• 1950’lerde bulunduğunda amerika’da mucize ilaç denilmiş. 1976’da amerika’nın simgesi olan beyaz kartalların ölümlerinin artmasına neden olduğu için yasaklanmış. kartallar fareleri, tavşanları yediği için dolaylı yoldan etkilenmişler tabiî ki. kullanılması yasaklandığı halde üretimi yasaklanmamış çünkü bunu kullanan ülkeler var ve bu ilacı üreten tekel ülke amerika. bunlar üretmese başkaları üretecek para başka yere gidecek. üretmeye devam etmişler fakat kendileri kullanmamışlar zamanında. işte böyle hey gidi beyaz kartallar...
  • cocukken bitlendigimizde bitleri öldürsün diye bulamac yapip kafamiza sürerlerdi, dururduk öyle bir kac saat. ama bin sükür ki; meyve sebzeye siktiklarinda yagmur yagmadan yemememiz konusunda tembihleyen bilincli ebeveynlere sahiptik.
    bizler, yani 80lerde karadenizde cocuk olanlar yasayan mucizeleriz aslinda.
    cernobili yasayip bana misin demeyen bir nesil oldugumuz icin ddt bize ilac gibi gelirdi.
  • k.j.donnelly'e göre; insanın, avcılık-toplayıcılık çağlarından bu yana var olan, özdeksel dünyaya ("material world") hakim olma arzusunun, modernizmle birlikte sınır tanımaz bir hırsa dönüşmesinin net bir göstergesidir ddt.

    hastalık taşıyıcısı ve tarım zararlısı olan böceklere karşı kesin bir çözüm olması ve böylece mahsülü arttırmasına karşın bozunumunun yavaşlığı, bu ilacın besin zinciriyle insanlara da varabileceği ve hepimizin vücudunda birikebileceği anlamına gelir. başta, "bilimin yeni bir harikası" ("another wonder of science") olarak benimsenen ddt'nin bu yolla sebep olabileceği şeyler halen kesin olarak bilinmemektedir - ki bu da tam tamına modernist tutumun bir özeti olup çıkar: "başarı, bir kendinde değerdir; sonuçlarını düşünmek ise, olacaksa da sonra olacak bir şeydir." karşı cephedeyse, bu "sonra"nın şimdi olduğu söylemiyle postmodern tutum durmaktadır. (1995: 45)

    ddt'nin kullanımının dünyada ya kısıtlandığı ya da tümden yasaklandığı günümüzde donnelly'nin kurduğu bu bağ bana ilginç ama bir o kadar da zorlama görünüyor.

    ---

    donnelly, k.j. (1995) "a ramble through the margins of the cityscape: the postmodern as the retun of nature" (j.dawson ve s.earnshow, ed. "postmodern subjects / postmodern texts" içinde)
  • 80lerin başında yuri shevchuk tarafından saint petersburg'ta kurulan rus rock grubu. şarkıların çoğunda ismi geçen elemanın imzası vardır. ayrıca kalabalık bi kadroya da sahiptirler. http://www.ddt.ru/ web sitesinden tüm albümleri dinlenebilir gerekirse indirilebilir.
  • - yeninin ilaçlarında da iş yok yavrım. serpiyom mahlukatın önüne bana mısın demiyo. yeni sırıttığım yün yataklara tüm güve gelmiş. eskiden bi ilaç vardı ... niydi onun adı salih ağa?
    [dede kişi gazetesinin üstünden bakmadan cevap verir.]
    - ddt, ddt. gız zehirdi o.
    - amoaaan, böceği bile eritiyodu. ne güve kalıyodu, ne kurt. tarlaya atıyoduuk, bağa atıyoduuk, yatağa yorgana atıyoduuuk...
    - aman diyim ananne! zirai mücadele derken torun torbayı ex edecen haberin yok yav!!
    - ???
    - ...
    - salatalıklar bir güzel oldu bu sane. kopartıyım 2-3 tane arka bahçeden yen mi anannem?
    - eee .. öö ... ben içerden tuzu getireyim.
  • veter isimli sarki ile dikkatimi cekip mercek altina aldigim rus grup.
  • bir ders kitabinda hakkinda yazilan "cocuklara ddt icirilmesi tehlikeli olabilir" cumlesini okuyunca dersi bir sure yerde yuvarlanarak takip etmemize neden olan tarim ilaci. (bkz: hey gidi gunler) (bkz: sune)
  • 1980 yılında kurulan rus rock grubu. grup elemanları yuri shevchuk, nikita zaitsev, vadim kurylev, andrei vasiliev, igor dotsenko, andrei muratov, mikhail chernov'dur. yayınlanmış albümleri:

    svin'ya na raduge (1982)

    kompromiss (1983)

    periferiya (1984)

    vremya (1985)

    ya poluchil etu rol' (1988)

    ottepel' (1990)

    plastun (1991)

    aktrisa vesna (1992)

    eto vsyo (1994)

    lyubov' (1996)

    rozhdennyy v sssr (1997)

    prosvistela (1999)

    mir nomer nol' (1999)

    metel' avgusta (2000)

    edinochestvo 1 (2002)

    edinochestvo 2 zhivoy (2003)

    pesni (2003)

    gorod bez okon. vkhod (2004)

    gorod bez okon. vykhod (2004)

    propavshiy bez vesti (2005)

    prekrasnaya lyubov' (2007)

    http://www.ddt.ru/
  • diklordifeniltrikloretan: nam-ı diger ddt. pestisitler sınıfına giren bu kimyasal, 2. dünya savaşı sıralarında amerika'da bulunmuş, askerleri böceklerden bulaşan hastalıklara karşı korumak için kullanılmıştır. işe de yaramıştır, o yıllarda cephedeki askerlerden sıtma vb. bulaşıcı hastalıklardan ölenler olmasına rağmen amerikan askerlerinde bu oran biraz daha düşüktür. savaş bittikten sonra bu madde üzerine araştırmalar devam etmiş, ve böcek ilacı olarak etkin şekilde kullanılabilirliği tekrar kabul görmüştür. nitekim bir süre böcek ilacı olarak kullanılmıştır. özellikle tarımda bitkilerin bu sayede hastalanmaması önemli bir fayda sağlamıştır.

    1950 de rachel carson "silent sprit" adlı makalesinde ddt nin zararlı etkilerine dikkat çekmiş ve bu konuda ilk kamuoyu uyanışına zemin hazırlamıştır. ddt ve benzeri pestisitlerin doğadaki zararlarını içeren bu makalede bu maddenin doğada yok olmasının çok zor ve uzun sürdüğü, toprakta, suda asimile olamadığını ve az bir miktarının kullanılmasının bile doğaya neredeyse geri dönülemez zararları olacağından bahsetmiştir.öyle ki şu anda antarktika da bile ddt ye rastlanmıştır, ki bu da bu maddenin kolay kolay yokolmadığını ancak gayet kolay yayıldığının kanıtıdır.

    buna rağmen ddt nin kullanılmasına devam edilmiştir.1960 lara gelindiğinde ddt nin zararları artık gözle görünür etkilere ulaşmış.bir çok kuş türünün hızlı bir biçimde azalması insanlara ne oluyor yahu dedirtip tekrardan araştırmalara yöneltmiştir. nitekim, neticede sorunun ddt tarafından kaynaklandığı bulunmuştur. tarımda ilaçlamada kullanılması ile toprakta fazlaca biriken ddt, beslenme yoluyla kuşların da vücudunda fazlaca birikmesine, metabolizmalarının bozulmasına, yaptığı yumurtalarının kabuğunun normalden çok daha ince oluşmasına sebep olmuştur.normalden ince ve dayanıksız yumurtaya oluşumu, annenin kuluçkaya oturmasıyla yumurtanın ikiye, üçe, beşe bölünmesine ve sonucunda yavrunun ölümüne sebep oluyordu. bu yüzden 1960 ların sonuna gelindiğinde özellikle tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde kuş sayısı baya bir düşmüştür.

    bu gibi zararları da gözönünde bulundurulduğunda ddt nin zararlarını nasıl önlerim diye düşünen insanoğlu, yaratıcı bir şekilde biraz geç de olsa ddt yi yasaklama fikrini buldu.. nitekim ddt kullanımına 1972 de uluslararası yasak getirilmiştir.
    ancak bu yasağın ne kadar geçerli olduğu tartışılır, zira ddt hala içlerinde türkiyenin de bulunduğu bir çok ülkede tarımda kaçak olarak kullanılmaktadır. maalesef bu gidişle bu kimyasalın dünya üzerinden gideceği imkansız gibi birşeydir.babalarımızdan dedelerimizden bize miras kaldı, ve biz de geleneği bozmadık, mirası devam ettirdik.. bu gidişle birkaç nesil daha da devam eder...

    kaynak: itü/ global enviroment lectures
  • ekim 1947'de, kentte devam etmekte olan kolera salgınını önlemek üzere uçaklarla kahire'nin üzerine serpilen zehir.

    şu an ilaç diye kullandığımız bazı şeyler de belki aradan 30-40 yıl geçince benzer duruma düşecek.

    vay amq!
hesabın var mı? giriş yap