağ görüşlerin kozu olmaya başladı.

    yani ülkeler ellerinde kaynakları dışarıya vermeden, kendi içlerinde kullanmak, hayrını ülke dışına çıkarmadan kullanmak isteyecekler. merkantilizmin yaşandığı dönemlerde bu kaynaklar altın gibi madenlerdi daha çok.

    şimdi ise, insan (beyin, fikir), teknoloji, arge, eğitim, yazılım...
    bunları dışarıya kaptırmanın bedelini en çok gelişmekte olan ülkeler görüyor. gelişmiş ülkelerdeki bilim adına iyi buluşları yapan birçok göçmen var. gelişmiş ekonomiler de beyinlerin terk ettiği ülkelerde ucuz üretim yapmak adına know-how'larını kaptırıyorlar. direkt olmasa da herkes kendi kaynaklarını (bkz: asset) içeriye çekip öyle savaşmak istiyor.

    bu sebeple neo-merkantilizm dönemi de geçti, ne diye isimlendirirler bilemiyorum; belki merkantilizm 2.0 gibi saçma bir ismi olabilir (endüstri 4.0 gibi). ama yaşamaya başladığımız, şu an ufukta gözüken şey merkantilizm'den uzak bir şey değil. tarih enteresan, tarih tekerrürden ibarettir lafı pek de yanlış değil. insanlık dönüp dolaşıp benzer senaryoları farklı tatlar ile yaşıyor. sanki eski filmlerin yeniden çevrilmesi gibi.

  • amcamın beyninde tümör çıkmıştı.

    ankara'dan tedavi için yengemle bize geldiler. ben o zaman şehir dışındaydım. eve geldiğim zaman geçmiş olsun diyebildim.

    amcam bizde kaldığı 15 gün boyunca sudoku'ya başladı. gece gündüz durmadan sudoku çözüyordu. "beyne faydalıymış" diyordu. hastalığına iyi geleceğine inanıyordu. tabii hayatında bırak sudokuyu, bulmaca çözmemiş amcam, oldukça zorlanıyordu. onun bu hali bizi üzüyordu.

    amcamı 16.gün kaybettik.

    ne zaman sudoku görsem aklıma gelir.

  • milletin ölüm haberinin "şunu gömmüştür", "bunu gömmüştür" diye başlığından alınan oyuncu.

    bu arada başlığına gelmişken,

    adam öğretmeni oynuyor, öğretmen oluyor, ailesine düşkün baba'yı oynuyor, o oluyor. çirkef bir adam oynuyor, "çirkef" oluyor.

    büyük şizofren olduğunu düşünüyorum. yoksa bu kadar karakterden karaktere geçiş olmaz.

    mesela kenan imirzalıoğlu kendini çok geliştirdi yeaa ya, ulan adam yıllardır miroğlu'nu oynuyor. hangi role geçse miroğlu'nun bıyık bırakmış halinden öteye geçemiyor.

    ama münir özkul öylemi. salak milyonerler filminde çoluğu çocuğu olmayan, karısıyla bir evde yaşayan , sahaflarda kitapçı adamı öyle bir oynuyor ki bir an münir'in esas mesleği kitapçılık da, oyunculuğu ek iş yapıyor sanarsın.

    bu arada hababam sınıfında kalp krizi geçirdiğinde, yaşar usta ile oda bastığında, aynı yaşar usta bahçede gaz verirken ağlatandır. açar açar izlerim o ormandaki konuşmasını en zor durumumda gaza gelirim.

  • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . /\. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ./ .\ . . . . . . . . . . . . . t. . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . p . . . . . . . . . . . ./. . .\. . . . . . . . . . . . . __ . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . __. . . . . . . . . .. . / . . .. \ . . . . . . . . . . . /. . \. . . . . . . . . .
    . . . . . . . . / . .\. . . . . . . . . . /. . . . .. \ . . . . . . . . . ./ . . . \. . . . . . . . .
    ________/. . . . \____. . . . . /. . . . . .. \ . . . ._____/ . . . . .\______. . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . \. . /. . . . . . . . .\. . ./ . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . \/. . . . . . . . . . \. ./ . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . .q . . . . . . . . .. . .\/ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .s . . . . . . . . . . . . . . . . .

    p: atrium(kulakçık) depolarizasyonu , artium sistolü (kasılması)

    q,r,s kompleksi: ventrikül (karıncık) depolarizasyonu , ventrikül sistolü

    t: ventrikülrepolarizasyonu, ventrikül diestolü

    atriumların repolarizasyonu q,r,s kompleksi içinde kalmaktadır.

    sooonraları edit: oturup uğraşmış bunu çizmişim ya aklımı mikiyim...

  • ilk öğrenilmesi gereken '-yor olacağım' kalıbıdır.

    mesela "sizi boş toplantı odasına alacağım" diyemezsiniz gramerde yoktur. "sizi boş toplantı odasına alıyor olacağım" denir. böylelikle samimiyetsizliğiniz paçanızdan akar.