• fasist gibi bolca "abuse edilen" bir kavram. abuse etmek derken, icine sicmak, bok etmek anlaminda kullaniyorum (kaynak: meydan larousse) (ya da meydan la rus, italyanca ekli ama icinde rus var, ikilemden iki buklup gulmen lazim burada) (haha, ya da meydanlar us, got it?, meydanlar bizim ama toys r us gibi, guldururken bir yandan da cocuklari esir eden kapitalist sisteme karsi 1 mayista taksim meydanina diyor)

    evet, bok atmak deyimini bok ettik. ettik derken ben etmedim aslinda, bir takim essekogluessekler degisik seviyelerdeki elestirileri tek bitlik beyinlerine sigdiramadiklarindan, begenmedikleri herseyi topyekun "x'e bok atiyor" yaftasina mahkum ettiler, ediyorlar. karsi tarafin yegane amacinin sadece karalamak, iftira atmak oldugu suphe goturmez bir gercekmiscesine vurgulaninca da otomatikman onun argumanlarina cevap vermek, hatta cevabi/tartismayi birak icerigi uzerinde en ufak bir dusunce uretme geregi de yokoluyor. yani elestirinin ne oldugunun onemi kalmiyor, elestirinin varligi yetiyor zilleri caldirmaya. banality of evil diye birsey varsa, angutlugun dehasi diye de birsey olmasi lazim, cunku hakikaten minimum eforla karsidakini felc eden dahiyane bir taktik.

    dilin esnekligini azaltan, deyimleri ve kelimeleri gasp ederek anlamlarini daraltan, kullanilmaz hale getiren herkes essogluessektir. bu saatten sonra biri gercekten bok atsa, 40 satirlik dipnot koymadan kullanamayacagiz bunu duyarli ve yanlis anlasilma, angutlarla ozdeslesme kaygisina haiz insanlar olarak. o yuzden de kullanmamayi sececegiz, yasakli kelime olacak. ama bize yasakli, angutlara atis serbest. ve o mermilerden biri sana isabet edince ne diyeceksin mechul, "kendi diyen kendi olur" mu? angutlugun dehasi iste.
  • eskiden dedikodu yoluyla yapılırdı bu. kınardım. meğerse ne güzel ve temiz bi yaklaşımmış öylesi. meğerse bunun da haddi hesabı olmayabiliyormuş. teknolojiyi dibine kadar kullanıp, evden eve değil, köyden köye boklayabiliyormuşsun birini. bunu gördük.

    şöyle ki: bi kaç sene önce evde bilgisayarda takılırken windows donuyor filan, kısaca anlatacam, bu işlerden anlayan bi arkadaşa, -ki kendisi olay sırasında istanbulda, görev yöneticisinde işlemler sayfasının screenshot'ını alıp msn'den gönderiyorum. bakıyor falan, kıllanıyor, bişeyler yapıyoruz, birisi geliyor bakıyor, benim bilgisayara birisinin bi mini program yerleştirdiğini ve klavyede yazdığım her şeyin onun mailine düzenli olarak gittiğini öğreniyorum. sözkonusu adres de tespit ediliyor. hiç şaşırmıyorum buna, çünkü zaten adres benim bilgisayarıma fiilen de müdahale edebilen birisinin adresi. çok acaip bulmuyorum durumu. basit bir merak olduğunu düşünüyorum. saklayacak bişeyim de yok, zahmet edip programı da kaldırtmıyorum, format falan atılmıyor, sadece şifrelerimi (sözkonusu şahıs x olsun) "xtoptur" şeklinde değiştiriyorum, hayatıma devam ediyorum.

    sonra mevzu unutuluyor tarafımdan. bi laptop alıyorum, pc ile alakamı toptan kesiyorum, arada sırada oğlum oyun falan oynuyor, onun dışında açmıyoruz bile. geçenlerde pc'yi yenilemek derdine düşüyorum. her zaman bilgisayar ile alakalı sorunlarımla ilgilenen arkadaşım benden para almıyor diye bu sefer başka birisini çağırıyorum. bi bak bakalım ne yapılabilir diye. oğlum uzun zaman önce oynadığı bir oyunun silinmemesini istiyor falan, eleman kurcalarken bi şekilde acaip acaip thumbnailler çıkmaya başlıyor. pornografik diicem ama değil, çünkü gerçek insanların fotoları, profesyonel değiller. kıllanıyorum hadiseden, elemana bu işi iyice anlamak istediğimi söylüyorum, sonuçta, epeyce bi gayret gösterildikten sonra, yıllar önceki hadisenin devede kulak olduğu, adresini tespit edemediğim başka bi elemanın, bi şekilde benim bilgisayara konuşlandığı, kullandığı programın da öyle basit bişey olmadığı anlaşılıyor. benim adımla değilse de kullandığım nicklere yakın nicklerle, mail adresime çok benzer mail adresleriyle seks paylaşım sitelerine girdiği, yazıştığı, hem de benim adımla yazıştığı, bu arada acaip acaip fanteziler uydurup onları bu sitelerde yayınladığı, benim fotoğrafım olduğunu iddia ettiği, genel tipleme olarak da ben boy ve tipte bi hatunun fotolarıyla (yüzü yok fotoların) elin adamlarıyla bi çeşit sanal seks yaptığı falan anlaşılıyor. aldığı adresler benim mevcut adreslerime ve nicklerime o kadar yakın ki, ilk bakışta doğrudan benim adres ve nickim sanıyorum. üstelik bu sitelerdeki paylaşımlarını benim adres listemde kendince önemli gördüğü insanlara da gönderdiğini anlıyoruz. o sitelerden üyleiği silemiyorum, çünkü o benim bilgisayarımda her boku yemişse de kullandığı şifreleri bilmiyorum. site sahiplerine mail atıyorum ama pek umurlarında olmuyor, ne de olsa o tür bi sitede ahlaki ve etik yaklaşımlardan oldukça uzak insanlar. siteler genel olarak partnership siteleri. ama derdiniz arkadaş bulmak değil tabii. neyse ki, beklediği etkiyi yaratamayınca olayı çok sürdürmemiş, malum sitelerdeki adamlar da sanal veya fiili seks için başka partnerlar bulmuş. bi tanesi musallat olmuş, bunu da yine benim bilgisayarımdan, nasıl oluyorsa artık, herhalde uzaktan kumandayla, alınmış bir mail adresine hala o adamdan mesajlar gelmesi ve adresin aktif olması dolayısıyla yakın zamana kadar o adrese girilmiş olmasından anlıyoruz.

    neyse, sonuç olarak, elime bir balyoz alıp bilgisayarı parçalama dürtümü zor durdurup format vs hadisesini gerçekleştiriyorum. recovery programlarının çıkarttığı resimlere tiksinerek bakıp bunun benim başıma neden geldiğini çözmeye çalışırken tabii. sonuçta kim olduğunu ve neden yaptığını anlıyorum. ve hakikaten hayretlere düşüyorum. ulan bok atılır da bu kadar mı atılır? amacın itibar kaybettirmek olduğu anlaşılıyor, sözkonusu yazışmaların birer kopyasının sevgili eşime de gönderilmiş olmasından anlıyoruz bunu da. kendisinin benden gelen maillere forward muamelesi yapıp bu kadar zamandır birini bile açmamasına sevineyim mi üzüleyim mi bilmiyorum, bisssssss.
  • sanırım sölükte en çok yazılan kelimeleri arayıp bulan bir yazılım olsa bu amına koduğumun iki kelimesini bulurdu sonuç olarak. bazı orospu çocukları öbeğiyle yarışır bu konuda. formata uyayım diye yazıyorsunuz ya. yaratıcılığınızı sikeyim kanka. bıktım amınakoyim.
  • beğenmeme hakkını kötüye kullanmaktır.
  • bazilarinin hayatta tek iz birakma yöntemi..
  • "bok atma"ya konu olan durumlar için şöyle bir belit* vardır: bok'un atılacağı hedef, bok'u atacak kişi tarafından hor görülmektedir; o kişi için, belli değerlerden yoksun olduğu için bok'u hak etmektedir.

    buradan şu sonuç çıkar:

    hedef'in, kişi için olan değer yoksunluğu; eylemin gerçekleşeceğini kesin kılmaz. çünkü bu kişinin kendisine dönük değer dizgesi de, bu eyleme ilişkin kararda, "bok atma" arzusunu küçülten karşıt bir güçle etkindir. eş deyişle, hedef'in değer yoksunluğuyla ("değersizliği"yle) kişinin kendisine dönük değer dizgesi çatışma [*] halindedir.

    (zira muhtemel eylem, kişiyi, kendisine değersiz görünen bir nesneyle ilişki içerisine sokma gizilgücünü* içerir. bu, kişi için, bir umursama durumunun oluşması ve değerden yoksun görünen hedefe yeni bir değerin aşılanması anlamına gelir. aşılanacak bu yeni değer, kişinin kendisine dönük değer dizgesinden gelecektir, çünkü neyin umur konusu olacağını belirleyen şey işbu dizgedir. dolayısıyla, tanım gereği sabit kalmaya eğilimli dizge için bu, "yeni" olmasından ötürü sorunlu bir durumdur - çatışma buradan çıkar.)

    o halde denebilir ki "bok atma" eyleminin gerçekleşmesi, değer dizgesiyle hedef'in "değersizliği"nin arasındaki çatışmanın sonucuna bağlıdır. hedef'in değersizliğinin soyut büyüklüğü, değer dizgesini sarsmayacak bir kertedeyse dizge buna razı olur: eylem gerçekleşir, "bok" atılır. fakat şayet bu değersizlik, değer dizgesini sarsacak denli büyükse dizge savunmasını alır ("iç ses"in malum lafı olan "elini kirlettiğine değmez", bu savunmanın kişinin anlayabileceği bir dildeki tercümesidir - ilgili deyimde "değmez" [değer etmez] olumsuzlamasının geçmesi, "iç ses"in kaynağının yalın bir gösterenidir) : eylem gerçekleşmez, "bok" unutulur.

    [*] kişinin kendisine dönük değer dizgesiyle hedef'in "değersizliği" arasında geçtiğini söylediğimiz çatışma, "gerçek" bir çatışmadan ziyade, değer dizgesinin "değersizlik"i tartmasını imler. yazımızın son paragrafında da görülebileceği gibi, "bok atma" eylemi gerçekleşsin gerçekleşmesin, sonucu belirleyen tek güç olması dolayısıyla değer dizgesi her koşulda "galip" olandır.
  • dışkılamanın dışarı ''atmak'' gerçeğinde, o çok sıkıştığınız son anda, baldırlarınızı alafranga tuvaletinizle buluşturduğunuz anın zevkini başkasının yüzünde yaşadığınızın hayalini kurmak.
  • konu hakkinda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmus tiplerin cuceliklerini gizlemek icin yaptigi populer eylem.
  • küçük bir kuş kışı geçirmek üzere güneye gidiyordu..
    hava çok soğuktu ve kuş donarak yere düştü. yerde öylece
    yatarken bir inek geldi ve üzerine bir parça dışkı
    bıraktı. donmak üzere olan kuş dışkının sıcaklığıyla
    ısındı. çok mutlu oldu, neşe içinde şarkı söylemeye
    başladı. ordan geçmekte olan bir kedi kuşun sesini
    duydu. onun nerde olduğunu keşfetmekte geçikmedi. kuşu
    dışkıdan sıyırdı ve yedi!
    1. üzerinize bok atan herkes düşmanınız değildir!
    2. sizi boktan kurtaran herkes dostunuz değildir!
    3. bokun içine düştüyseniz çenenizi kapalı tutun!
hesabın var mı? giriş yap