• kısmen "insan gibi" askerlik yapabileceğiniz ender yerlerden birisidir. en azından sistematik olarak böyledir. yanınıza almanız gereken en önemli şey terliktir. bir iki hafta içinde torpille oraya gelmiş olanları etütçü, yazıcı filan yaparlar. "yazısı güzel olan var mı, hesap kitaptan anlayan var mı" gibi soru sorduklarında hemen atlayın ortaya. ben bunu kaçırdığım için sıcaklarda yaprak gölgelerine sığınmak zorunda kalmıştım. torpilli olanlar zaten yazıcı olur. ondan geriye birkaç yazıcı ihtiyacı daha olur. size de yer kalabilir. bizim bölükte 212 kişi arasında 21 tane torpilli vardı.

    torpilli olanları şöyle anlarsınız: durup dururken birileri alay komutanının yanına çağrılır gün içinde. mesela bizim dönemde sefa sirmen'in oğlu vardı. alay komutanı açıkça söyler torpil döndüğünü. "türkiye'nin her yerinde böyle şeyler olacak, askeriyede olmayacak, mümkün mü sizce?" diye de açıklamasını yapar.

    revir hizmeti çok kötüdür. komutanlar doktora gitmek isteyene sonsuz tolerans gösterir. hemen revire çıkmanıza izin verirler. ama revirde hiçbir muayene yapılmaz. otomatik ilaç yazılır, gönderirler.

    size dağıtılacak elbiseler için, ilk girişte ölçülerinizi alırlar. bu ölçülerin yazılı olduğu kağıtla dağıtım sıranız geldiğinde elbise ayakkabı filan alırsınız. elbiseleri mutlaka en az bir beden büyük alın. o anda söylerseniz hemen verirler. yoksa sürekli pantolonunuz yırtılır. beyaz şapka acemilikte kullanılmaz ama usta birliğinde çok önemli bir materyaldir. hep kafanızda gezeceksiniz. o yüzden onu da bir numara büyük alın. ayakkabı ilk giydiğinizde rahat olmalı, sonradan açılır demeyin, açılmaz.

    yanınızda yeşil tişört filan götürmeyin. çünkü yeşilin değişik tonları var. sonradan kantine tişört gelecektir. bir süre eğitim elbisesiyle idare edip tişörtü oradan almak daha mantıklıdır. ama terlik götürmeyi unutmayın. mavi renkte sade bir şey olsun. normalde terlik de gelir kantine ama her zaman geç gelir ve numarası kalmaz. sivil terlik giymenize izin verilmez güya ama aldırmayın, siz giyin yine de.

    banyo olayı zorunludur. neredeyse her gün zorla banyo yaptırırlar.

    eğitim bölükten bölüğe değişir. başınızdaki adamlara iyi davranıp dediklerini yaparsanız eğitim gittikçe hafifler. birliğinizde bulunan insanların tutumuna göre değişir. ama en ağır eğitimi bile en hafif jandarma eğitiminden daha hafiftir, o yüzden telaşlanmayın. spor falan yok denecek kadar azdır. bütün acemiliğim boyunca 5 tane şınav çektim, gerisini hesap edin artık.

    sualp keser halen görevdedir. o yüzden çok şanslısınız. en ufak şikayetinizi iletebilirsiniz. bir kağıt parçasına yazıp şikayet kutusuna atarsınız. komutanlar şikayetten korkarlar, o yüzden genelde kibar davranırlar.

    haliyle, "okumuş adamsın, nasıl x ve y yaparsın" gibi sözleri günde 25 defa duyacaksınız. hafta sonları bütün lig maçları alay düzlüğünde izlenir. normalde iyi bir şey gibi görünüyor ama, bitkinlik ve uykusuzluktan maç izlemek eziyet oluyor.

    koğuşlar ortalama düzeyde temiz olmasına rağmen çok dar ve kalabalık. denizcilerin usta birliklerinde klimalı falan geniş koğuşlar olduğunu düşünürsek çok kötü aslında. kalabalıktan uyuma zorluğu çekersiniz. kalkma saati 05:45'tir. yatma saati normalde 21:00, ama 22:00'den önce yetişmez. yattıktan sonra da koridorda gürültüler, giren çıkan, yat yoklaması, ilaç dağıtımı falan derken 23:00'ten önce uyumanız imkansız. genelde 5 saat uykuyla gün geçirirsiniz. ama yazıcı olursanız, masada uyuyabilirsiniz gün içinde, diğerleri sıcakta kaçacak yer ararken.

    en önemli nokta, hasta olmamaya çalışın. hastalıktan kurtulamazsınız ve bünyeniz zayıfsa hele, işkence dolu günler sizi bekler. salgın hastalık olduğu için genelde kaçamazsınız. gitmeden grip aşısı olursanız belki faydası olabilir.

    telefon, kantin vb ihtiyaçlar için neredeyse hiç zaman kalmaz. gün boyu yapacağınız şey beklemektir genelde. uygun adım yürüyüp yemin törenine hazırlanırsınız. yemin töreninin provası son bir haftada yapılır ve inanılmaz stresli bir iştir. bir de, yemin törenine katılmayacak grup vardır. mümkün olduğunca bu gruba girmeye çalışın. onlar sabah 10 dk yemin edip tören bitene kadar bir yerde dinlenirler. provalara da katılmazlar. provayı yaptıran üstteğmen'in manyaklık derecesine bağlı olarak gece, gündüz, öğlen, sabah hazırlık yapılır. 3 saat boyunca neredeyse kıpırdamadan durmak gibi eylemler icra edilir.

    "dörtlü yap, rahat otur, kep çıkar, sigara yak" dörtlemesini sürekli duyacaksınız. betonda oturmaktan kıçınızda şekil değişiklikleri olacak.

    yemekler kötünün iyisi. porsiyon olarak az verirler. başta aç kalırım zannedebilirsiniz, sivilde yediğiniz öğünün üçte biri filan gibi görünür. ama her nedense, kimse aç kalmaz, aç hissetmez. endişe edecek bir şey yok, ne verirlerse onu yiyin, acıkmayacaksınız.

    çeşme suyu içilir mi, içilmez mi tartışması iskenderun'da bitmeyen bir tartışmadır. ben içtim bir şey olmadı. ama kendisine bir şey olanlar, çeşme suyundan olduğunu iddia ettiler. ben pek ihtimal vermiyorum. sonuçta oradaki uzun dönem askerler hep çeşme suyu içiyor ve bir şey olduğu yok. ayrıca zaten kantinden alacağınız hazır su 1-2 saat yetecek ve büyük ihtimalle ondan sonra gün boyu kantine gidemeyip mecburen izin alarak en yakın çeşmeye koşup su içeceksiniz.

    silahlı eğitim 5-6 gün sürer. ondan sonra atış sahasına gidip 3 el ateş edersiniz. silah olayı bu kadardır.

    deniz kuvvetlerinin usta birliklerinde azami dikkat gösterilen dolap düzeni, acemi birliğinde önemsenmez. bu iyi bir şeydir. dolapları durup dururken kontrol edip ceza filan verdiklerine şahit olmadım. normalde koridorda asılı olan dolap planına göre yapmanızı isterler. halbuki bu teknik olarak mümkün değildir. göze düzgün görünen şekilde yaparsanız yeterli olur. katlayıp düzgünce koyun işte elbiseyi filan.

    çamaşır yıkamak için sabun götürebilirsiniz. çamaşırı ve çorabı elde lavaboda yıkayacaksınız. sonra ranzanın demirine asarsınız. her gün giydiği çamaşırı atanlar da vardı. aslında ucuz olduğu için böyle de yapılabilir. ama 30 tane don, 30 çorap, 30 atleti dolaba koyunca başka şey koymaya yer kalmıyor. o yüzden 5-6 tane alıp her gün yıkamak daha mantıklı gelmişti. zaten yapacak bir şey olmuyor, bari çamaşır yıkayın, vakit geçer.

    koğuş nöbetçisi, tuvalet nöbetçisi falan olmak kötü bir şey gibi gözükse de, sıcak havadan kaçmak için bu yolu da deneyebilirsiniz. görev dağılımı yapılırken "ben ben ben" diye parmak kaldırmak suretiyle bu görevlere atanma şansınız olabilir.

    alay komutanı konuşmalarında, ailenize bir şey anlatmayın, der. gidince anlatırsınız diye. aslında bir bakıma doğrudur. telefon açıp, "hava çok sıcak, her yerim pişik oldu, grip oldum, her tarafım ağrıyor, ölüyorum" filan demeyin. "her şey çok iyi, yemekler güzel, her gün banyo yapıyoruz, öptüm byez" diyebilirsiniz. sizi bekleyen kişiler tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkilenebilir kötü şeylerden.

    çok büyük ihtimalle pişik olacaksınız. uygun adım yürümekten ve sıcaktan tabii ki. en etkili şey pudradır. dışarıdan getirebilirsiniz. girişte "eroin olabilir" endişesiyle el koyabilirler. alırlarsa, geldiğiniz hafta içinde onbaşı veya çavuş olan uzun dönemlerden çarşıya çıkanlar olacaktır. onlardan birine para verip pudra aldırın. mutlaka ve mutlaka lazım olacak. pişik kremi hiçbir işe yaramaz.

    her bölüğün kendine ait bir şarkısı var. onu ezberletirler. mesela:

    komutan: kim geliyor?
    bölük (212 kişi): yedi. yedi yedi yedi! alayın efendisi, bölüklerin prensi, aslanlar, kaplanlar, canavarlar, hey, hey, hey hey hey!

    veya;

    komutan: kim geliyor?
    bölük: altı. altı altı altı. alayın kahramanı, bölüklerin kralı, aslanlar, kaplanlar, canavarlar, hey, hey, hey hey hey!

    bir de yemin töreninde söylenecek "alay marşı" vardır. beste olarak duyduğum en iyi marş bestesi diyebilirim. sözleri de kısmen anlamlıdır. onu ezberlemesi zor, uzun biraz.
  • bedelli askerlikte 1. haftami gecirdigim alay.

    cok kisa yazacagim, detaylari donunce yazarim. egitim sert degil. komutanlar sert degil. yemek idare eder. su buyuk sikinti. aritma su var yemekhane ve kogus koridorlarinda. kantinde ilk gunler su kalmiyordu, sagolsun birlik kamyonla getirtti erikli’den. ama su an bile dolaba giremiyor su. yani aldiginiz su sicak. 30 dak egitim arasinda sira ya geliyor ya gelmiyor. bina 80’li yillarda yapilmis. duslar genelde soguk su. az akiyor. bir kisminin mekanizmasi kirik, kapisi kirik. sabahlari tuvaleti su basiyor maalesef. ama her seye ragmen yine olsa yine gelirim. komutanlar cok iyi davraniyorlar. terlik muhakkak alin. satilanlar 44 numaraya kadar. bot vurunca terlik istirahati ile yani terlikle dolasacaginizi egitime gideceginizi bilerek alin terliginizi. tuvalet kagidi kesin getirin. gece 10 kisilik kogusta da 36 kisilik kogusta da kalabilirsiniz. 10 kiside kalanlar donuyor klimadan, 36’da kalanlar boguluyor sicaktan (klima olmasina ragmen), dolayisiyla gece ne olacagini dusunerek alin bir seyler. botlar 40 ve 48 numara araliginda. 50 istemis birisi ozel yaptiramayiz demisler. botu muhakkak 2 numara buyuk alin. sort muhakkak getirin. havlu satiliyor ama muhakkak getirin. tabanlik vatka kesin alin ama yine de vuruyor ayaga. genelkurmay ustumuze cok dusuyor. birlige gec girmeyin, teslim gunu 11’i gecirmeyin yoksa kiyafet sikintisi oluyor cogu kisi 2 gun sivil gezindi. egitim icin ızmir’den subay cagirmislar sag olsunlar. entry biraz sacma oldu, gidisat da kotu, kusura bakmayin limitli sure icinde bu kadar oluyor.
  • 353.dönemde oradaydım. 2. tabur / 6.bölük. gidecek arkadaşlar için uzun bir yazı yazıyorum umarım tüm arkadaşlara yardımcı olur. biz zorluk çektik, bari sizler çekmeyin.

    deniz kuvvetleri hakkında bir kaç bilgi

    * deniz kuvvetlerinin acemi birliği 3 haftadır. askerlik şubesinden aldığınız sülüslerde iskenderunun kütüğünüzün olduğu şehire mesafesine göre iskenderuna teslim olacağınız tarih yazar. benim sülüs tarihim 16 aralıktı ama iskenderuna teslim olacağım tarih 19'u yazıyordu (balıkesirliyim). 10 ocakta da yemin törenimiz vardı. (yemin töreni tarihini alaya girerken kapıda görürsünüz, asıyorlar. göreceğiniz 4.cuma günü yemin töreni günü oluyor.)

    * usta birliğinizin aynı yazdığına bakmayın %95'iniz dağıtılacaksınız. deniz kuvvetleri usta birliği dağıtımını kendi içerisinde yapıyor. yemin töreninden tahmini 7-10 gün önce komutanlarınıza ankaradan liste geliyor ve size okuyorlar. daha sonra bölüğe asıyorlar. iskenderunda kalan %5'lik kısım bir sonraki celbi eğitmek için talim öğretmeni oluyor ve talim öğretmenlerini genelde besyo mezunlarından seçiyorlar. bazıları da kantinci olarak kalabiliyor. bu şans/şanssızlık. ama usta birliğinin belirsizliği kafanızı karıştırmasın çünkü deniz kuvvetlerinde gidebileceğiniz yerler hep deniz kenarı yerler (ankara dışında). gidebileceğiniz yerlerin bazıları şunlar ; bolca istanbul, bolca kocaeli/gölcük, bolca izmir, bolca muğla, zonguldak/ereğli, bartın, kıbrıs, ankara, yalova, çanakkale ve unuttuğum bazı iller. neye göre dağıtım olduğunu tahmin etmek güç ama karacı olmadığınız için usta birliğinde çok şanslı olduğunuzu anlayacaksınız.

    * birliğe teslim olacağınız gün sabah 10-11 gibi giriş yapmaya çalışın çünkü ilk günün işlemleri çok fazla. ben 12 gibi girmiştim, işlemler 6 gibi bitmişti. yaklaşık 5-6 saat sürebiliyor. 10 tane ayrı ayrı birbirini izleyen amfi var. bu amfilerde neler yapılacağına dair bir listeyi girişte elinize veriyorlar,o kağıtta yazıyor her şey. o kağıdı atmadığım için bu entry'yi okuyan arkadaşlar biraz şanslı olacak, başlarına gelecekleri önceden bilecekler.

    (1.amfi) çanta ve üst araması, ilaç ve elektronik eşyaların makbuz karşılığı teslimi yapılacaktır.
    (2.amfi) kayıt ve kabul işlemleriniz, bakaya kontrolünüz yapılacak ve askerlik boyunca kullanacağınız deniz tertip numaranız verilecek ve eğitim göreceğiniz bölükleriniz belli olacaktır.
    (3.amfi) boy, kilo ve beden ölçüleriniz tespit edilerek kayıt altına alınacaktır. okuma yazma testi ve renk körlüğü testi yapılacaktır.
    (4.amfi) psikologlar tarafından psikolojik testiniz yapılacaktır
    (5.amfi) sizlere ait bilgilerin bulunacağı evsaf kartları doldurulacak, ehliyeti olanlar tespit edilecektir. vereceğiniz bilgilerin eksiksiz ve doğru olması gerekmektedir.
    (6.amfi) mesleğinize yönelik mülakat yapılacaktır. meslek bilgilerinizi tam ve doğru olarak beyan ediniz, saklamayınız.
    (7.amfi) vücut ve diş muayeneniz yapılacak ve sağlıkla ilgili gerekli kayıtlarınız tutulacaktır. muayene esnasında görevli doktorlara geçmişte yaşadığınız sağlık problemlerinizi belirtiniz.
    (8.amfi) kızamık, menenjit ve tetanos aşılarınız yapılacaktır. kızamık aşısı sadece doğum yılı 1980-1991 arasında olanlara yapılmaktadır.
    (9.amfi) mehmetcik ferdi kaza sigortası yapılacaktır. sigorta ücreti kısa ve uzun dönem askerlik için 12 aylık 30 tl'dir.
    (10.amfi) önceki dokuz amfideki işleminiz tamamlanınca bölüklerinize gönderilmek üzere tabur görevilerinin sorumluluğuna verileceksiniz. bu faaliyetlerden sonra celp melbusat deposundan istihkaklarınızı (askeri kıyafet,eşofman,ayakkabı vs.) verilecek, talim öğretmenleriniz tarafından komutanlarınızla tanışmak üzere bölüğünüze götürüleceksiniz.

    bu işlemlerin bazıları yazıldığı gibi ciddi değil tabi, üstünkörü geçiyorlar. bu işlemlerden sonra bölüklerinize götürülüyorsunuz,komutanlarınızla tanıştırılıyorsunuz ve yataklarınızı gösteriyorlar. ilk gece kendi sivil eşyalarınızla yatmanıza izin verebilirler. daha sonra sivil çantalarınızı bavul odasına kaldırıyorlar, özel durumların dışında (devlet hastanesine sevk vb.) yemin törenine kadar sivil çantanıza ulaşamıyorsunuz.

    askeriyenin verdiği istihkaklar ve bilgiler

    size askeriye tarafından verilecekler ; 2 diş macunu, 1 diş fırçası, 3 siyah-1 beyaz çorap, çamaşır filesi, 2 takım iş başı elbisesi, tören elbisesi siyah ve beyaz (herkesin bildiği denizcilerin giydiği elbise, siyahı kış için beyazı yaz için), 1 takım eşofman, 1 ayakkabı, 1 spor ayakkabı, 1 adet rüzgarlık gibi mont, 1 kaput (palto) yani, 2 beyaz don, 3 atlet, 1 ufak çanta, 1 büyük çanta, banyo havlusu, 1 takım (alt-üst) içlik.

    yukarıda yazdıklarımın hepsini aynı anda vermeyebilirler, bize bazılarını usta birliğine gitmeden vermişlerdi. ve yazın gidecek arkadaşlara da kaput,içlik falan vermeyebilirler. siz yine de hazırlıklı gidin.

    denizciler ayakkabı giyiyor, bu çok büyük artı. ama ne yazık ki verdikleri ayakkabı şantiyelerde,fabrikalarda işçilerin giydiği burnu demirli dayanıklı ayakkabı. çok ağır ve eğitim sırasında çok yoruyor insanı. ama bot giymiyorsunuz en azından.
    denizciler kamuflaj giymiyor, kum rengi keten pantalon ve gömlek. açıkça söylemek gerekirse ben çok memnundum. bkz.iş başı bizden sonraki celbe ‘leventler’ diye açık yeşil kıyafet vermişler ama umarım size onları vermezler, pek memnun kalmamış giyen arkadaşlar.

    iskenderun deniz er eğitim alayını tanıyalım

    şimdi geleyim iskenderun deniz er eğitim alayı'na. ne kadar sövsek az bir yerdir kendisi. iskenderun iklimine alışkın olmayanlar çok zorlanacak öncelikle söyleyeyim. benim gittiğim aralık döneminde çok garip bir hava vardı. gündüz çok sıcak, akşamüzeri çok soğuktu. günü gününü tutmuyordu. bir de yarıkkayadan gelen rüzgar var ki herkesin dudaklarını çatlatan, hasta eden rüzgar.

    askerde genelde zaman çok büyük sıkıntıdır, geçmek bilmez bi türlü ama iskenderundaki zaman çok daha büyük sıkıntıdır, "biri zamanı bükmüş!" diyerek isyan edesi gelir insanın. ve genelde iskenderunda acemilik bitince herkes askerlik bitmiş gibi rahatlar, gülerek ayrılır iskenderundan. tabii bu gülüş "kurtulduk lanet yerden" gülüşüdür.

    acemiliğin ilk 2 haftası yoğun bir spor/eğitim temposuyla geçer, günlük ortalama 8-9 saat sporunuz olur. ordu jimnastiği tüfekli/tüfeksiz hareketler 2 hafta boyunca hayatınızı ele geçirecek buna hazırlıklı olun. hareketler zor hareketler değil ama sürekli aynı hareketleri defalarca yapıyor olmak psikolojik olarak çok yoruyor insanı. eğitim aralarında (ki bu aralar 15-20 dk olur) kantinlerde uzun sıralar oluşur, alacaklarınızı toptan almanızı öneririm. telefon kartı/sigara özellikle son haftalara doğru tükenebiliyor kantinlerde. birliğe giderken çok fazla paket sigara götürmeyin, amfilerden geçerken çarpıyorlar usta askerler :)

    kamaralar bölgesinde çalışma, bulaşık yıkama, aşhane görevleri, çöp toplama merkezinde çalışma her hafta farklı taburlara veriliyor. bu çok yorucu bir zaman. kişi sayınız fazlaysa acemiliğinizin 1 gününü bu görevlerde geçireceksiniz. ben sanayi tipi pilav kazanını yıkadım, aşhanede çalıştım. cidden çok kötü bir süreç. eğer ilk hafta aşhanede çalışma görevi gelirse tüm acemilik boyunca kamarada yemek yemeyebilirsiniz.

    son hafta ise yemin töreni provaları + provadan artan zamanda ise spor olur. yemin töreni provaları tam bir rezillik, sizi saatlerce ayakta bekletirler, aynı şeyleri tekrarlatırlar. sabredin, en iyi hafta bu, sonunda iskenderundan kurtuluş var.

    * iskenderunun havası çok yorucu bir hava, kışı da zor yazı da zor. hazırlıklı olun bu duruma.

    * uzun telefon kuyrukları, kantinde sıralar çok yorar adamı. eğitim araları çok kısa ve kişi sayısı da çok olursa (biz 353.dönem 2600 kişiydik) çok zorlanırsınız.

    * çeşmelerden akan suların tadı çok kötü, garip gelebilir karın ağrısı yapabilir ilk zamanlarda. (kantin kuyruğunda sıra gelmezse mecbur çeşmelerden içmek zorundasınız. yazın gidecek arkadaşlar bu durumdan çok rahatsız olacaklardır.)

    * yemekler baya kötü. mesela iskenderunda yapılan tüm çorbaların tadı aynı, bol baharatlı ne çorbası içtiğinizi anlamanız zor. (yemek seçmeyen biri olarak iskenderunda 22 günde 10 kilo verdim,hesap edin)

    * duş olayı haftada 2 kez olabiliyor duruma göre. yazın gidecekler için bu süre daha sık olabilir. duş sistemi biraz garip. sıcak ve soğuk suyun karışmadan aktığı bir musluk sistemi yapmış herifler :) duşla ilgili detayı anlatırlar zaten usta askerler, hiç girmiyorum. bizim zamanımızda yananlar olmuştu. değişik bir kazan sistemi var.

    * çamaşır yıkama olayı bizim zamanımızda yoktu. 21 gün yetecek kadar iç çamaşırı,atlet,çorap götürün yeter bence. elinizle yıkamakla uğraşmayın. ben çorapları kullan-at yaptım, iç çamaşırı da kirli çamaşır torbasında biriktirdim, dağıtım için eve geldiğimde yıkadım. size tavsiyem de odur. ama yıkama ihtimaliniz olursa ne güzel :)

    * iç çamaşırı rengi bizim zamanımızda çok tartışılıyordu. gidince gördük ki kimse donumuzun rengiyle ilgilenmiyor :) yani istediğiniz renk iç çamaşırı götürebilirsiniz. çevrenizde yok beyaz olacak yok yeşil olacak diyen olursa onları dinlemeyin, istediğiniz renk götürün. ben siyah götürmüştüm sadece.

    * çok fazla sivil eşya götürmenin, çünkü size verecekleri çantalar zaten çok büyük ve ağır olacak, iskenderundan memleketinize giderken çok zorlanırsınız.

    * yemin töreni cuma günü oluyor. eğer usta birliğiniz ankara ya da iskenderun çıkmazsa usta birliğinize pazar günü öğlen teslim olmanız gerekiyor. o iki gün askerliğinizden sayılıyor. yani cuma günü çıkıyorsunuz eve gidiyorsunuz pazar günü usta birliğinize teslim oluyorsunuz ve o süre askerliğinizden sayılıyor. eğer dağıtım izni kullanacak olursanız usta birliğinize 7 gün sonra yani diğer cuma teslim oluyorsunuz ama o 7 gün askerliğinizden sayılmıyor, izin sürenizden gidiyor. ben dağıtım izni kullandım ama hastaydım çok o yüzden kullanmam gerekti, tavsiyem siz kullanmayın ekstra bir durum olmazsa.

    mutlaka götürmeniz gerekenler

    * terlik bunların başında geliyor. bize terlik vermediler, kantinde de terlik çok çabuk tükendi, zor durumda kalmamanız için kendi terliğinizi götürün.

    * kışın gidecek iseniz boyunluk mutlaka götürün, izin vermiyorlar takmaya ama paltonuzdan görünmüyor. rüzgara karşı çok işinize yarayacak, ben götürmeden eksikliğini hissettim.

    * kışın gidecek iseniz içlik götürün mutlaka, alt-üst takım olarak. askeriyenin verdiği içlikler hiç rahat değil, kaşındırabilir. içlik hiç giymemiş biri olarak iskenderunun o garip havasında ben de giymek zorunda kaldım. kendim götürmüştüm, giymem demiştim ama zorunlu giydim.

    * el, burun, kulak ve dudak için nemlendirici krem götürün

    * kulak tıkacı götürün mutlaka, koğuşlar kabalık oluyor uyku sorunu yaşayabilirsiniz. gerçi ilk 3-4 günden sonra yorgunluktan yattığınız gibi uyuyorsunuz.

    * alışverişinizi askerlik malzemesi satan yerlerden yapın zaten orada neyiniz eksik, neler götürmeniz gerektiğini söylüyorlar. tabii orda şuna da dikkat edin, çakal satıcılar olabilir zorunlu,bunu mutlaka götürmelisiniz dediği şeyleri size satmaya çalışabilirler. usta birliğiniz çok daha rahat olacağından ve çarşı izninizin olacağından ilk aşamada sizi sadece acemi birliği boyunca idare edecek kadar malzeme götürün, yük etmeyin kendinize.

    * almanızı önerdiğim şeyler ; kirli ve temiz çamaşır torbaları (2-3 er adet) , silikon tabanlık, boyundan asmalı cüzdan, traş takımı çantası, boyunluk (kışın gidecekler için), içlik takımı (kışın gidecekler için) nemlendirici krem, 2-3 tane tuvalet kağıdı, kolonyalı mendil, 2-3 elbise askısı. don, atlet, çorap konusu size kalmış. yazın gitmediğim için yaz için de götürülecekler vardır elbet ama benim götürün dediklerim bu kadar.

    gidecek herkese çok kolay gelsin şimdiden,hayırlı teskereler arkadaşlar. umarım sizin şartlarınız bizden daha iyi olur, daha rahat edersiniz. yeni binalar yapılmıştı, onları kullanacak arkadaşlar daha rahat edebilirler diye sanıyorum. iskenderun deniz er eğitim alayını detaylıca anlatmaya çalıştım. askerlikle ilgili detaylara girmiyorum. bunları çevrenizde askere gitmişlerden öğrenebilirsiniz. iskenderunda belki bizim zorlandığımız durumlar artık yoktur, yemekler güzeldir. ama siz kendinizi kötüye alıştırın şimdiden, iyi çıkarsa ne mutlu.

    353.dönem’de iskenderunda olan birinden bundan sonra iskenderuna gidecek herkese selam olsun, sabredin beyler zor da olsa geçiyor..
  • hamamda izledikleri politikayla turnayı gözünden vurmuş komutanlıktır. hamamda iki renk boru ve bu borulara uzanan kabin vanaları vardır. biri mavi, biri kırmızı... haliyle kırmızı sıcak, mavi soğuk...ilk olarak sadece kırmızıyı açarsan buharlaşma ihtimalin olmakla birlikte birinci dereceden yanık olursun. muazzam teknoloji...

    işin ilginç yanı bu olaya basit bir teknolojiyle bir çözüm bulmaktansa askerler yanlışlıkla açıp da bişmesinler diye hamamın girişine ilk kırmızıya abanıp cayır cayır yanan askerlerin fotoğraflarını koyup caydırma politikası uygulamak... bir de hamam çavuşu bas bas bağırarak bunun eğitimini veriyor, don atlet ellerinde havluyla bekleyen askerlere...

    o yüzden yazın gidiyorsanız kırmızıya bulaşmayın, mavi ilaç gibi gelecek size... ola ki kışın gidiyorsanız da önce maviyi açın, kırmızıyı gıdıklaya gıdıklaya kontrollü kullanın... yanmayın amk...
  • 5 ekim 2018 tarihi 23:59 bitimi itibari ile 21 günlük bedelli askerlik görevimi tamamladığım alaydır.

    resmen sivil olana kadar paylaşmak istememiştim. bu entry bedelli askerlik yapacak arkadaşlara tavsiye niteliğinde olup, anlatacağım şeyler tanıklık eden görev başındakilere üstlerince sorun yaratabileceğinden ve bazı konuların tsk hassasiyeti sebebi ile gizli kalması gerektiğinden kısmi sansürle belirtilecektir. tanıyan tertiplerim için kod adı: rambo *

    sevk tarihi ile katılım tarihi farklı olanların panik yapmaması gerekmektedir. teslim tarihinizde teslim olmanız durumunda aradaki süre farkı askerliğinize eklenmez. eğer teslim tarihinden sonra teslim olursanız, ancak bu durumda eklenir. örneğin; benim sevk tarihim 15.09.2018, katılım tarihim ise 18.09.2018 olarak belirtilmişti. 18'inde saat 11 civarında katıldım. ilk önce 8-9 amfiden geçiyorsunuz, her amfide farklı işlemler yapılıyor. bunlardan bir tanesi mehmetçik sigortası. sizden nakit olarak 30 tl para talep ediliyor. bunun dışında herhangi bir nakit paraya ihtiyacınız kesinlikle olmayacaktır. amfilerde işlerim saat 12:40 gibi bitmişti, öğle arası olduğu için 1 saat civarında bekletilmiştik. sonrasında otobüslerle taburlarımıza gönderildik. saat 14:00'e kadar kıyafetlerimizi dağıtmışlardı. sonrasında ise meslek ve okul bilgileriniz bölüklerinizdeki yazı bürolarda alınmakta, bunun için sıra bekliyorsunuz, bu işlemler de saat 17:00'ye kadar sona eriyor.

    levent ismi verilen kıyafetler ile bot dağıtılıyor. detaylandırmak gerekirse; bir pantalon, bir üst, bir palaska (kemer), bir şapka, iki adet koyu yeşil t-shirt ve 1 çift bottan oluşmakta. levent üstünü törene kadar giymiyorsunuz. hava 35 derece ve aşırı nemliydi. hergün ya t-shirt değiştireceksiniz, ya da akşam yıkayacaksınız. bu zorunlu değil ama bunu yapmayanlar felaket kokuyorlardı. gitmeden önce kıyafet almak istediğinizde satıcılar size "bahriyeli beyaz giyer" dese de inanmayın, gün içinde sadece haki tonlarında, açık yeşil t--shirt giyebilirsiniz ama beyaz giyilmez. ben her güne ayrı yetecek kadar çok yeşil t-shirt alıp götürmüştüm ve çok rahat etmiştim. gün içinde bot üstüne levent pantalonu, belinizde palaska, üstünüzde t-shirt olacak sadece. bize her şeyi yeni vermişlerdi, ancak sanırım bizden sonrakilere yıkanıp verilecek. içiniz rahat olsun kıyafetler 180 derecede yıkanıyor, ama botlar yıkanmaz sanırım.

    botlar 39 ile 48 numara arasında gördüm. levent kıyafetleri 2, 3 ve 4 numara. t-shirt'ler ise 2 ve 3 numara. şapka tek diye hatırlıyorum.

    bunların dışında size malzeme verilmeyecek. yanınıza gece yatarken giymek için pijama alın. iç çamaşırı olarak don/boxer almak zorunda değilsiniz, kimse kontrol etmiyor, ben birçok renk götürmüştüm. çorap renginiz önemli değil çünkü çoraplarınız gözükmüyor, ama size tavsiyem mümkün olduğunca pamuksu ya da ipeksi yapıda alın.

    botlarınız için muhakkak tabanlık alın. haricen vatka dedikleri topuk arkasına koyulan pedlerden alın. ben ayrıca bir orkid kesip topuk arkası için hazırlamıştım.

    ilaç reçetesiz almıyorlar, ya gizlice sokacaksınız ya da açıklayacaksınız. bana bir ilaç götürmüştüm acil durumlarda kronik hastalığım için ve ses etmemişlerdi.

    pudra muhakkak götürün. tuvalet kağıdı kesinlikle götürün. alayda satılıyor ama kantinde birkaç gün sıraya girecek fırsatınız olmayabilir. terlik muhakkak götürün. birkaç sivil t-shirt ve şort götürün çünkü akşam yemeğinden sonra serbest olacaksınız. havlu götürün. şampuan, diş fırçası, tıraş köpüğü, losyon vs. götürün.

    her akşam banyo yaptırıyorlardı, ancak yoğunluk olduğunda sıcak su olmuyordu bizde, soğuk suyla yıkanmaya şaşırmayın. tuvaletler hem alaturka hem alafrangaydı.

    kapıdan topluca girdiğinizde aynı koğuşa düşme ihtimaliniz yok. kapıdan girdiğinizde celp numaralarınız sıralı oluyor, ama burda önemli olan bölük numaranız. her beş bölük bir tabur oluşturmakta. bizim dönemimizde 2950 bedelli asker 3 taburdaydı. alayda 4 adet tabur var. şöyle ki, birinci tabur bölükleri 1,2,3,4 ve 5 olarak sıralanıyor. dördüncü tabur bölükleri ise 16, 17, 18, 19 ve 20. her bölük kendi içinde takımlara ayrılıyor, yani koğuş da diyebiliriz. örneğin, 1. bölükte 4 koğuş olabilir. koğuşlar celp sırasına göre, bölükler ise rastgele atanıyor. daha basit bir örnek vermek gerekirse, kapıdan giren kişinin celp numarası 3333 ve bu kişi 4. bölüğe gidiyor. hemen arkasından giren kişi 3334 ve 11. bölüğe gidiyor. bunu kestiremezsiniz. en son koğuşlara gidenler listeleniyor ve celp numaralarına göre sıralı olarak koğuşlara yerleştiriliyor. burdaki tavsiyem, üçüncü tabur kısa dönemlerdi hiç görmedim, ama birinci ve ikinci tabur çok şanslıydı, hepsinin ya 10'ar kişilik ya da 22'şer kişilik koğuşları vardı; dördüncü bölük ise en şanssızı, 36'şar kişilik koğuşlar ama her biri bağlantılı, 2 koğuş yan yana arası açık, 72 kişi ile yatıyorsunuz da diyebiliriz abartmak istersek*.

    sabah kalk saati 6:30, içtima ise genellikle 6:50'daydı. ben şahsen 5:00'de kalkıyordum, çünkü 5:30'dan sonra hem sıra bekleniyor hem de aşırı ağır bir bok kokusu oluyordu tuvalette. duş alanı bizde binanın altındaydı ve 45 dakikalık aralarda rahatlıkla yapıyorduk. başka bölüklerin sıralarına da kaynıyorduk * ama sabah duş almaya izin verilmiyordu. yat saati 21:30 ve saat 22:00’de hemen herkes yığılıyordu yatağına.

    kahvaltı saat 07:00'de, akşam yemeği ise 17:00 civarında yeniliyordu. sabahları genellikle bir reçel ya da bal, bir tereyağ veriliyordu, yanında ise börek, sucuk, salam vb. şeyler veriliyordu. bana göre en az doyurucu öğündü. öğle yemekleri daha zengindi, akşam ise idare eder. sıklıkla patates ağırlıklı yemek ve pilav yedik, salata ve yoğurt/cacık yedik. öğle ve akşam yemekleri açıkcası beklediğimden daha iyiydi.

    kantinler var, evet, ama bu kantinlerden bir şey almak zor çünkü sıra çok az geliyor. eğitimler yarım saat süreli, sonrasında yarım saat izin veriliyor. herkes sıraya koşunca kantin pek kullanışlı olmuyor. ziraat bankası kartı almanıza gerek yok. kredi kartı işinizi görür. temassız olursa tadından yenmez çünkü içecek makineleri vb. temassız kart ile çok hızlı çalışıyor. aynı temassız kartı kantinlerde reyonlarda kullanabilirsiniz çünkü nakit yasak. kantinler dışında bir adet malzeme dükkanı var, bir fotoğrafhane, bir ptt şubesi ve bir tane de hediyelik eşyacı var. fotoğrafhane'de vesikalıklar set halinde 3.50 tl civarında. anı fotoğrafı isterseniz 20 adet değişik saçma sapan şeyler veriyorlar üstünde canım anam canım babam yazan, içlerinde bir tanesi düz ve kullanılabilir ama maalesef aldınız mı hepsinden almak zorundasınız, bu da 20 tl. tören videosu 8tl, adres yazıyorsunuz tören sonrası postalıyorlar. anı fotoğrafını bahriyeli kıyafeti ile çektiriyorsunuz.

    su erikli marka, 0.50 tl, içecek makinelerinde pepsi ya da ice tea ise tanesi 1.80 tl. soğuk su bulmak sıkıntı. sıra da sıkıntı. kantine gittiğinizde 12'li su seti almalısınız. o da ılık maalesef. onun dışında her katta su makinesi ya da sebil var ama hepsi arıtma suyu. yemekhanedekiler de arıtma suyu. dolayısıyla arıtma istemiyorsanız kantinde sırayla su almalısınız. kantinde çikolata, dondurma vb. şeyler de bulabilirsiniz.

    alaya ne sokarsanız kapalı sokmak zorundasınız. açık sigara ya da pudra almıyorlar.

    deniz kuvvetleri ilk bedelli tecrübesi için çok iyi hazırlanmış. bizler için özel olarak muvazzaf subaylar görevlendirilmiş. bizim başımızda bir teğmen vardı. adam hiç kompleksli değildi, ego şov yapmadı, adam gibi adamdı. biz de eğitimlerine büyük bir sevgi ile katıldık. şınav çekmekten zevk aldık. şakalaştık. o da sağ olsun bizi üzmedi. hiç kaba davranmadı. bütün samimiyetimle söylüyorum, başımızdaki teğmen gibi adamlarla 2 sene askerlik yap deseler seve seve yapardım. sadece fazla cooldu pezevenk biz de aramızda kulaklarını epey çıtlattık *.

    iskenderun tsk'nın şu anda aktif olan tek deniz er eğitim alayı. yani bir acemi birliği. yaklaşık 110 kadar uzun dönem asker var ama onlar muhafız. alayı korumak için ve üst araması vb görevler için bulunuyorlar. onun dışında 4 tabur da acemi. bizde 3 tabur bedelli (2950 kişi), 1 tabur ise kısa dönemdi. bedellilerin 2. celp döneminde de hizmet verecek, ancak bildiğim kadarıyla bedellilerin 3. celp döneminde uzun dönemlere denk geldiğinden bedelli almayacak olsa gerek.

    alay komutanı ve tabur komutanı bizim gördüğümüz kadarıyla çok iyi ve ilgili insanlar. hatta alay komutanı şınav çeken büyük bir grubun başındaki subaya "evlatlarımı çok yorma, süründürme, başka hareket yaptır" diye takılmıştı. sağ olsun.

    eğitim gerçekten çok basit seviyede. yürüyüş ve dönüşlerden ibaret. ikinci hafta silah eğitimi veriliyor, atış yapmayı öğreniyorsunuz, silah söküp takmayı öğreniyorsunuz ve 3 el ateş atma hakkı veriliyor. içiniz rahat olsun son derece güvenli bir ortamda başınızda gözetmen eşliğinde oluyor. şöyle örnek vereyim, bedelli grubundan 3 taburda 1 kişi yaralanmamıştı ama bildiğim kadarıyla kısa dönemlerden 1 tabur olmalarına rağmen 4 kişi yaralanmıştı. kırıcı olmak istemem ama bence sebebi bizim başımızda teğmenlerin olması, onlarda ise talim öğretmenlerinin olması.

    son hafta tören hazırlıkları ile geçiyor. bence en zoru buydu çünkü sıcakta yürüyüş çalışması çok yorucuydu. ancak her şeye rağmen yemin edince bütün sıkıntıları unutuyorsunuz.

    ben askerlik süresince çok eğlendim, çok güzel arkadaşlıklar edindim. son gecemizde eğitmen teğmenimize üçlü çektirdik, çavuşlarımızı havaya fırlattık öyle diyeyim.

    bir sözüm ise milli savunma bakanlığına. tsk'yi size bağladılar diye yıllardır övgü kaynağı olmuş disiplininin içine etmeniz gerekmiyor. şahsım adına söyleyeyim, bilet almak artık bir hastalığa dönüştü. şöyle ki:

    ilk önce yemin töreni'nin olduğu cuma günü akşamına hatay-istanbul bilet aldım. sonra askerlik şubesindeki albay "5'i askersin, 6'sı terhis, açık ibare var" dedi. gittim bileti 6'sı sabahı hatay-istanbul'a çevirdim. sonra alay komutanımız 5'inde terhissiniz dedi. bu sefer de 5'ine çevirdik biletleri yine ama yer kalmadığından adana-istanbul akşam 20:30 uçağına bilet aldım. son hafta ise son cuma günü msb'nin bastırması sonucu gelen kesin emir ile terhislerin 6'sı olcağı ve isteyenlerin gece çıkabileceği söylendi, bu sefer de gittim cumartesi sabah 5:40'a değiştirdim biletimi. aradan bir gün daha geçti, çarşamba dediler ki "msb yine fikir değiştirdi, 5'inde yemin töreni sonrası çıkabilirsiniz". sonuç; bu sefer de adana-istanbul akşam 19:05 uçağına bilet aldım. toplamda bu kadar bilet değişikliğine 1,000 tl'den fazla para kaybettik. benim tavsiyem, dönüşünüz için ucuzken iki adet bilet almanız yönünde.

    giydiğimiz leventlere çok kızmıştık kışlık oldukları için, ancak son gün alay komutanı bu kıyafetlerin kurtuluş savaşı ve çanakkale şehitlerimizin giydiği üniformalar olduğunu söyleyince çok duygulandım.

    cep telefonu konusunda, akıllı telefon kesinlikle yasak. tuşlu telefon sokabilirsiniz, serbest. askercell şartı var ama ben kendi hattımı kullandım, askercell saatlerinde kullandığım için de kimse bir olumsuzluk yaşatmadı.

    aileler hafta içi sadece 1 saat öğle vakti ziyarete gelebiliyorlar, hafta sonu ise cumartesi ve pazar günleri saat 10:00 ile 16:20 arasında. ailelerin geldiği alanda onların telefonunu kullanmanız serbest.

    ptt kargo ile aileniz size kıyafet vb. gönderebilir, siz de kirlileri yıkamaları için gönderebilirsiniz çok isterseniz. istanbula 2 iş gününde gidiyor.

    normalde acemi ve bedelli askerlerin izin kullanmaları imkansız, çok bunalırsanız bir yöntemi var ama sadece yeşillendirenlere anlatabilirim *

    şehir merkezinde yeni lokanta isimli eski bir dönerci var, herkes bilir, iyi iskender yapıyorlar. haricen, petek pastanesinde künefe yiyip limonata için. tuvaletleri çok temiz. hatta, yemek sonrası künefeyi şehir merkezi değil de park forbes avm'deki petek pastanesi şubesinde yiyin, muzzam manzara var terasında.

    bir tanesi 8 kişilik olmak üzere 3 adet taksi numarası var, ihtiyaç duyanlar yeşillendirirse paylaşabilirim. hatay havalimanı ile iskenderun arası havaş ile 18 tl/kişi, taksi ile ise 100-120 tl. adana havalimanı ise 250 tl (bazıları fazla isteyebilir dikkat edin). şehirdeki bir takım taksiciler çakallık yapıp fazla istiyorlar, baştan anlaşın.

    ales, yökdil, kpss vb sınavı olanlara izin aynı şehre aldırırlarsa veriliyor. aksi durumda izin yine veriliyor ama askerlik süresine ekleniyor. örneğin istanbul'a uçakla gelirseniz gün sayısı ilave eklenir.

    tören sebebi ile iki gecedir geç yatıp sabah 4:30'da kalkıyordum, aşırı uykusuz olduğumdan burda sonlandırmak zorundayım, yarın kontrol edip editlerim.

    herkese şimdiden hayırlı teskereler dilerim.

    edit 1:

    nobet olayi cok rahat. bir defa tuttum sadece o da pijamalarla gece kogusun onunde koridor nobeti. ıkinci sira siz terhis olana kadar ya gelir ya gelmez. siraniz 00:00’dan onceyse 2 saat tutarsiniz, sonraysa 1 saat tutarsiniz. ben cay icip kitap okumustum mesela.

    temizlik nobeti donusumlu. 3-4 gunde bir geliyor. eger celp numaraniz ortalardaysa (ornek: 5 kogustan dorduncuseyseniz) her nobet bir defa gelir yoksa bazilarini iki defa yapabilirsiniz. bunlar tuvalet temizligi, koridor ve merdiven temizligi, kogus temizligi ve alay yolu temizligi. size tavsiyem, tuvalette hortumu kapin ve sulama yapin; alay yolunda supurgeyi kapin yoksa sona kalan 3 kisi eliyle kozalak topluyordu, koridorda ise paspasi kapin yoksa copleri dokmeye gidersiniz :)

    ziraat’in temassizi calismiyor makinelerde. temassiz ozelligi olsa da calismiyor. sadece personel pos cihazindan cekerse kullanabilirsiniz. soguk icecek makinelerinde temassiz normal kredi karti calisiyor. dolayisiyla, bence hic ugrasmayin ziraat ile. ayrica iban numaranizi bir yere yazin giderken, size para yatirnak icin soracaklar sonra.

    alayda bircok telefon kulubesi var. 90 dikakalik kart 9 tl civarindaydi kantinde.

    saclarinizin yanlarini kisa ustlerini biraz daha uzun yaptirabilirsiniz. ben yanlari 3 ustleri 4 yaptirmistim rahat ettim. aslinda daha uzun yaptirsaniz ilk gun sorun olmaz ama toren oncesi 20. gun bizde cok kisi esek tirasi oldu. dolayisiyla basindan adam gibi olsaniz iyi olur :)

    gelen kitle bedelli diye herkes üniversite mezunu değil ya da üniversite mezunu diye herkes belirli bir eğitime sahip değil. tuvaletten elini yıkamadan çıkan, hapşırıp öksürürken ağzını kapatmayan ya da her gün yıkanmayan ya da t-shirt'ünü yıkamayan birçok hayvan mevcut. bu insanlar yüzünden ilk hafta sonunda herkes hastalanmaya başladı, herkes birbirine bulaştırdı. bende clarinase vardı, alerjik enfeksiyonlar için senelerdir astım doktorum verirdi, onu dağıttım koğuştaki arkadaşların bir kısmına ki 2 günde toparladı herkes. ilaç alımı sıkıntıydı çünkü bedellilerde tsk sigortası biraz yavaş aktif oluyor, ilaç almak için en iyi yol hastaneye gidip kendi imkanınızla almak ki hastaneye sevk de halsizim ya da gribim denildiğinde hemen verilmiyor.
  • 1 temmuz bedelli celbi öncesinde akıllı telefon sokmak çok rahat, eğitim falan da yaptırmıyorlar gibi yorumlar vardı. bunları unutun. bir önceki celp olan haziran celbi işin bokunu o kadar çıkarmış ki akıllı telefon sokmak aşırı zor. bunu söyledikten sonra 1 -19 temmuz arasında orada bedelli askerlik yapmış biri olarak rehber niteliğindeki bu entry’ye başlıyorum.

    alışverişten ve götürülecek şeylerden başlayalım. size içeride 2 fanila (fanila dediğim haki renk tişört işte), 2 dandik iç çamaşırı, bir mavi pijama seti (yazın giymek delilik) verecekler diğer askeri kıyafetlerin dışında. ben yanımda 18 çorap, 18 iç çamaşırı, 18 de gitmeden önce satın aldığım haki renk fanila götürdüm. fanilaları akşam çıkarıp çöpe ata ata kullandım. öyle yapmanızı tavsiye ederim. fanilayı yıkamaya falan kalkmayın, deterjan olmadan tam temizlemeniz mümkün değil. öyle yapmaya çalışanlar iğrenç tuz lekeli fanilalarla geziyorlar.

    botları bir numara büyük alın falan diyorlardı ama aldıktan sonra denedim, çok büyük geldi. dönüp kendi numaramı aldım, güzel oturdu. jel tabanlık kesinlikle ama kesinlikle alın. gratis’ten spor jel tabanlığı aldım ben paraya kıyıp, on numara oldu. vatkaya gerek yok jel tabanlık iyiyse. ayrıca pudra da hayat kurtarıyor. her sabah çorap giymeden önce ayağıma, her akşam çıkardıktan sonra botlarıma döktüm, kokuyu mantarı engelledi. pudra canmış.

    en az 3 rulo tuvalet kâğıdı, yine en az 5 tane kâğıt mendil götürün. sabunluk içinde bir kalıp sabun ve şampuan da alın. traş takımı, traş sonrası balsam, diş fırça ve macunu zaten götürün. deodorant parfüm ve traş kolonyası/losyonunu çanta aranırken alıyorlar maalesef ama alay kantininde vardı onlar.
    yatarken giymek için şort tişört götürün. o kadar sıcaktı ki ben genelde sadece iç çamaşırımla yattım ama olsun, tedbirli olun.

    belki de yanınıza almanız gereken en önemli şey: bol miktarda kitap. okumaya çok zamanınız olacak. ben tüm zamanlarımda kitap okuyarak allame-i cihan olmaya bir adım daha yaklaştım. kendi getirdiğim kitaplar bitti, arkadaşlardan falan da aldım. tavsiyem can yayınlarının cep kitaplarından alın bol bol, cebinize atın, her ortamda, her an okursunuz.

    temassız kredi kartı da hayat kurtaran bir şey. otomatlardan ve kantinde alışveriş yaparken büyük zaman kazandırıyor size. kesinlikle edinin gitmeden yoksa.

    kulak tıkacı da atış zamanı hayatınızı kolaylaştıracak. atış yapmak normal şartlar altında zorunlu ve şayet silahlara, atışa alışkın değilseniz kulağınız rahatsız olabilir. paraya kıyıp eczaneden gidin en kaliteli kulak tıkacını alın, rahat rahat atışınızı yapın.

    pudralı bulaşık eldiveni bol bol alın zira temizlik illa ki yapacaksınız.

    şimdi gelelim teslim olma anına.

    daha önceki celplerde teslim olma anına rasgele bölük ve koğuş atanıyormuş, artık öyle değil. 1 temmuz celbi itibariyle arka arkaya girenlere arka arkaya numara veriyorlar ve aynı bölük hatta koğuşta olma şansınız epey yüksek oluyor. aynı yere düşmek istediğiniz arkadaşınızla beraber giriyorsanız içeri (ki biz öyleydik) arkadaşınıza yapışın ve giriş işlemleri boyunca kaybetmeyin birbirinizi. özellikle şimdi kimliğinizi göstereceksiniz dedikleri bir masa ve önünde sıra var, o sıraya arka arkaya geçin.

    biz içeri öğleden sonra 3 gibi girmeye çalıştık ama dışarıda devasa bir sıra vardı. 1 saat kadar dışarıda sıra bekledik. içeride de farklı işlemlerin yapıldığı amfiler var, onlardan geçiyorsunuz. ilk yerde mesela çantalarınıza x-ray ile bakıyorlar, akıllı telefon varsa tespit ediliyor, bir sonraki yerde çantalar ve üstünüz didik didik aranıyor, başka bir yerde isteğe bağlı hayat sigortası yapılıyor (ben yaptırdım, 30 tl’ye 1 yıllık, gayet mantıklı), sonraki amfide sağlık sorunu olup olmadığını soruyorlar, sonraki amfilerde kıyafetler veriliyor vs vs. bu esnada amfiler o kadar kalabalıktı ki bazı insanlar üst veya çanta aramasından aradan sıyrıldılar. üst aramasından sonra tuşlu telefonunuz varsa sizi askercel’cilere yönlendiriyorlar. askerde sivil hat yasak, telefon kullanacaksanız askercel almanız zorunlu ama işte doğrudan geçerseniz de kimse hop hemşerim dur falan demiyor :) dediğim gibi en önemli amfi, yani 19 günü belirleyecek olan amfi bölüklerin belli olduğu kimlik verip dosya alma amfisi. ayık olun.

    yanınıza büyüük bir poşet almanız da mantıklı olur çünkü kutu içinde botlar, pantolon, gömlek falan bir de yanınızda bavulunuz varken taşımak zor oluyor. poşete koyun kıyafetlerinizi, daha rahat taşırsınız. koğuşlar yürüme mesafesi değil amfilere, tıka basa doldurulmuş otobüslerle gidiyorsunuz koğuşlara.

    koğuşlar üniversite yurdu gibi. 11-20 arası bölüklere düşerseniz 2019 mart-nisan gibi inşası bitmiş koğuşlara yerleşeceksiniz. 1-10 arası bölüklerinki de çok eski değil. odalar genelde 10 kişilik. çok şanssızsanız biraz daha kalabalık ender saydaki koğuşa, çok şanslıysanız 8 kişilik deluxe odalara düşebilirsiniz. çoğu odada klima var ama klimaların çoğu çalışmıyor ya da çalışıyor ama içeriyi katiyen soğutmuyor. belki düzeltmişlerdir şimdiye. biz karşı odayla kapıları pencereleri karşılıklı açıp cereyan yaptırdık paso geceleri, genelde sorun çıkmadı. sıcak su sorunu da yok, kendi bölüğünüzün banyosu kapalıysa bile taburda başka bir bölüğün banyosuna girebilirsiniz. ilk hafta çok sıcaktı ve günde 3 kez duşa girdiğim oldu. 19 gün boyunca her gün günde en az bir kez olmak üzere duş aldım.
    koğuşa yerleştikten sonra bölüğe kayıt işlemleri var ve o işlemler en az 2 gün sürüyor. o esnada eğitim falan yok. o dönem sürekli içtima yaptırıp sizleri önünüzdeki haftalardaki içtima maratonuna hazırlıyorlar. içtima denilen şey tüm bölüğün oda oda toplanıp sayılması. bizi hep uzmanlar topluyordu, artık o esnada hangi uzman bölükteyse veya nöbetçiyse. bazı uzmanlar oda oda saydı, bazıları da odada askerlik numarası gereği ilk yatakta yatan koğuş kıdemlisine odasındakilerin tam olup olmadığını sorarak devam etti içtimaya. yine o ilk günlerde farklı görevlerde çalışmak üzere gönüllüler seçiliyor. etütçülük, revircilik, yemekhanecilik gibi işlere gönüllü olun bence zira tüm eğitimlerden muaf olursunuz. ama bir yandan da eğitimler çok çok ağır değil ve komutanlar genelde baya iyi niyetli, o yüzden herkes 15 dakika eğitim yapıp 1 saat dinlenirken siz gönüllü oldunuz diye tüm gün çalışa da bilirsiniz. biraz şans meselesi.

    yemekler gayet güzel ve doyurucu. zaten yemeği beğenmezseniz hem her taburda hem de alayın büyük kantininde tost, döner gibi şeyler yiyebilirsiniz. alay kantin binasının bir köşesinde petek pastanesi var. oranın gözleme ve sandviçleri de güzel ama tatlılar cidden efsane. fiyatlar da makul. kimsenin aç kaldığını görmedim duymadım, tam tersi çoğu insan kilo alıp döndü.

    yemekhanede, içtimada, kantinden alış veriş yapacakken falan sürekli ayakta bekleyeceksiniz. 4 bin küsür asker var tabi kolay değil. beklemeye alışın. kitap getirin demiştim; bu bekleme anlarında en iyi dostunuz kitaplar olacak.

    alayda her yerde içecek ve abur cubur otomatı var. temassız kredi kartıyla sürekli bir şeyler alabilirsiniz. fakat bu otomatlarda su yok. suyu sadece kantinlerde devasa sıralar bekleyerek alabiliyorsunuz. ben aldığım şişeyi atmayıp sonra tabur gazinolarındaki arıtılmış su sebillerinden doldurup içtim hep.

    ilk hafta sağa dön, sola dön, selam nasıl verilir, rütbe nedir gibi eğitimler var. ikinci hafta silah ve atış haftası. g3’ün her şeyini öğreneceksiniz, söküp takabileceksiniz, üzerinize bir g3 zimmetlenecek ve nihayet atış yapacaksınız. komutanlar biraz korkutuyorlar düzgün tutun şöyle yapın böyle yapın yoksa omzunuz sakatlanır, gözünüze çarpar falan diye ki sanırım haklılar zira oyuncak değil bu. bizim bölük atışı kazasız belasız tamamladı ama tüfeği omuza tam yerleştirmezseniz sakatlık çıkabilir. veya kulak tıkacı kullanmazsanız (geçici süre işitme kaybı muhtemel). son hafta da yemin törenine hazırlık. yemin törenine herkes çıkmıyor. ailesi gelenler artı ailesi gelen asker sayısı yetersizse gönüllüler artı yine yeteri sayı olmazsa komutanlar seçiyor. ben görevli olduğumdan seçilmedim, zaten sıcağın altında yürümeye, prova yapmaya değeceğini düşünmüyorum. törene katılmayanlar prova falan yapmıyor, o hafta ilk haftaki eğitimlerin tekrarı falan yaptırılıyor. ama güzel bir askerlik anım olsun diyorsanız katılın. ha yemin törenine katılmayanlar da yemin ediyor ancak ve sabah erken saatte ve boş tribünlere.

    resim çekimi günü var. çekim aslında bölüğün er dosyası için ama isterseniz bahriyeli şapkası ve gömleği de giydirilip öyle bir anı resmi de çekilebiliyorsunuz. tam anneanne babaanneye gönderilecek, torunum bahriyeli yaptı askerliğini dedirtecek resimler elde ediyorsunuz.

    koğuş nöbeti, mıntıka temizliği, tuvalet temizliği gibi şeyler yapacaksınız illa, kaçarı yok. güzel bir dayanışma ruhu oluşuyor, ben hiç şikâyet etmedim. taktım eldivenlerimi, giriştim işe :) normalde cumartesi pazar içtima var sadece, yani eğitim veya başka görev yok ama bizim odaya ilk pazar yemekhane görevi geldi. tamamen şans meselesi. tüm gün yemekhanede çeşitli işler yaptık. onun dışında daimi yemekhane görevlileri, banyo, koğuş, gazino sorumluları var. aklınıza gelebilecek her işi bedelliler yani bizler yaptık, gerçi bunun en büyük sebebi askerliğin 6 aya düşmesiyle neredeyse tüm uzun dönemlerin terhis olmasıydı. koskoca alayda neredeyse hiç uzun dönem yoktu.

    aşı günü var. zorunlu değil ama aşı candır düsturuyla gittik olduk aşımızı. olun, bir zararı yok. benzer bir şekilde kızılay kan almaya geliyor. kan verin, can verin.

    haftaiçi öğlen ve haftasonları tam gün olmak üzere ziyaretçiniz gelebiliyor. varsa civarda eş dost akrabanız kapsın hatay dönerlerini gelsin. normalde aşırı yavaş geçen zaman ziyaretçi eşliğinde o kadar hızlı geçiyor ki şaşırıyorsunuz. tecrübeyle sabit.

    komutanlar yukarıda da belirttiğim üzere genelde çok iyi niyetli. yeter ki siz de onlara karşı saygılı olun. ilk günlerde sürekli ailesine haber vermeyen var mı, duş alamayan var mı gibi sorular soruyorlar içtimada. son güne kadar da bir müracaatı, temennisi olan olup olmadığını sordular.

    içeri bir şekilde akıllı telefon sokanlar vardı. koğuşlarından hiç çıkarmadılar telefonları ve sorun olmadı. sivil hat kullananlar da 6'dan sonra rahatça konuşabiliyordu zira askercel 6'dan sonra konuşmalara açılan bir yapıya sahip.

    yavaş geçse de zaman geçiyor bir şekilde. askerliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu anlıyorsunuz ve bilhassa komutanlara saygı duyuyorsunuz. size verebileceğim en büyük tavsiye komutanlarınıza ve çevrenizdeki diğer askerlere karşı saygılı olun, ters davranmayın. askerlik 18 gün de olsa stresli bir iş. ara ara bunaldığınız zamanlar olabilir ama çok sürmeyeceğini bilin, anlayışlı ve hoşgörülü olun.

    umarım yararlı bir entry olmuştur.

    herhangi bir sorunuz olursa sorabilirsiniz.

    yine aklıma bir şey gelirse editlerim.
  • ben çektim siz çekmeyin diyeceğim, geleceğin suserleri adına faydalı olabileceğini düşündüğüm bir acemilik süresi geçirdim bu alayda. sivil hayatta kısacık gibi gözüken nur topu gibi 18 tane dolu dolu gün neler yapmadım ki? kısaca özetleyecek olursak:

    - torunlarım: buraya gelmeden önce evde bol bol ayakta dikilme antrenmanları yapın. ikişer üçer saatlik periyotlarla ayakta dikilin ve kendinize onbeşer dakikalık istirahatler verin. ama bu verdiğiniz istirahatler bulunduğunuz yere çömelme şeklinde olsun. gidip koltukta ya da yatakta uzanmayın çünkü öyle bir şey yok. sabahın 5.30'unda kalkmanızdan yatış saatiniz olan 21.30'a kadar sürekli sokakta olacağınızı unutmayın. bulabileceğiniz en rahat yerin leventler ya da mehmetçik parkında bulunan taş banklar olduğunu hatırlatmak isterim. çöp kutularında bulabileceğiniz kartonları da kendi götünüze uygun hale getirerek asfalta,mıcıra ve kaldırıma da oturabilirsiniz. hatta acemiliğin sonlarına doğru kartona da ihtiyacınız kalmaz, alışmış olursunuz.

    genel olarak bir gününüzü özetleyecek olursam:

    -kalk saati 5.30'tur. o saatte kalkıp tuvalete gittiğinizde görüğünüz görüntü yıllarca aklınızdan çıkmayabilir. bir aynanın karşısında traş olmaya çalışan 5 kişi, pisivuar ve kabin sıraları. keskin osuruk ve bok kokusu ve yer yer görüntüsü. böyle bir görüntü yaşamak istemiyorsanız zaten kısa olan uykunuzdan feragat ederek bir 15 dakika erken kalkmanızı ya da o gece koğuş nöbetiniz varsa nöbetinizden sonra yapmanızı tavsiye ederim. iki günde bir gelen koğuş nöbetleri sayesinde iki günde bir traş olup, iki günde bir sıçıyordum. en azından sıra beklemiyordum.

    -traşınızı oldunuz, işediniz, üstünüzü başınızı değiştirip, yatağınızı jilet gibi yaptınız ve aşağıya indiniz. sizi ellerinde sigaralarla sigara tiryakileri karşılayacaktır şaşırmayın.* eğer benim gibi aralık celbinde gittiyseniz sabahın 5.30'unda iskenderunda sizi muhteşem bir rüzgar ve tir tir titreten bir soğuk karşılayacaktır. ama üzülmeyin iki saat sonra güneş doğunca hava nispeten ısınıyor. o yüzden sabahın soğuğuna aldanıp içlik giymenizi tavsiye etmem, yoksa öğlen saatinde spor yaparken çok küfür edersiniz. neyse efendim indiniz aşağıya ve sıraya geçtiniz, kahvaltıya gideceksiniz ama öyle acele yok. önce dirsek temas arası hizaya geleceksiniz, dörtlü sıraya gireceksiniz, rahat-hazır ol komutları ardından sayarak çömelceksiniz. %99 eksik sayılacak ve o insanların koğuşlarından sallana sallana inmelerini bekleyeceksiniz. bu süre zarfında iki üç kere daha dirsek temas arası hizaya gelip sayarak çömelebilirsiniz. opsiyoneldir.

    -neyse, kişi sayısı tamamlandıktan sonra kamaraya yani yemekhaneye gideceksiniz ama öyle acele yok. her ne kadar 5.30'da kalkmış olsanızda saatler artık tam olarak 6.30'dur ve siz bir saattir ayaktasınızdır. şimdi o günkü bölük yemek sırasına göre bölük olarak yemekhane sırasında bekleyecek ve daha sonra 260 kişi olan bölük mevcuduna göre de tek tek içeri alınacaksınız. bekleme süresi 30 ila 60 dakika, kahvaltı yapma süresi 3 ila 5 dakika. sizi bekleyen en kral kahvaltının da 5 tane siyah zeytin ve yemek kaşığı kadar beyaz peynir olduğunu belirtmek isterim. hatta bu kahvaltıyı görürseniz sevinin. bal,reçel ve tuzlu kraker kombosunu görürseniz vah halinize çünkü. kısacası kahvaltı günün en fos yemeği alayda. %99 aç olarak kalkarsınız masadan.

    -kahvaltı bitti sıra mıntıkada. bölük önüne geldiniz ve yine dirsek temas aralığı hizaya geldiniz, dörtlü yaptınız, sayarak çömeldiniz. gelmeyenleri beklediniz ve bu sırada erbaşlardan azar işittiniz, sigaranızı söndürmediyseniz bütün bölük halinde çök-kalk, sağa, sola dön, selam dur gibi erbaş oyunları oynadınız. onlar sizle eğlendi siz de sinirlendiniz. sinirlenin ama bir boka yaramıyor benden söylemesi. mesai saatleri dışında başınızdaki talim öğretmeni erbaşlar sizinle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayabiliyor. karşı çıkacaksanız bölük halinde daha ilk günden sesinizi yükseltin, yoksa sonlara doğru iyice bokunu çıkartabiliyorlar. eğitim adı altında size gerçekten işkence ediyorlarsa ki zaten böyle bir şey yaparlarsa hissedersiniz, bölük halinde davranın. yarım saat patırtı kopar ama sonra sakinleşir ortalık. bir iki gün rahat edersiniz. neyse kahvaltıdan sonra mıntıka temizliği yaptırırlar. bölüğü takımlara bölerler ve her takıma bir mıntıka bırakırlar. 50 kişilik takım arkadaşlarınızın o mıntıka saatinde nasıl arazi olduklarını tespit edebilir, içinizde veya dışınızdan küfür edebilirsiniz, opsiyoneldir. herkes yerden iki tane çöp toplarsa beş dakikada bütün mıntıka işinizi halledebilirsiniz.

    -mıntıkadan sonra yine dirsek temas arası hizaya gelip, dörtlü yapıp sayarak çömelirsiniz. size eğitim verecek olan takım komutanlarınızın yani uzman çavuş ve/veya astsubayların gelmesini beklersiniz sıra halinde. bu esanada oturmak, sigara içmek ve konuşmak yasaktır. talim çavuşlarından bol bol azar işittiğiniz bir bölümdür.

    -takım komutanları gelir ve o günün eğitimlerini size yaptırır. ordu jimnastiği tüfeksiz hareketler idman serisi ya da sağa, dön sola dön tarzı komutlar ya da kendini tanıtma, selam verme gibi askerliğin temelleri öğretilir. 11 gibi işiniz biter ve öğlen yemeğine gönderilirsiniz. işlemler kahvaltı ile aynıdır ve yine yaklaşık 1.5 saatlik sayılma ve bekleme süreleri ardından 5 dakikada yemeğinizi yer bölük önüne gelirsiniz. yine takım komutanları başınızdadır ve eğitim verir, arada yine yirmi dakika falan istirahat edersiniz. elinize tüfek verirlerse tüfekli hareketler öğrenirsiniz. yemin töreniniz yakınsa bol bol uygun adım yürürsünüz. yani bir şekilde size yapacak iş verirler, asla boş boş durmazsınız.

    -akşam yemeği 5.30'dadır. yemek işlemleri yine iki saat kadar sürer ve yemek yemek yine beş dakikadır. yemekten sonra eğer günlerden pazartesi-salı-çarşambaysa gece dersleri adı altında anfilere çıkıp ders alırsınız. bu dersler de genelde yarım saat anfiye doğru uygun adım yürüyüşten sonra gelen nöbetçi astsubayın "aranızda xxxx'i bilmeyen var mı arkadaşlar. güzel dağılabilirsiniz." cümlelerinden oluşur. yine yarım saat uygun adım bölük önüne yürürsünüz. yat içtiması alınır, yarına kamaraya ve aşhaneye gidecek şanslı talihliler seçilir ve yatmanız için size yarım saat süre tanınır. tebriker bir gününüzü daha bitirdiniz ve yeni şafak = dünün şafağı - 1 oldu.

    şimdi gelelim genel konulara:

    kamara: alayda görüp görebileceğiniz en taşşaklı iş. sabahtan akşama kadar yemekhanede çöp toplayıp, bulaşık yıkayıp, kazan taşıyıp, yemek dağıtabileceğiniz bir yer. kamaraya gittikten sonra bir daha yemek yiyip yiyemiyeceğiniz midenizle doğru orantılıdır. ben ilk gün kamaradaydım mesela, sonraki günlerde de afiyetle yedim yemekleri, çünkü başka şansım yoktu. kamaraya giderseniz yemekleri önce siz yersiniz ve dolayısıyla sıcak yersiniz. ayrıca gün sonunda banyo yapma şansınız da var. ayrıca bütün gün sıcacık yerdesiniz ve yemekler arası 1-2 saat istirahat hakkınız var. eksiler ve artıları hemen hemen eşit gibi. çok da korkmayın derim ama azcık yorulursunuz.

    tiyatro-konser: kısa dönem erseniz uzak durmanız gereken aktiviteler. konser denilen şey, pavyondan gelmiş konsamatrisler icra ediyor. altlarında bir adet mini etek var ve sadece asker şarkıları söylüyorlar. geleneksel bir düğün hayal edin ve uzak durun. tiyatronun ise kapısından dahi geçmeyin. zira tiyatro dedikleri şey sadece am-göt-sik-yarrak kelimelerinden oluşan cümlelerin söylenip uzun dönem er ve erbaşların kahkahalarla güldükleri bir şey. tarifi yok imkansız, gitmeyin derim. konser-tiyatroya giderek işten kaçtığınızı düşüneceksiniz ama genelde siz tiyatro-konserdeyken arkadaşlarınıza koğuş istirahati verirler zaten. dolayısıyla iki saat yatakta uzanmak her şeyden daha değerlidir.

    sıraya girmek: alayda hemen hemen her şey için sıraya girmek zorundasınız. size verilen 15 dakikalık istirahatlerde ya su ya kantin ya telefon ya da askeri malzeme sırasına girebilirsiniz. o yüzden seçiminizi iyi yapmalı ve istirahat lafını duyduğunuz anda depar atmalısınız ki sıra kapabilesiniz. bazı zamanlar sıra size ulaşamadan istirahat biter ya da kantinci kantini keyfine göre kapar. göt gibi kalırsınız.

    sigara içmek: insanlar gerçekten çok garip yaratıklar. adamlar sigara içmek için beş dakika izin veriyor daha sonra on dakika geçmeden komutanım sigara içebilir miyiz diye soran biri hatta çoğu zaman sormadan yakan birileri bulunuyor. bölüğün başındaki çavuş/astsbay delleniyor, bütün bölüğe çök-kalk yaptırıyor. arkadaş sıradayken şu sigaraya içmeyin amına koyim. bak hala çok sinirliyim. şu adamlar yüzünden az küfür etmedim. bir yerden bir yere giderken gecenin karanlığında bir eli sikinde bir eli sigara keyif halinde yürüyen pezevenklere söylüyorum ki sizin amınıza koyim. görünmediğini zanneden bu akıllılar yüzünden bütün bölük sayısız kere cezaya kurban gitti de yine de akıllanmadılar. tavsiyem sigara içmeyin, içiyorsanız da size izin verilen zamanlarda için tertipler. bütün bölüğün ahını almayın.

    yemekler: yemeklerin bir standardı yok çünkü yemekleri her gün başka birileri yapıyor. sırayla seçilen askerleri yaptıkları yemekler de bazen iyi bazen kötü oluyor. ama şunu söyleyebilirim ki etler rezalet. yani köfteden soğuturlar adamı o derece. ama sıkça çıkan tavuk, tatlı, portakal, mandalina tarzı şeyler yemeklere artı puanlar katıyor. günün en güzel yemekleri öğlen en kötü yemekleri de kahvaltıdır. hani yemek yemeyecekseniz buna göre bir seçim yapabilirsiniz.

    banyo: çok fazla bir şey beklemeyin. soğukta sıra halinde beklediğiniz 1.5 saatin ardından kıyafetlerinizi çıkartıp yıkanmanız için toplamda size 5 dakika veriyorlar. ben ne zaman su vanasını açsam hamam çavuşundan "hadi artık çıkın" lafını duydum. banyoda sürekli bir panik, sürekli bir "boşalt, boşalt, çıkın artık" bağırışları var. konsantrasyon sıfır yani, bir hareketlilik beklemeyin derim *

    alay hakkında yazacaklarım bu kadar. umarım gelecek nesillere yetecek kadar bilgi paylaşabilmişimdir. son olarak şunları söyleyebilirim ki 2. bölük kral bölük. diğer bölükler spor yaparken biz sağa sola dönüyorduk mesela. özellikle başımızdaki uzman çavuşlar ve astsubaylar oldukça iyi niyetli insanlardı. talim öğretmenlerinden de iki tanesi hariç diğerleri bilgisiz-genç ama art niyetli olmayan insanlardı. bir de son olarak eklemek isterim ki uzun dönemlere karşı önyargılı olmayın. bilgili ve kültürlü uzun dönem olabileceği gibi bildiğin öküz kısa dönemler de mevcuttur. 259 kişilik kısa dönemden oluşan bölüğümüzde en az 100 tane sağa sola dönmesini bilmeyen, sıçmasını bilmeyen, kendisinden başkasını düşünmeyen öküzler mevcuttu. bir de torpil yok derler ama sakın inanmayın. gider gitmez etütçü-yazıcı olmak için götünüzü yırtın. tetanoz aşısı olurken kolunuzu kasmayın ve oradaki her işin ama her işin yine sizin gibi bir başka er tarafından yapıldığını unutmayın. hayırlı tezkereler.
  • iskenderunda tastan bir gemi
    bi daha gelirsem sksinler beni

    seklinde bir yuruyus karari oldugunu duyduum askeri bolge
  • gidecek olan arkadaşlara en azından coğrafi olarak ne denli antik bir noktaya ayak basacaklarını belirtmek lazım. iskenderun deniz er eğitim alayı bereketli hilal denilen bölgede yer almaktadır ki bilinen tarihte bu bölge batı ve ortadoğu uygarlıklarının doğduğu bölgedir. yine coğrafi olarak levant bölgesi diye tanımlanan sınırlar içinde bulunmaktadır ve milattan önce 1500 yılına gelmeden alfabe ve yazı keşfedilmiş ve bu bölgeden batıya, kartaca'ya, doğuya ve hindistan'a yayılmıştır. tarım bitkilerinin dünya üzerinde ilk kez yeşerdiği ve yine pusuladaki bütün yönlere bu bölgeden yayıldığı bilinmektedir. yani gideceğiniz yer modern insanlık tarihinin "aaa bura güzelmiş lan, burada takılalım" dediği ilk noktalardan.

    komutanlık üssü çok geniş bir alana yayılmıştır. bizim bölükten akdeniz görülebiliyordu. yani kıyının o deli rüzgarlarını böğrünüze böğrünüze yiyeceksinizdir. ben gittiğimda aylardan aralık'tı. elbet yazın daha farklı olur. onun dışında gerçekten başınıza gelecek olanlar sizden sorumlu olan çavuşa göre siyahla beyaz kadar farklılık gösterecektir. mesela bütün acemilik boyunca bizim anamız ağlarken yandaki bölüğün keyif yaptığını gözlerimle gördüğüm için burada şöyle olacak böyle olacak diyenlere kulak asmayın. zar atacaksınız, şansınıza ne gelirse.

    kolay gelsin.
hesabın var mı? giriş yap