cyrano de bergerac
-
gaskonya beyi,lavantacıya tabela olabilecek kadar(!)kocaman burnuyla,kılıcıyla ve sivri diliyle ünlü bir şahıs.yüz kez okunsa sıkmayacak yapıtın gerçek kahramanı
fransız versiyonunda gerard depardieu oynamıştı bide -
başkaldırı ve gururun açıklamasıdır.
-
egoizmi normal yuzdenın oldukca altında olan, buna ragmen hırs ve benzerı hayata tutunabılme becerılerıne sahıp romantıze edılmısh karakter
-
…
cyrano de bergerac: kibarlar için yasa çizme değil, kılıçtır.
de guiche: can sıkmaya başladı!
vicomte de valvert: pöh! farfaranın biri!
de guiche: elverir, kabak tadı! haddini bildirecek kimse yok mu?
de valvert: ne demek! durun şimdi. (kendisini süzen cyrano'ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)
burnunuz ne kocaman!
cyrano: (pür ciddiyet) evet, pek kocaman! hepsi bu mu?
de valvert: daha?
cyrano: bu kadarı az delikanlı! halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek!
asıl iş edada. meselâ bak,
hoyratça: "burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak
dibinden kestirirdim! dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, coğrafyada
böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
mütecessis: "acaba neye yarar bu alet?
makas kutusu mudur, divit midir izah et!"
zarifâne: "kuşları sevdiğiniz besbelli!
yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli
bir tünek kurmuşsunuz!" pür neş'e: "birader, şu
koskocaman burnunla tütün içince, komşu
"yangın var!" demiyor mu?" müdebbir: "aman yavrum,
bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"
müşfik: "yaptırın ona küçücük bir şemsiye,
yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"
alimâne: "görmüştüm aristophane'da belki
hippocampelephan tocamélos adındaki
hayvanın burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
nobran: "zaten bilirim, sen misafir seversin,
bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!"
şairâne: "ey burun! bütün cihana inat,
seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir
tek rüzgar bulunamaz, karayel istisnadır!"
hazin: "bir de kanarsa, kızıldeniz, ne belâ!"
hayran: "lavantacıya ne mükemmel tabela!"
safiyâne: "abide ne günleri gezilir?"
hürmetkârâne: "beyefendi kibarsınız muhakkak,
yoksa imkânı var mı cumba sahibi olmak?"
köylü: "vış anam! bu ne? bilmem guş mu balıh mı?
yoksa bir tohuma gaçmış salatalıh mı?"
sivri akıllı: "bunu tombalaya koymalı!
kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?"
ve hıçkıra hıçkıra, nihayet, pyrame gibi,
"bu ne felâket! bu ne musibettir yarabbi!
böyle berbat edip de yüzünü sahibinin,
şimdi de utancından kızarıyor bak hain!"
olsaydı biraz nükte, biraz malûmatınız,
işte karşıma geçip bunları sayardınız.
fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar,
neyleyim cenab-ı hakk ihsan buyurmamışlar!
zaten bir parça icat kudreti olsa bile
böyle seçkin, muhterem hüzzar önünde hele,
bana bu şakaları yapamazdınız elbet.
ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet
bunlardan birinin en ufak başlangıcı,
karşınıza çıkardı bergerac'ın kılıcı!
ben bunları söylerim oldukça belâgatle;
başkasından dinlemem fakat tekini bile! -
seranat' a baslamadan once konuyu kisa bir ozetlemek istiyorum:
zaman 1600 yillar, mekan paris... cyrano oldukca yetenekli bir sair ve silahsordur.
kuzeni olan roxane' a deli gibi asiktir ama uzun olan burnu yusunden ona acilamamatadir ve tabiki bu arada burnu ile dalga gecen herkesle duello etmek de haliylen hepsinide kazanmaktadir. duello sebepleri her zaman burnu degildir aslinda. adaletsizlik, haksizlik, capulculuk, berbat siir yazmak ve soylemek :)) bunlarin hepsine karsi cikip, soylenmesi geekenleri hic cekinmeden soylemektedir. asagidaki seranadi da bir dostuna pusu kuran 100 kadar capulcuyu tek basina savusturdugu icin onu tebrike gelen yalakalari ve kutlamacilari alayci bir bicimde gonderdikten sonra, belkide yegane dostu olan le bret' e soyler (aslinda onun nezdinde digerlerine)
......
cyrano
ya ne yapmak lasimmis?
saglam bir dayi bulup catmak sirnasik gibi,
bir agac govdesini, tipki sarmasik gibi,
yerden etekleyerek velinimet sanmak mi?
kudretle davranmayip hileyle tirmanmak mi?
istemem eksik olsun! herkes gibi, kosarak,
yabanin zenginine methiyeler mi yazmak?
yoksa nazirin yuzu gulecek diye bir an
karsisinda takla mi atmak lasim her zaman?
istemem eksik olsun! ricaya mi gitmeli?
kapi kapi dolasip pabuc mu eskitmeli?
yoksa nasir mi tutsun surunmekten dizlerim?
yahut egilmekten mi agrisin otem berim?
istemem eksik olsun! taziya tut, tavsana
kac mi demeli? belki kaz gelir diye bana
tavuk mu gondermeli? yoksa bir fino gibi
susta durmak midir ki, acep en munasibi?
istemem eksik olsun! bir kibar salonunda
kucak kucak dolasip boy atmak ve sonunda,
marifet si're koyup kameri, yildizlari,
aska getirmek midir, evde kalmis kizlari?
istemem eksik olsun! yahut san olsun diye,
meshur bir kitapciya giderek, veresiye
siir mecmuasi mi bastirmali? istemem
eksik olsun! acaba bulup bir alay sersem
meyhane kosesinde dahi olmak mi huner?
istemem eksik olsun! bir tek siirle yer yer
dolasip da herkesten alkis mi dilenmeli?
istemem eksik olsun! yoksa bir suru keli
sirma sacli diyerek goge mi cikarmali?
yoksa odum kopsun bir allahin aptali
gazeteye bir tenkit yazacak diye her gun?
yahut sayiklamak mi lazim: "adim gorunsun
aman!" diye su meshur mercure ceridesinde?
istemem eksik olsun! ve ta son nefesinde
bile cekinmek, korkmak, benzi sararmak, bitmek,
siir yazacak yerde ziyaretlere gitmek,
karsisinda zoraki siritmak her abusun.
eksik olsun istemem, istemem eksik olsun!
fakat sarki soylemek, gulmek, dalmak hulyaya,
yapayalniz, ama hur, seyahat etmek aya,
goren gozu, cinlayan sesi olmak ve cani
isteyince sapkayi ters giymek, karisani
olmamak. bir hic icin ya kilicina veya
kalemine sarilmak ve ancak duya duya
yazmak, sonra dagayet tevazula kendine:
cocugum! demek, butun bunlari hos gor yine,
hos gor bu cicekleri, hatta bu kuru dali,
bunlar yabanin degil, kendi bahcenin mali!
varsin, kucucuk olsun futuhatin, fakat bil,
onu fetheden sensin, yoksa baskasi degil.
ara hakkini hatta kendi nefsinden bile.
velhasil bir tufeyli sarmasik zilletiyle
tirmanma! varsin boyun olmasin sogut kadar,
bulutlara cikmazsa yapraklarin ne zarar?
kavaklar sira sira dikilse dekarsina
boy ver, dayanmaksizin, yalniz ve tek basina!
......
ve boyle devam edip gidiyor. cok gusel bir eser. tavsiye ederim
almak isteyenler icin bir iki not:
yazarin adi: edmond rostand
eserin adi: cyrano de bergerac
yayimci firma: remzi kitap evi -
gercek a$kin en mukemmel yorumu, anlatimi. fedakarligin en dahiyane tanimi. platonizmin en unlu temsilcisi. $ekilsel degil, yureksel sevginin en muhte$em gostergesi.(bkz: sozlugu $iir kitabina cevirmek)
-
cok gercek cok basarili. onlarca kez izledim; her izleyisimde son 20 dakikasinda tepine tepine salya sumuk agladigim ancak tiyatrosuna sadece 1 kez gidebildigim kitabi sayısız kez okudugum bir eser. abartılası akicilikta ve cok dengeli bir texte sahip. gurur ve komplexlerin işlenisi askn safligi.. savinien cyrano de bergerac:
-fakat ne halt etmeye girdi,
ne halt etmeye girdi alemin gemisine?...
felsefeyi severdi , fiziktende anlardi,
sairdi, musikide hayli behresi vardi.
laf altında kalmazdı, yaman bir silahsordu;
baskasi hesabina asik olurdu.
rahmetlinin cyrano de bergerac tı adi;
her sey olayım derken hicbirsey olamadi!
_artık gitmeli daha fazla bekletmek ayip!
bak gordunuzmu ayin isigi beni alip goturmeye gelmis!
yoo! razi degilim buna.
istemem velev bir an olsun christian a,
o kibar, mert ve guzel yavrucaga daha az
gozyasi dokesiniz. boyle haksizlik olmaz .
benim yegane arzum , artik kalbim durunca ,
damarlarimi soguk bir ruzgar doldurunca,
siyah elbisenizin iki anlami olsun ,
bundan sonra biraz da bana matem tutulsun! -
(bkz: bülent emin yarar)
-
okuyan ya da izleyen herkesin kendi aşkının da bu kadar yüce olduğunu zannettiği bir aşk yaşayan ama yaptığı fedakarlık ve yaşadığı güçlüğe kimsenin dayanamayacağı en büyük aşık.
-
http://abu.cnam.fr/cgi-bin/donner_html?cyrano1
(association de bibliophiles universels)
---
gutenberg projesi dahilinde gladys thomas and mary f guillemard tarafindan yapilmi$ ingilizce cevirisi icin:
http://digital.library.upenn.edu/…k/lookup?num=1254
ftp://ftp.archive.org/…ub/etext/etext98/cdben10.txt
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap