• halen yürüklükte olan son 10 yıldır abd ve israil tarafından gerçekleşmesi için mücadele edilmesine rağmen tam olarak sona ermemiş oyun. israil özellikle yahudi iş adamları ve dünya üzerindeki ekonomik manipülasyonları ile projeyi hızlandırma yoluna gitmiştir. abd ise ekonomik tetikçileri ve istihbarat elemanları ile orta ve yakın doğuyu birbirine karıştırmaktadır. afganistan ve ırak'ta siyasi ve politik oyunlar işe yaramayınca askeri müdahale de bulunuldu. suudi arabistan, bae gibi ülkelerin liderleri satın alındığı için emellerini kolayca gerçekleştirmektedirler. mısır, suriye, iran, türkiye gibi ülkeler ekonomik yapıları gereği askeri müdahaleye uygun olmadıklarından iç karışıklıklar ile müdahale yöntemi seçilmiştir.

    bir düşünün! abd ve avrupa'da insanlar bugün havyar mı ıstakoz mu yesem derdine düşmüşken orta doğu ülkelerinin haline bir bakın..neden islam dünyasında her yüzyılda savaş var?

    müslüman dünyası kürt, sünni, alevi, şii ayrılıkçılığı yüzünden birbirini yemekle meşgulken abd ve avrupa bu iç kargaşalardan yararlanmaktadırlar. büyük orta doğu projesi, yobaz ve dış müdahaleye yatkın islam ülkelerini kendi içinde birbirine düşürerek büyük israil'i, orta ve yakın doğu'da da tam denetimli amerikan imparatorluğunu kurma hayalidir. sevr gibi düşünün..daha 93 yıl öncesinde sevr'in gerçek olduğuna tüm dünya şahit olmuştur. sömürgecilik devri henüz bitmemiştir.

    islam dünyasının en büyük sorunu yobazlık ve dinin kendisidir. çünkü islam dini kendi içinde sünnileri kabul ederken şiileri reddeder. aynı şekilde şiiler de sünnilere düşmandır. daha muhammed'in ölümünden kısa bir süre sonra islam dünyası bu fitneyi yaşamıştır.

    batı, rönesans ve reform hareketleri ile eskiyen hristiyanlığı kendi çağlarına uyarlamıştır. islam dünyasının da dinde devrime ihtiyacı vardır. çünkü islam dini kendisini kabul etmeyen hiç bir inanışı, düşünceyi ve yapıyı kabul etmez. aksine yok etme girişimindedir. islam dini, ateisti, kafiri, dinsizi, şiiyi kabul etmiyor. kabul etmeyince toplum, kolay bölünebilir ve dış müdahaleye el verişli hale geliyor.

    dini islam olup şeriatı yönetim biçimi haline getirmeyen tek ülke türkiye'dir. türkiye'de abd gladyosunun var olduğuna, solu da sağı da yönettikleri konusunda şüpheniz olmasın. bu ülke 1950'den beri abd güdümündedir. o yıllardan sonra iktidara gelen herkes abd'den icazet almadan başa geçememiştir. geçebilirse de devirirler. bu ülkenin merkez solunu, merkez sağını da abd yönetiyor..bu ülkeyi ise vatanseverler ayakta tutuyor. derin devlet abd' dir. daha derin devlet ise öldürülen siyasiler, vatansever subaylar, emniyet amirleri, polisler, yazarlar, savcılar, sanatçılar, gazeteciler, bilim adamları, sen, ben ve bizim gibilerdir..türkiye'de dinsel temalı bir yönetim anlayışı henüz olmamasına rağmen başka yollarla birbirimize düşmekteyiz: kürt-alevi ayrımcılığı.

    adnan menderes, türkiye'nin dış politika müttefik seçimi ve ekonomi anlayışı tercihlerinde dönüm noktasını yaşadığı bir dönemde iktidar olmuştur. solun deyimiyle muslukları açmış o dönemi yaşayan amcaların deyimiyle ülke tahta terlik giymekten kurtulmuştur. ama plansız serbest piyasa ekonomisine geçmenin bedeli devlet kaynaklarının tükenmesine sonrasında marshall yardımları ile ülkenin borç batağına sürüklenmesine daha sonrasında da nato'ya girişiyle amerikan güdümü haline gelmesine sebep olmuştur. menderes, ağır sanayi hamlelerine girişmek üzere rusya'ya yaklaşınca abd gladyosu, ülkedeki muhalefeti sahaya sürerek halkın özgür seçimleri sonucu iktidara gelen menderes'in idama sürüklenmesine sebep olmuştur. hem menderes hem de muhalifleri vatansever olmasına rağmen abd'nin kirli oyununu gelmişlerdir. halk, kendi özgür seçimleri ile iktidara gelen menderes'i katleden chp ve ordu zihniyetine böylelikle sonsuz kin ve nefret beslemeye başlamıştır. 63 yıldır ülkeyi sağ partilerin yönetmesinin sebebi bundandır. bugün iktidarda olanlar mazlum edebiyatı ile menderes zulmünün arkasına sığınarak siyaset yapmaktadır. 1960'daki askeri darbenin sonucu abd, tsk eliyle sağ cenahtan 3 siyaset adamını idam ettirmiştir(menderes, zorlu, polatkan). 1972'de avrupalı istihbarat birimlerinin kışkırtmaları sonucu sol ve sağ siyaset olarak ülke ikiye bölününce ülkenin sosyalizme ve rusya'ya yakınlaşmasından korkan abd bu sefer soldan 3 adamı (deniz, hüseyin, yusuf) ipe götürerek sağın intikamını almıştır. bir nevi yükselen halkın sola olan nefretinin intikami abd kontrolüyle azaltılmıştır. abd, ekonomik politikaları gereği türkiye'deki sol kesime düşman olmasına karşın solu yok etmek yerine solu kontrol altına almıştır. bunu da chp'yi ele geçirerek ve partiyi halktan uzaklaştırarak gerçekleştirmiştir. köy enstitülerinin kapatılma nedeni ağalık sistemiyle daha iyi kontrol ettiği türk halkının uyanışını engellemek ve kapitalist düzeni sürdürmektir. türkiye, abd ve avrupa için hem iyi bir ekonomik ortak hem de ordu anlamında vurucu güçtür. chp güdümlü askeri vesayetin 2.dünya savaşı sonrası buhrana giren dünya ekonomisinden devletin ağır yara alması sonucu halkın üzerindeki vergileri arttırması ve fakirleşmeye itmesi sonrasında halktan koparak sosyetik bir havaya bürünmesi ve tabanının sosyalist siyasetten bi haber olması da ezilen anadolu halkının gözünde sola olan nefreti daha da perçinlemiştir. konken masalarında kumar oynayan lümpenler sosyete yaşam tarzını gelişme ve ilerleme olarak görmüş bundan mahrum kalan anadolu insanını ise hor görmüşlerdir. bu horlanmayı ve kopmayı 1960-1980 arası çekilen yeşilçam filmlerinde daha net görebilirsiniz. halen bir takım chp'li kesim kendilerini halktan üstün görerek halk adamı olmaya çalışmaktadırlar. kapitalist yaşam tarzına sahip olup sosyalist görünmeye çalışmaktadırlar. chp'ye ve türk soluna en çok zarar veren bu kesimdir.

    mhp, ise deyim yerindeyse sigorta partisidir. 1960'lı yıllarda sağ ve sol cenaha denge kazandırmak ve sağın güçlenmesini engellemek amacıyla kurulmuştur. derin devletin uzantısıdır. yükselen milliyetçi kesimin enerjisi bu parti ile kontrol altına alınmış oldu. iktidar olup ekonomik kalkınma yapmak gibi bir öncelikleri yoktur. öncelikli olarak vatanın bekası için bir araya gelmiş örgüttür. sempatizanları vatanseverlik sömürüsü ile geçmişte devlet tarafından kontrterör faaliyetlerinde kullanıldı(pkk, asala, dhkp-c v.s).

    türkiye'de yüzlerce islami cemaat bulunmaktadır. bunların bir çoğu silahlı mücadele içine girebilecek düzeydedir. sivas katliamı gibi olaylarda bu cemaatlar kullanıldı. bu cemaatlerin şeyhlerinin bazıları israil ve abd ajanıdır. islamı iyi bilirler, bir kaç dil konuşurlar ve siyaseti takip ederler. bu cemaatler kendi kitlesini çok rahat provoke edebilirler. vakti zamanında masum insanlara pusu kurup katliama sebep olduğu düşünülen bu siyaset adamı aynı pusu ile kurban gitmiştir. bu olay onun vaktinin dolduğuna işaret idi.

    ılımlı islam projesi müslüman ülkelerin kapitalizme uyumlu hale gelmesini hedefler. abd, müslüman ülkelerin kendi içlerinde islam'ı nasıl yaşadıklarıyla ilgilenmez. o ülkenin kendisiyle olan ticari ilişkileriyle ilgilenir. dolayısıyla abd'yle boyun eğmeyen her ülke (afganistan, ırak, suriye) terörist ilan edilmiştir. bu terörist ülkelerde demokrasiye ve islam'ın ılıman hale getirilmesine ihtiyaç duyar. ve bunu bahane ederek tüm dünya önünde yaptıkları vahşeti meşru kılmaya çalışır.

    ülkemizin son 70 yıllık siyasi tarihine bakıldığında iktidarların ortadoğu'da aktif rol oynayan bir türkiye istedikleri açıktır. bu aktif oyuncu gerektiğinde batı ile doğu arasında köprü olabilmeli, yörüngeden çıkan yönetimleri hizaya çekebilecek liderlik görevini üstlenebilmelidir.

    edit: devleti yönetmek tarih yazmaktır. siyaseti analiz etmek ise tarihi analiz etmektir. o günün koşullarında yazılan bu satırlar bugün itibariyle bir çok yönüyle değişiklik göstermiştir. politika günün koşullarına her an değişebilir. özellikle politikada birlikte yola çıkanlar rakip gördükleri dava arkadaşlarını egale edebilirler.
  • içerisinde olmamızı sağlayan imzalar 1950 li yıllarda menderes ilk dış borcu aldığında atılmıştır. afiyet olsun, soğuk su servisimiz mevcuttur.
  • dikkat edilirse bu projenin icine giren ulkelerin hicbirinde -biri haric*- demokrasi yoktur, boylece projenin kilifi belli olmustur, ortadogudaki ulkelere demokrasiyi getirmek.peki kimi ornek alarak? tabi ki turkiyeyi; ancak laik-demokratik turkiyeyi degil iliman islamci turkiyeyi. akp'den baska hangi partinin baskani henuz secim bile olmadan bushu ziyarete gitmistir? belki de akp'nin basa getirilmesindeki* en buyuk amac buyuk ortadogu projesinin ornek ulkesi olucak iliman-islamci turkiyeyi yaratmaktir*. diger amaclari, abd'nin giderek kotulesen ekonomisi yuzunden -avrupa birliginin buyuk dogal gaz rezervlerine sahip oldugunu dusunursek- ihtiyaci olan daha cok petrole kavusmak, avrupa'nin ortadoguya yayilmasini onlemek olarak siralanabilir.
  • erbakan'ın zamanında yorumladığı proje.
    yutupta ararsanız fidyosunu da bulabilirsiniz. kısaca "önce diğer arap ülkelerini hedef alacaklar ve orayı kontrol altına alınca sıra suriye'ye gelecek. suriye'de de başarıya ulaşınca sıra bize gelecek. bunların tüm amacı enerji ve türkiye üzerine yapılan politikalardır" diyen necmettin bey'in öngörüleri sırasıyla çıkmış vaziyette.
    sırada ne var dersiniz...
  • eş başkanı recep tayyip erdoğan olan projedir..
  • 40 yıl "esad" dedikleri adama bir anda "esed" demeye başlayanların üzerinde ahkâm kesemeyeceği elim proje.
  • amerika'nın "greater middle east" projesi.

    pakistandan fasa kadar tüm bölgedeki ülkeleri federal sisteme ve -özgürlüğe- kavuşturmayı amaçlayan projedir. son birkaç gündür kafamı kurcalayan şey ise, tasarlanması fikrinin ortaya çıkışı uygulamaya geçmesinden çok çok önceye rastlar(1. körfez savaşı sonu). projenin operasyon kısmı afganistan ve ırak harekatlarıyla başlar. neticede amerika tüm bu bölgeyi(iyimser biri olarak türkiyeyi dışında tutuyorum) eyaletlere ayırdıktan sonra -demokratik- bir şekilde kendine bağımlı bölgeler haline getirip terör olaylarını kaynağından yoketmeyi planlamıştır.

    tabi burda düşündürücü olan kısım rte nin ankara gezisinden sonra bunun gündeme gelmiş olması ve yeni kamu idare yasası revizyonu hadiselerinin gündeme yakın bir noktada duruyor olması.

    kıl olduğum senaryo ise ilerde kurulacak bir "kuzey ırak federal kürt bölgesi" ve "güneydoğu anadolu biraz kürt eyaleti"nin birleşme ve devlet olma kararına türkiyenin amerikanın baskısı yüzünden müdahele edemeyecek durumda olması ve mozaik gibi her tarafında kürt, laz, çerkez, zaza, capon bulunan ülkemde bişeylerin kaynama noktasına gelmesi hatta daha kötüsü..

    başka bir kıl senaryo ise önümüzdeki 20 yıl içinde kurulacak bir "avrupa birleşik devletleri" gücünün de bu çorbadan şehriye hüpletmeye çalışması ve bunu türkiyenin hala beklemedeki avrupa birliği adaylığına şart koşması (bkz: kıbrıs sorunu).
  • türkiye cumhuriyeti'nin de içerisinde ılımlı islam devleti olarak yer aldığı bush'un *bitirme tezi.

    şiir okumalar, ceza almalar, içeri girmeler, siirt'te hatalı seçim, seçimin tekrarlanması, hükümetin çekilmesi, rte'nin aday olması, deniz baykal'ın bile desteklemesi, yeni hükümetin kurulması, tayyip erdoğan'ın başbakan olması...

    bu kadar deli saçması olayın 1-2 ay gibi kısa bir zaman diliminde gerçekleşmesi ancak amerika'nın parmağı olursa olur zaten.

    hatta vapurlar, özgürlük heykeli falan filan..
  • türkiye'ye çökmek için düşmanın topla tüfekle girmesine gerek yok.
    her ülke topla tüfekle yenilgiye uğratılmaz, bazı ülkelerin demografik yapısını bozarsın o zaten kendi kendine kendi içine çöker.
    (bkz: türkiye'nin demografisinin kasten değiştirilmesi)
  • amerika birleşik devletlerince tasarlanan ortodoğuya demokrasi getirme projesi.yani krallıklar ve benzerleri birer,birer otadan kalkacak.proje fas tan ve adriyatikten pakistana,yemene ve kafkaslara dek uzayan bir alanı kapsıyor.
hesabın var mı? giriş yap