• ilk izlediğimde siyah beyaz tv'miz vardı. bu da 1982 ya da öncesi demek oluyor. arada tv'de denk gelmişimdir ama ilk defa otuz küsur yıl sonra bugün tarık akan'ın anısına tekrar baştan sona izledim. farklı olarak youtube üstünden chromecast ile lcd tv'ye cast ederek.

    beni en çok şaşırtan filmin basbaya 18+ olması oldu. sürekli halit akçatepe'nin porno dergi arşiviyle yüzleşiyoruz. küfür de var. baya kör gözüne parmağım eşcinsel ilişki esprisi bile var. bir yerde çocuk abisini mastürbasyon yaparken basıyor. küçükken izlediğimde hem trt sansürü hem çocuk kafasından filmin %30'unu kaçırmışım.

    kırk yılda dil baya eskimiş. filmde "zıbar", "metelik", "gırgır" gibi çok uzun zamandır duymadığım kelimeleri duydum. eskiden bunların günlük dilde çok kullanıldığını bildiğimden kaybolmalarını fark etmek ilginç geldi. aynı şekilde çocukların sokakta misket oynaması da bana çok doğal geliyor ama bugün bir çocuğa bir şey ifade ediyor mu bilmiyorum. var mı bu oyunlar sahi? çocuklar gerekli bilgiyi versin. (edit: bir ebeveynden rapor geldi, çocuğu sokakta diğer çocuklarla çamur toprak içinde misket oynuyormuş. hala varlar)

    "bugün artık hastane koridorlarında kuyruklar yok" denen kuyruklara kısmen bu filmde şahit olabiliyoruz. filmdeki hali tenha bile sayılır. benim çocukluğumda baya belediye otobüsü içi gibi dolu olurdu hastane koridorları. nefes alınamazdı.

    kadro efsaneymiş! ben halit akçatepe ve tarık akan dışındakilere dikkat etmemiştim. adile naşit, kemal sunal, metin akpınar başta olmak üzere sürüyle tanıdık oyuncu var. eski izlediğim zamandan hiçbirini hatırlamıyorum. hatta çocukların babaları olduğunu bile unutmuşum. ancak aralarında en iyi kast bence kahraman'ın "ölücem" demesi üzerine misketlerine çöreklenen çocuk. oyunculuğu dublajı falan da iyi tutmuş.

    yönetmenlik ve kurgu özellikle dönemine göre iyi. izlerken mekan değişimlerinde oradaki kalabalıktan 4-5 sahne göstermesi acaba ertem eğilmez'e özel bir imza mı yoksa çok bilindik bir sinema tekniği mi merak ettim. film baştan sona sıkılmadan izleniyor. film üzüntü vaadediyordu ve bunu verdi.

    senaryo şaşırtıcı derecede modern geldi bana. hatta aynı senaryoyu coen brothers çekse oscar alır. net olarak iyi ya da kötü olarak tanımlanamayacak karakterlerle geçen, mutsuz ve eksik kalmışlık hissiyle uğurlayan bir film. klasik coen.

    tarık akan'ın her sigara içtiği sahnede akciğer kanserinden ölmesini hatırlamadan da olmuyor. sigarayı bırakın.

    -son- arzu film
  • star tv de yine bir pazar gününü başımıza yıkmak üzere yayınına başlanan şaheser.
  • 2 haziran 2021 tarihinde 1 yıllık zorlu mücadeleden sonra kaybettiğim canım oğlumu hatırlattığı için izleyemediğim film.

    cahit oben'e ait olan müziğini duyduğum an gözlerimden yaşlar dökülüyor engel olamıyorum.

    kahraman tedavi olsa iyileşir miydi bilemiyoruz tabi ama tedavisi bir çocuk için öyle zor ki keşke kahraman gibi ölebilseydi diyorum bazen.

    lösemili çocuklar gerçekten çok zorluk çekiyor arkadaşlar. zorluktan anladığınız en yüksek şeyin binlerce katını çekiyorlar.

    oğlumun yaşadıkları bir şekilde son buldu, artık acı çekmediğini bilmek biraz olsun rahatlatıyor beni. ancak burada lösev'e bir parantez açmazsam o güzel insanların emeğine haksızlık etmiş olurum.

    temizlikçisinden hemşiresine, doktorundan idari kadrosuna kadar oğlumu kendi çocukları gibi gördüler. her nüks edişimizde bendeki üzüntüyü onların gözünde de gördüm. belki maddi olarak ihtiyaç duymadım ama duysaydım bir telefon kadar yakınlardı. ihtiyaç duyanlara olan katkılarını gözlerimle gördüm.

    hiçbir yavru ölümle dans ederken maddi konulardan dolayı tökezlememeli.
  • çok az sayıda kadının gözüktüğü, içine bir aşk hikayesinin sıkıştırılmadığı ender türk filmlerinden biri.
  • bu film benim hayatım sözlük.
    evimizin ortasında yanan ateştir canım kardeşim.ne yaparsak yapalım sönmeyecek ateş.

    yetim kalmış iki kardeşten küçük olanıdır o.annesine aşık,ailesine bağlı,sevgi dolu,saygılı bir çocuk canım kardeşim.
    21 yaşında ölmesine rağmen hiçbir sosyal güvencesi olmayan annesine emekli maaşı bağlayacak kadar çalışmış kardeştir.annesine öldükten sonra bile bakan kardeştir canım kardeşim.

    1 yaş büyük ablasının yüzüne hüznü yerleştirip giden kardeştir.
    onunla büyüdük,oynadık,birlikte oynadığımız oyuncakları toplamadık diye,annemiz çöpe attığında oyuncaklarımızı gidip çöpten birlikte topladık.
    annemiz işten geç geldiğinde,evde sabırsızlıktan bekleyemediğimizden durağa gidip birlikte bekledik.
    küçük yaşımıza rağmen(13-14),karnımızı doyurmak için, fırında makarna,kadayıf tatlısı (hazır) yapmışlığımız bile vardı.
    ulan herşeyi geçtim, beni bir bayram ateri salonuna götürdü canım kardeşim.
    birlikte voltranı oluşturduk, ben en arkadaki küçük vosvos oldum, o en öndeki kırmızı tır.
    ninja kaplumbağları birlikte izledik, ben mikelanjelo oldum,o rafuel.
    bi gün bana yavru kedi getirdi canım kardeşim.(annem tüm sorumluluğunu bana verdi ve ben bakamadım tabi.)
    öyle çok hayvan severdi ki,köpeklere yuva yapar onlarla gezerdi.akşam eve geldiğinde üzeri hep köpek kokardı.
    biraz daha büyüyünce güvercin beslemeye başladı balkonda.yıllarca kuş peşinde çatılarda gezdi,mezatlarda dolaştı.
    çok çetin kavgalarımız oldu,daha doğrusu dayak yedim kendisinden.beni döver sonra 'neden bana bunu yaptırıyorsun' diye ağlardı.
    benim birgün evlenecek bile olamama tahammül edemezdi canım kardeşim.damadı döveceğini sonra beni vereceğini söylerdi.

    babamızı ve ablamızı kaybettik diye mi biz bu kadar duygusal olduk.kardeşim bu yüzden mi kansere yakalandı.ben bu yüzden mi 4 senedir kronik bir hastalıkla uğraşıyorum.
    canım kardeşim mezara sığdıramadığım,mezarda bulmadığım,orda aramadığım kardeşimdir.
    onu düşünmediğim gün kendime haksızlığımdır.
    ben üniversitedeyken o çalıştı.ben okulu bitirince o askere gitti.askerliği bitirip üniversiteye gidecekti.ben çalışıp onu okutacaktım.dönüşü hastane odasına oldu.araba alacaktık biz ev alacaktık.kiradan kurtulacaktık.

    aldık evi can baba,senin anneme sağladığın emekli maaşıyla kredi verdi banka bize.üstü artıyor bile.

    canım kardeşim;içimdeki boşluk,yitirdiğim geleceğim.
  • filmi ilk kez izliyorsanız televizyon çalındıktan sonra gülersiniz bu filmde. kahraman uyuyordur ya, abileri ona sürpriz yapcaktır. zaten filmler hep mutlu bitmez mi? alttan neşeli bi müzik çalar, tv çalışır. karga gözükür. kral koltuğu hazırlanır. sonra, sonrasının amına koyim, amına.
  • halit akçatepe çekimlere başlanmadan önce ertem eğilmez'e "tutar mı?" diye sormuş, eğilmez'in cevabı "gösterime girdiğinde, salonda sen, ben ve tarıktan başkası olmayacağını bilsem bile bu filmi çekeceğim!" olmuştur.
  • bir filmde halit akçatepe var. tarık akan var. metin akpınar var. adile naşit var. kemal sunal var. ihsan yüce var. film arzu film yapımı. yönetmen ertem eğilmez.

    bu isimleri görüp, bu filmi izlediğim zaman herhalde kahraman kıral ile aynı yaşta idim. gece yayınlanıyordu. komedi filmidir diye izlemiştim. çünkü, oyuncular kafamda öyle bir algı bırakmıştı. en kötü, o zamana kadar hep ana karakterin iyileştiği ya da iyileşme için bir yerlere gittiği filmleri izlemiştim. öyle olur diye bekledim. ne böyle bir son bekliyordum, ne de böyle bir film. resmen vurup geçti. arkasına bile bakmadı.

    dönüş filmini ilk izlediğim zamana kadar hep mutlu sonlu filmler izledim bu yüzden. dönüş filmini de aynı sebeple izlemiştim. o da vurduktan sonra alıştım artık...

    böylesine efsane bir kadro ile türk sinemasının en duygusal filmi. taşı ağlatır, ölmüş adamı kahreder...
  • an itibariyle trt 1'de başlamış filmdir.
    travmaya hoşgeldiniz...
  • an itibariyle starda restorasyonlu hali basladi. durduk yere kederlenmek isteyenlere duyurulur :(
hesabın var mı? giriş yap