• inanılmaz bir nene-dede popülasyonuna sahip şehir. üniversitenin çevresi dışında, genç görmek neredeyse mümkün değil. hatta kısa ve öz şöyle anlatayım durumu: hatıra eşyası satan dükkanlarda yürüteçli teyze bibloları bulmak mümkün. o derece.

    (bkz: gitmeyin dedeler)
  • ortasından geçen rhein nehrinin çehresini bir anda değiştirdiği şehir. istasyon tarafı bisiklet yolları, avrupai sokaklar parklar bahçelerle dolup taşarken karşıya geçtiğinizde yozgat'ın tarihi ve mimari yapısından örneklerle karşılaşırsınız. anlamıyorum bu şehri yaptıran adamlar işçiler yorulunca "tamam nehre kadar yaparsınız, gerisini sktir edin" diye anlaşma mı yapmak zorunda kalmışlar. ya da işçisi mühendisi mimarı bir olup karşı tarafı yapmayı unutmuş mu? ya da onu da geçtim bu adamlar bu şehri yaparken karşı taraf başka şehre aitti de "valla biz buraya kadar planladık" mı dediler ? yoksa tam şahane şehir yaptılar da nehirden sonra kısımda malzeme mi bitti ? nedir yani çıksın açıklasın bonn belediye başkanı, açıklayamıyorsa da istifa etsin.
  • seks iscilerinden * * sehre koydugu siemens marka makine * ile, gunluk 6 euro karsiliginda 20:15 ve 06:00 saatleri arasinda yasal olarak calismak icin para alan sehir.

    eger bu isciler calisirken biletsiz yakalanirsa 145 dolara karsilik gelen para cezasina carptirilacakmis.

    siemens marka bilet makinesinin fiyati kurulum dahil 11,575 dolar.

    kaynak haber : http://www.nytimes.com/…world/europe/01germany.html
    kaynak video : http://www.youtube.com/…oungturks#p/u/0/074cwgijb7m
  • yaklaşık 15 aydır yaşadığım ve okuduğum(master) ve bir haftaya terkedeceğim güzel şehrim. evet bonn küçüktür, bir berlinin veya kölnün verdiği o görkemi vermez ama eğer bonn'u keşfedersiniz ondan vazgeçemezsiniz. her şeyden önce almanya'ya (bkz: batı almanya) 50 sene başkentlik yapmış olmasının getirdiği çok güzel bir altyapıya ve düzene sahiptir.beethoven'ın doğduğu şehir olmasını fazlasıyla iyi pazarlar(beethovenhaus,beethovenfest ve şehrin her yerinde beethoven'ın resimleri vs). benim de öğrencisi olduğum üniversitesi yaklaşık 250 yıllık geçmişiyle almanya'nın köklü üniversitelerindendir ve bir çok yabancı öğrenciye de (yaklaşık 4000 kadar) ev sahipliği yapar.
    şehiri kısaca gezmek için denildiği gibi 1 gün yeterli olabilir.ancak hakkını teslim etmek istiyorsanız bir yarım gün daha ayırmak iyi olabilir.her şeyden önce ''hauptgebaude'' denilen ana üniversite binası ki daha önceleri köln derebeylerinin yazlık sarayı olarak hizmet veriyormuş görüşmeli, ''hofgarten'' denilen ünlü bahçesi(70-80lerde dönemin en ünlü protestolarının mitinglerinin de yapıldığı) bahçesinde uzanmalı,''beethovenstadt'' diyerekten adını aldığı beethoven'ın doğum evi(beethovensgeburtshaus) gezilmeli, alter zool'de bir bira içip dinlenip ren nehri seyredilmeli,daha sonra haus der geschichte denilen federal almanya'nın tarihini anlatan harika müzeye(ücretsiz) girilmelidir. şehir meydanındaki küçük ama sevimli eski belediye binası(altes rathaus) şehrin merkezini gezerken asla atlanmamalıdır.eğer gttiğinz yerdeki farklı tadları denemeyi seviyorsanız friedensplatzda(merkezden yürüyerek 5 dk)bönsch isimli bonn birası yapan yeri şiddetle tavsiye ederim. eğer ki vaktiniz varsa poppelsdorf alle'yi gezmeniz ve poppelsdorf sarayını ve yanındaki botanik bahçeyi de gezmeniz güzel olacaktır. yok daha da vaktiniz varsa 30 40 dk uzaklıktaki ejderha kayası(drachenfels)'e çıkıp hem harika bonn manzarasının tadına varılabilir hem de oldukça eski yapılara ve doğaya hayran kalabilirsiniz.
    dediğim gibi bonn küçüktür ama oldukça düzenlidir ve yaşayanları kendine bağımlı yapar.insanları hiçbir alman şehrinde görmediğim kadar (ayrımcılık yapmak istemesem de) kibar ve naziktir.gece klüpleri hiç olmasa da azdır ama iyidir ve öğrenci partileri zaten bir çok öğrencinin eğlence ihtiyacını karşılamaktadır. neticede hem gezmek için hem de okumak için bonn candır:)
  • bir deutsche post sehri.
    her tarafta deutsche post un bir kolu var mutlaka.
    her taraf sari sari logolarla cevrilmis.
    (bkz: post tower)*
  • otobüs, tren, metro bileti satılan makinalarında, ingilizce, ispanyolca ve italyanca'nın yanısıra türkçe dil desteği de bulunur.

    bakanlıklara yakın, ucuz ve nezih bir otel arayanlar için geliyor: www.gsi-bonn.de
  • tatilleri çıkarırsak net 10 ay yaşadığım erasmus şehrim. hakkında söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... o kadar özledim ki...

    internetten okuduklarım sayesinde daha gitmeden aşık oldum ben bu şehre. ren nehrinin iki yakasına kurulmuş olması ve üniversite binasının güzelliği beni kendine çekmişti. sonra insanlarının sıcakkanlı ve kibar olması, dondurmacıların bol olması, trafiğin düzenli olması beni daha da kendine bağladı.

    2014-2015 kışında hiç kar yağmamış, yazı da bir o kadar soğuk geçmiştir. mevsim normalleri nasıldır bilmem ama 20-22 derece civarında bir temmuz ağustos yaşadık. şort giyebildiğim gün sayısı 1 elin parmaklarını geçmez. 31 derece tek bir gün oldu ve o gün arkadaşımla königswinter'a çıkma talihsizliğinde bulunduk. tabi terden sırılsıklam, çıkamadan geri döndük. türkiye bütün yaz kavrulurken biz bonn'da camlar kapılar açık üfür üfür bir yazın tadını çıkardık.

    eyaletin ortalarında bir yerde olması diğer şehirlere ulaşımı kolaylaştırdığı için günü birlik gidip dönmek çok rahat oluyordu diğer şehirlere. köln yarım saat, düsseldorf 1 saat frankfurt yanlış hatırlamıyorsam 2 saat sürüyordu trenle. bu yüzden hafta sonları bol bol gezme fırsatımız oldu.

    bonn'da sevdiğim yerlerden biri bagel brothers. hauptbahnhof'un dışında, hauptbushof'un karşısında bulunuyor. veggie bagel+sıcak çikolata uzun süre öğle yemeğim ve akşam yemeğim oldu. ayrıca donutları da son derece leziz. diğer sık ziyaret ettiğim mekan bertha-von-suttner-platz'daki saray ve serhat restoranlar. lahmacuna pideye kebaba burada doyabilirsiniz.

    ulaşım açısından otobüsler ve tramvaylar son derece güzel. okuluma yakın bir yurtta kaldığım için 600, 601 ve 551'le 6 durak sonra ulaşabiliyordum. bazı derslerim ise yurdun yanındaki binada verilmekteydi. yürüyerek 5 dakikada sınıfta oluyordum. (bkz: römerlager) sonradan öğrendim ki üniversitenin en iyi yurtlarından biriymiş. o da benim şansım olmuş. ren nehri'ne 3 dakika mesafedeydi. hatta rivayete göre ren nehri bazı odalardan görünüyormuş. çatı katından gördüğümü hatırlıyorum. semt olarak da temiz bir yerdeydi. yanımızda huzur evi vardı. nehir kenarını da yaşlı aileler kapmış. zaten orada bir evi olsa insan hayatta satmaz. tam kafa dinlemelik emekli yeri. huzurevinin içindeki adeka ve bazı dersler için gittiğim üniversite binasının yanındaki rewe bütün alışveriş ihtiyaçlarımı karşılayacak ürünlerle doluydu. bunun dışında bertha-von'daki netto (bizdeki bim gibi ucuz) ve friedensplatz'daki rewe de sık sık ziyaret ettiğim yerlerdi. bezelye, havuç, mısır, biber ve balık konservelerini az yemedim. bir de edeka'nın vollmilchbrötchen diye tatlı bir süt ekmeği var ki. nutella ile birlikte yeme de yanında yat.

    zor günler geçirdiğim zamanlar olsa da şimdi çok büyük bir özlemle anıyorum o günleri. veggie bagel ve bretzeli çok özlüyorum. ren kenarında yürüyüş yapmayı, oradaki martılarla ördeklerle muhabbet etmeyi çok seviyordum. üniversitemin yemekhanesindeki salata barı da çok özlüyorum. tepeleme doldurduğumuz servis tabağı taş çatlasa 5 euro tutuyordu ve ölümüne karışık salata yiyorduk. paketleyip eve alıyorduk. burada bu sağlıklı yemekleri bulamıyoruz.
  • almanya'nın en şirin ve mükemmel şehirlerindendir. evler inanılmaz şık ve lüks, insanlar çok temiz ve kültürlü. hele ki rhein nehri'nin çevresinde mutlaka bisiklet turu yapınız, hatta feribotla da karşıya geçiniz. hem mainz, hem frankfurt hem de düsseldorf'u gören biri olarak söylüyorum ki, bence en güzel rhein kıyısına sahip şehir bonn.

    kız arkadaşımın ailesi buralı olduğundan bonn'a gitme fırsatım oldu yoksa bu şehre uğrayacağım hayatta aklıma gelmezdi.

    bonn almanya'nın en zengin şehirlerinin başında geliyor. çünkü birçok alman şirketin head quarter'ı burada. dolayısıyla burada yaşayan insanlar da acayip zengin. hele benim kaldığım evin caddesi o kadar şık ve güzeldi ki kendimi londra'nın chelsea semtinde kalıyorum zannettim.

    buraya gelmişken düsseldorf ve köln'ü de mutlaka görün tabii. ama bence bonn'a gerçekten aşık olacaksınız.
  • başlıkta nehir kenarının pek "değerlendirilmediği" söylenmiş. evet nehir kenarı pek turistik değil, ancak bu değerlendirilmediği anlamına gelmiyor, yaşayanlar ve hatta kısa süre turistik gelenler için gayet mis gibi bir ortam sunuyor.

    - bir kere yürüyüş ve bisiklet sürmek nehir kenarında yapabileceğiniz en güzel şey. kaptırırsanız köln ve koblenz'e kadar gidebilirsiniz. eğer daha kısa bir şey istiyorsanız merkezde operanın önünden başlayıp rheinaue'ya gidip göllerin kıyısında biraz dinlenip geri u-bahn ile dönebilirsiniz. yalnız dinlenirken banka değil de yere oturmak isterseniz kaz / ördek pisliğine bulaşmamak için yanınızda altınıza serecek örtü olması daha iyi olur.

    - bu arada rheinaue zaten kendi başına bir dünya. içindeki gölleri, japon bahçesi, restoranları vs. bir yana bonn'un irili ufaklı pek çok müzik festivali, balon festivali, rhein in flammen, büyük bit pazarları vs hep nehir kenarındaki bu parkta yapılıyor.

    - nehire nazır piknik yapmak istiyorsanız rheinaue veya castell tarafları gayet uygun. nehirin öbür tarafında özellikle ramersdorf civarında da kıyıda pek çok açık yeşil alan var. mangal yapmak isterseniz bunun için özellikle belirlenmiş alanlar da var. mangal castell tarafında da, özellikle o bölgedeki yurtlarda kalan öğrenciler tarafından sık sık yapılıyor.

    - castell'i karşıdan gören alan özellikle yazın nehir çekildiğinde tam bir taşlı plaj modunda ve epey sakin oluyor, gidip güneşlenmek için ideal. ilginizi çeken bir konuysa o bölgede kamp yapanlar vs. de oluyor.

    - ben şehir / nehir manzarası görmek istiyorum derseniz alter zoll'a, veya rhein'dan geçen 3 köprüden herhangi birine çıkabilirsiniz. almanya'nın frankfurt dışındaki en yüksek gökdeleni olan post tower'ın tepesine ise bildiğim kadarıyla ne yazık ki çıkılmıyor, ancak yanılıyor olabilirim. kütüphanenin de aslında baya iyi bir manzarası var, ancak genelde cam kenarları kütüphane sabah açıldığı anda kapılıyor.

    - rhein manzaralı bira içmek istiyorsanız alter zoll'un hemen yanında ve beethovenhalle'nin biraz ilerisinde ve beuel tarafında bier gartenlar var, alter zoll'dan rheinaue'ya doğru giderken gemi turu biletlerinin satıldığı yerde de ufak bir cafe var. ayrıca alter zoll'un yanındaki yeşillikte de piknik yapabilirsiniz, burada da bazen sahne kuruluyor ve ufak tefek konserler oluyor.

    - rhein manzaralı yemek yemek isterseniz seçenek gerçekten az. şehir merkezi yönündeki aklıma gelen tek restoran biraz tuzlu. ancak beuel * tarafında köprünün hemen çevresinde ve güney yönünde restoranlar mevcut, çin restoranı hatta direkt rhein'ın üzerinde.

    - ben boğazı, vapura binmeyi özledim derseniz üstte bahsettiğim gemi turu biletlerinin satıldığı yerden ufak bir motor beuel'e çalışıyor, en son 1-2€ arası cüzzi bir şeydi fiyatı. bu arada ufak bir gemi turu da yapılabilir, gemilerin çoğu (ki en ünlüsü moby dick) königswinter-bonn arası çalışıyor. königswinter'de inip bir dondurma yiyip (veya gezmediyseniz schloss drachenburg'u gezip) sonraki gemi ile geri dönebilirsiniz.

    yok illa boğaz gibi ortam istiyorum diyorsanız da zaten diğer entrylerde de belirtildiği gibi trenle köln'e gitmeniz yarım saat, düsseldorf'a ve koblenz'e gitmek de 1 saat, istanbul içi günlük tek yön 2 saat yolculuk yapmaya alışmış bünyeler için gayet makul.
  • ludwig van beethoven'ın doğduğu şehir.
hesabın var mı? giriş yap