• ayağıma geçirdiğim anda gözümü alaçatı'da hesap öderken açacağım terliksidir.
  • almanya'da neredeyse her şehirde bir mağazası bulunur. fiyatlarının edepsizliği ithalatçısının bok yemesidir, 200 küsür tl'ye satılan modeli, almanya'da indirimsiz 50 eur'dur.

    üstelik bu modeli almanya'dan alıp, türkiye'ye tatile gelip, üstüne bir de küçük gelmesine rağmen az da olsa giyip, eylül ayında almanya seyahatinizde aldığınız yere geri götürdüğünüzde, hiç vıdı vıdı yapmadan bir numara büyüğüyle değiştirirler, bir de üstüne "indirime girdi, bu model artık daha ucuz" diye para verirler.

    almanlar işte..
  • ofiste aylardır herkesin ayağında görmeme rağmen anlamlandıramadığım, adını anca dün öğrendiğim terliklerin markası.

    editörümün "biriken stoklarınızı ofise getirmeyin artık" demesiyle kimin, hangi stokunu işe getirdiğini sorgulamama sebep olmuştur kendisi aynı zamanda. adamceğizin "patron herkesin ayağında terlik görmek istemiyor" demesiyle birlikte aydınlandım bu mevzuda.

    bir de burada görüp de neymiş diye biraz bakınca iyice dank etti durum. terliğe 150 lira falan, aklım çıktı. cahillik cidden mutlulukmuş arkadaş.

    biriken stoklarını getirseler daha iyiymiş be. ne stokuysa onlar artık.
  • ayakkabı, çizme, pabuç, potin, sandal, terlik işleri çetrefilli işler. insanın ayağına münasip, rahat bir giyecek bulması gerçekten zor. hele, fazla rağbet gören şeylere kuşkuyla yaklaşan işkilli biriyse daha da zor.

    ayakkabı yürümek için. ben ayakkabının rahatlığını, uzun yürüyüşler sonunda ayakta bıraktığı lezzetle ölçüyorum. sallasan birkenstock'a değdiği ve piyasadaki daha rahat terlik yok algısına kandığım için, geçen sene bu terlikten edindiydim. ondan önce başka bir markanın ortopedik, benzer tabanlı bir terliğini üç sene giydiydim. ki ne giymek, dağ bayır tepe 7/24. ondan bulamayınca, iki katı fiyatla birkenstock'a talim ettim.

    tüketiciler olarak ekseri şunu düşünüyoruz: kaliteli alayım, bir kere alayım, evladiyelik olsun. eskiden doğru bir düşünceydi bu, fakat artık birkaç yerli firma dışında, kaliteli diye bir şey yok. pahalı olan da ucuz olan da çin malı. öyleyse anladık ki, kalite yerel olandaymış. aklıma geldi, alain de botton "mutluluğun mimarisi" kitabında benzer bir tespitte bulunuyor; güzel olan, mutlu eden yapılar, bulundukları çevrenin içinden gelen, o bölgenin malzemesinden imal, o coğrafyanın ihtiyaçlarına cevap veren yapılardır, diyor. meselemiz hep aynı mesele, modernizmin öngördüğü gibi global mi olacağız, yoksa kendimiz mi?

    birkenstock'a dönersek, benim ayacıklarım için kaba ve rahatsız. eh, helga ayağına göre yapılmış bir terlik, naif akdenizlinin ayağında... yazın sonunda, yani üç ay sonra tabanındaki bambu malzeme kenardan çatladı. geçende bir alman hatunun ayağında gördüm aynı modelinden. bir benimkine baktım, bir onunkine. benimki bildiğin perişan bedevi terliği, onunki gıcır gıcır, fit ve etrafa rahatlık saçar bir vaziyette. o an olayı çaktım: birkenstock oturma terliği, yani bunu giyip bir kafede rahatlıkla oturabilir, frappenizi yudumlayabilirsiniz.

    firmaya geri vermeyi de düşündüm, çok övündüğünüz terlik aha bu minvalinde. eh bana diyecekleri belli: yanlış kullanmışsınız. bu terlik oturma terliği, yürüme terliği değil ki!

    bizim yemeniler var hani, safranbolu yemenisi yahut antep yemenisi. bendeniz, yaz için onlardan daha rahat ve şık bir ayak urbasına rastlamadım. harbi deri, harbi kösele. topuk kısmına lastik eklendiği için kaymıyor da. ister çoraplı ister çorapsız, terletme, kokutma, sıkma, vurma, acıtma yok. yürüyen adam için biçilmiş yemeni. hem gösterişsiz, hem doğallığından ötürü albenili. güzelliğin tanımı.

    keza bizim ustalarımız yapıyor, üstelik birkenstock nam nanenin yarı hatta çeyrek fiyatına. belki talep olsa açık, parmak arası modelini de yaparlar can ustalarımız. el emeği, memleket emeği. bazan düşünüyorum da, yahu biz gerçekten gerizekalı olmalıyız. her şeyimiz varken üstelik âlâsı varken, elinkinin peşindeyiz. neyse, yerli malı yurdun malı kongresinden bildirdim.
  • 229 liraya sandalet satan firma.
    bir de pegasus'u "su vermiyorlar" diye eleştirirler.
  • balkon yıkayamadığın şey terlik değildir
  • bu fiyatlardan satıldığı sürece isminin "biriken stok" olarak değişme ihtimali yüksek marka.
  • bir terliğe o kadar para verilmez diye düşünürken bir gün arkadaşım onu zaten 'terlik değil sandalet niyetine giyeceksin' dedi. sonra baktım etrafıma insanlar bunu eteğin, elbisenin, şortun, her şeyin altına giyiyorlar ve kötü de gözükmüyor. ben de daha fazla inat etmeyip aldım. aldığım günden beri yaz aylarında ayağıma giydiğim tek şey bu terlikler. utanmasam iş görüşmesine, düğüne giderken falan da giyeceğim. o derece...
  • ülkemizde son 2-3 yıldır popülaritesi tavan yapmış terliğin markası.

    2-3 yıl öncesine kadar sadece bilenler gidip almakta iken şimdi neredeyse her köşe başında satıldığını görmek mümkün. ayrıca ülkemizde hala gereksiz derecede pahalı. yurtdışında internetteki alışveriş siteleri aracılığı ile en ala modelini 20 - 30 € aralığında bulursunuz.

    modellerinde dar ve geniş olmak üzere 2 ayrı kalıbı olsa da, herkesin ayağına göre olmadığını düşünüyorum. zira sert yapısı nedeniyle ayağınız içine tam oturmadığı sürece rahat etmeniz imkansız.

    ayağı tam anlamıyla sarması, tabanının rahat olması, uzun saatler boyunca rahatlıkla giyilebilmesi, terli olsa dahi ayaktan kaymaması, araba kullanırken bir olumsuzluk yaratmaması nedeniyle sıcaklarla arası olmayan birisi olarak yıllardan beri yaz aylarında ayağımdan çıkaramıyorum.
  • aşırı derecede çirkin terliklerin mükemmel bir pazarlama ile çok satılmasına verilen isim.
hesabın var mı? giriş yap