• bu kelimenin acıtacağını düşünmezdim ama şu şekilde kullanıldığında cidden can yakıyormuş.
    -ne yani, söyleyecek yapacak başka bir şey yok mu ?
    -yok, bu kadar !
  • göksel'in körebe albumunun pek güzel, pek sessiz, pek manalı şarkısı.
    bir bakalım ne demiş;

    gün doğdu, herşey başladı yeni yine
    ben aşık oldum başka birine
    adını karaladım, izin yok kalbimde
    bu içtiğim sigara
    senden kalan son şey bende
    böyle olsun ister miydim?
    seni üzdüm nerden bilirdim?
    bir başkasını hiç düşünmezdim
    senin o gel git hallerine
    kokladığın başka çiçeklere
    bu kadar, bu kadar sabrım işte
    bu sefer, bu sefer olmaz işte
    bu kadar..
  • (bkz: kalbim acıdı)

    --- spoiler ---

    bir gün yolda yürüyordum...
    bir şarkı duydum, kalbim acıdı...
    bu kadar...

    --- spoiler ---
  • evet "bu kadar" çok acıtan bir gerçeklik kavramı.

    bazen uzaklık olsun mesela, bu kadar yakın olup bu kadar uzak duran biri olabilir mi dersiniz. ki demişliğim var. aramızda ölçsem bir çocuk kulacı kocamanlığı var hatta ben kelimelerimi de alet ettim duygularımın ışığına. sırf o uzak sayılan zaman mı artık mekan mı geç kaldığım neyse o aradan çıksın diye ama olmadı.

    onca şey konuştum, yazdım, sustum. dinledim de. monolog olmadı.
    hatta bana nötr bile kalmadı o. eksiye düştüm gözünde.
    şimdi diyorum, aramızdaki en kısa mesafe bu kadar mı koşulmayla erişilmez. ya senin için ben adımı unuturdum, şekspirden tiradları ayet bilirdim. mutlak kılardım aşkın sonsuzluğunu ömrüme, belki ölüm ayırırdı ki o da yine bu kadar seversem seni, benim elimden olacak birşeydi.
    bakıyorum öyle, yanımdan geçiyor. bu kadar şeyi yaşarken-düşünürken-düşerken-uçarken-öldürürken içimde ben, o durmuş yanımdan geçiyor.
    bu kadar mı, etkisizdim lan ben. taş çatlardı, kuş üzülme derdi bana. üzülme bu kadar abarttın ama, anladığı kadarım işte. durum bu.

    hayır seni çok sevdim beni affet bu gece deyip özür dilemişliğim de oldu yakın zamanda ve cevap şuydu; "önemli değil"..

    hiç mi?

    ohayo, nasıl hiç ya?

    bu kadar da önemsizliği hazmedemiyorum ben. ben değilsem bile duygularımı- düşüncelerimi ezdirmem kimseye bu denli. o kadar da değil.
    ...

    bazen de yine uzaklık olsun, bu kadar. ama mesele bu kez görüş farkı. aynı masada oturduğun, yediğin, içtiğin, uyuduğun ailen lan. işte herşeyi yaptığın. en yakın mesafendeki çevren.
    bu kadar nasıl ayrı düşünebiliriz. bu kadar farkı ancak sevgi çekilir kılıyor. ve buna mecburi sevgi diyorum bazen, bencilce biraz ama.
    onun için beni seviyorlar, ben de onları seviyorum. zıtlıklarımızı zenginlik sayamıyorum bazen. o bazenlerden biri bugün nüksetti mesela. aynı masa, aynı yemekler, eski adetleri yaşasak aynı tencereden de yeriz, anam babam kardeşim lan. kan bağı direk.

    evet ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize bazen. özellikle son yıllarımda.
    dayanmak direnmekten zor. dayanmak sabır içeriyor. direnmek aksine isyan.
    zaten içim hin benim, o zor değil de.
    baba bana bağırma desem, bitmez öyle hiçbirşey. bitecek olsa zaten bağırmama zemin hazırlanmaz.

    bu kadar koyuyor hayat, bu kadar çekilmez oluyor, bu kadar şeye dayanmaya lüzum yok diyorsun ama bundan geri kalıcam ya da en derinde alıştığımın dışında bir güne uyanıcam diye bu kadar korkağız. akşamı, kabul edememek herkesin akşamı kadar.

    değişmesinden olağanın, yani değişimimden korkmam. işte buna dayanmak davranmaktan da direnmekten de zor.

    işte. bu kadar.
  • günde bir paket sigara içen insanın ciğerlerinde bir yılda biriken katran miktarı.
  • kendine kaprisi olmayanın son sözleridir.
    "bensizlik, o kadar..." *
  • televizyona cikan psuedo unlu vatandasin sozunu bitirdikten sonra, sozunun bittigini vurgulamak icin kullandigi ibare (bkz: size anne diyebilir miyim evi)
  • göksel'in harika şarkısı. sessiz, sakin, kırgın, içten.
  • (bkz: beni ne kadar seviyorsun)
    sorusunun kollarla >180 derece açı yapıldığında verilen cevabı, aslında bir kandırmaca.
    büyük ihtimalle başkası var..
hesabın var mı? giriş yap