• s6e12'de gabrielle solis sov vardi yine;

    --- spoiler ---

    juanita'yi okula yazdirmak icin müdürle konusurlar, müdür efendi de cesitlilik bakimindan meksika kökenli birinin cok iyi olacagini söyler. o ana kadar meksika kökenli oldugundan bihaber olan juanita'yla arabada yasanan diyalog;

    gaby: anlamiyorum, nasil olur da bir meksikali oldugunu bilmezsin? hep meksika yemegi yiyoruz.
    juanita: cin yemegi de yiyoruz. bu cinli oldugumuz anlamina mi geliyor?
    carlos: hayir, yalnizca annenin yemek yapmaktan nefret ettigi anlamina gelir.

    gaby ters ters bakar kocasina ve juanita'ya dönerek;

    gaby: görünüse göre sana her seyi acik olarak söylemek gerekiyor. bir kiz oldugunu biliyorsun degil mi?
    carlos: gaby?

    gaby: ne oldu? ailendeki kadinlarin yarisinin biyigi var. kafasini karistirabilir.

    --- spoiler ---
  • çoğu uzun soluklu dizinin aksine kaçıncı sezonunda da olsa taş gibi devam edebilen, sıkmayan dizi.
  • yabancı dizilerin konseptini (ya da olduğu gibi senaryosunu) alıp yerli dizilere uygulamaya alışmış türk yapımcıların, hikayesini ve karakterlerini türk gelenek ve göreneklerine uyarlamaya çalışırken ne hale geleceğini merakla beklediğim dizi.
  • ilk onbes bölümün bilancosu:
    alti aldatilma vakasi
    iki ölü
    bir yarali
    bir faili mechul
    iki gay
  • abc'yi düstügü rating sıkıntısından kurtaran, amerika'nın en çok izlenen dizilerinden. ana karakterler, haliyle hepsi ayrı bir stereotipe göre yaratılmış olan dört kadın.

    teri hatcher'ın canlandırdığı susan mayer, boşanmış bir illustratör. diziye romantik komedi havası katan karakterimiz kendisi. bazen biraz fazla "ümitsiz" görünse de iyi kalpli bir kadıncağız. ergen kızıyla beraber yaşıyor. bu kızımız da çok bilmiş, küçücük aklıyla annesine her konuda akıl veren, işte o aslında kendisi anne olan kızlardan.

    felicity huffman'ın canlandırdığı lynette scavo, basamakları emin adımlarla tırmanan bir iş kadınıyken evlenip 4 çocuk doğuran bir anne. iş yaşamı - ev yaşamı çatışmasını yansıtan karakterimiz kendisi. rolünde gayet başarılı olan huffman, televizyon ödüllerinde boy gösterebilir.

    melrose place'in şeytani kimberly'si marcia cross (off, orda da ne güzeldi) , bree van de kamp'i canlandırıyor. kendini ev işlerine, yemeğe, ailenin önemine vermiş, had safhada saplantılı bir kadın. mükemmeliyetçi. hasta. en sinir bozucu şeyde bile yüzünde sürekli bir gülümseme var ama cinnet geçirip olmadık şeyler yapabilme ihtimali her daim mevcut. durumu gerçekten ciddi, acil tedavisi lazım. ama bir o kadar da lokum gibi bir karakter işte.

    latin güzeli eva longoria'nın canlandırdığı gabrielle eski bir model. zengin bir adamla evlenip mücevherlerle dolu bir dünyaya adım atıyor heyecanla ama aslında vaktiyle istediği şeylerin "yanlış şeyler" olduğunu daha sonra anlıyor. para mutluluk getirmez kadınımız bu da... ama henüz kendisi de emin değil ne olduğundan.

    işte aynı banliyöde yaşayan bu dört ümitsiz, zavallı "ev kadını", ne kadar mutlu olduklarına dair sahte imajlar yaratmakla, ilişkileriyle boğuşmakla ve toplanıp muhabbet etmekle geçiriyor günlerini. bir de beşinci üye var aslında: mary alice. ilk bölüm onunla başlıyor ve hikaye daha sonra da onun gözünden anlatılıyor, american beauty'imsi bir havayla.
  • 8 sezona yakışır bir şekilde veda eden dizi. good bye wisteria lane, twitter'da worldwide tt oldu.

    --- spoiler ---

    şimdi yalan söylemeyelim hakkaten güzel finaldi. güzel bitirdiler. en çok da karen'ın suçu üstlenmesine sevindim. çünkü final bölümü düştü, ilk sahne başladı, içimden dedim ki bir mucize olsa da karen üstlense suçu, nasılsa ölecek, ona ceza da vermezler. hakkaten öyle oldu.

    bütün sahneler güzeldi. çok güzel hazırlanmıştı. ama en çok marc cherry'nin taşımacılardan biri olarak girdiği sahneye bayıldım. çok yaratıcıydı bence.

    gönül isterdi ki mike da ölmesin, susan da mutlu sona ulaşsın ama olmadı. ama son sahnedeki her adım başındaki hayaletler çok iyi düşünülmüştü. keşke mahkemelik olmasalardı da edie de olsaydı orda ama kısmet.

    son sahnede, susan'ın evine yeni taşınan kadının sırlarıyla birlikte gelmesi ve kutuyu saklaması çok hoş bir ayrıntı olmuş bence. hayat kaldığı yerden devam ediyor. oraya gelen herkes sırlarıyla geliyor. belki marc cherry başka oyuncularla devam eder diziye, onun yolunu yapmış olabilir. ama nolur yapmasın, su 8 sezon bu oyuncuların üstüne yazık olur.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler s8e17 ---

    "i love you once
    i love you twice
    i love you more than beans and rice"

    şu salak şiirimsi de hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın deseler neremle gülerdim bilmiyorum.
    ağzına sıçıyım mike delfino.
    aq senin marc cherry.
    daha da ne denir bilmiyorum.

    --- spoiler s8e17 ---
  • amerikan ev kadınları ile türk ev kadınları arasındaki bir farkı daha öğrendiğim dizidir. şimdi dizinin ikinci sezonu ondokuzuncu bölümünde bree hazırladığı keki bütün olarak oğlu ve arkadaşı justin'in oturduğu masaya getiriyor. şimdi ben düşünüyorum benim annem hiç böyle yapmazdı. hazırladığı börekleri, kekleri önce mutfakta bir güzel keserdi (şekilleri de türden türe değişirdi. örneğin kekler biraz daha elmasa benzeyen eşkenar dörtgen şeklinde olurdu, börekler ise kare ya da dikdörtgene benzerdi). ve de daha sonra bir tabakta servise sunardı. yani öyle koca börek tepsisini alıp salona getirmezdi. burada amerikalı ev kadınları, çocuklarına "bakın bundan koskoca bir tepsi yaptım, yiyebildiğiniz kadar yiyin" demeye getiriyorken; türk ev kadınları ise "bu börek, kek en az 2 gün daha yetecek, akşama dayınlar gelecek, yarın da komşuları güne çağırıyorum" mesajı veriyor olabilirler. ya da ben annemin yaptığı börekleri, kekleri yemeyi özledim, o yüzden saçmalıyorum.
  • --- s07e15 ---

    gabriel doğup büyüdüğü yere, meksika'nın bir kasabasına gider. girdiği restoranda herkes imza istemek için yarışmaya başlar, meğer oralarda sonradan çok ünlü olmuş. gurur duyacakları başka kimse çıkmadığı için olsa gerek. neyse okumuş olduğu ilkokulun müdürü de gabriel'i görünce gelir imza ister fotograf çektirir ve okula davet eder, davet ederkenki cümlesi yarıcıdır "öğrencimiz olan küçük kızlar sizi örnek alıyorlar. bilirsiniz, idol alabilecekleri başka kimse yok..."
    ayrıca gabriel'in ziyaret ettiği okuldaki kızlara tavsiyeleri sandalyeden düşürmüştür. şu an metni tam hatırlayamıyorum ama aşağı yukarı şunları söyledi "ben matematiğe ve fiziğe karşıyım. bence onları hayatınızdan çıkarmalısınız. matematik ve fizik kötüdür çünkü zor denklemleri çözerken kaşlarınızı o kadar çatarsınız ve o kadar canınız sıkılır ki t bölgeniz erkenden kırışır. matematiğe ve fiziğe dikkat edin kızlar, tavsiyem bu."

    --- s07e15 ---

    ilahi kadın...
  • sen mi ben mi diyesim war bu bagyanlara..nereniz desperate sizin efendim? misal, ulkemizde bir housewife napar? yemek yapar,utu yapar,camasir yikar,aydin izler,seda sayan izler,gelinim olur musun izler,komsuya gider,dedikodu yapar,bulasik yikar,vs..hele bi de desperatesa..

    bunlardaki keyif pasada yok walla.. biri* citir bahceciyi goturur,para desen zaten bok..oburu* her seyden muaf,nasil olsa sakar bi halt beceremiyo,anca kizindan akil almak hayattaki tek gorevi..oburu* kendi tarzini yaratmis.."kocacim git,kocacim gel"..."ortmen bey,andrew esrar bulunduruyo,bi el atsaniz diyorum"..sacma sapan islerle mutlu oluyo...

    gel gor ki zavalli lynette hakikaten tam bir desperate housewife benim gozumde.. kocasi ortaliktan kayboluyo,cocuklar desen manyak..ustunu bile degistircek hali yook..surekli is,is,is..yok efendim,bir takim cocuklari icin kariyerinden vazgecmeler..hakkaten bu kadar olunmaz..digerlerinin keyfi dusunulunce,dizinin adinin "desperate housewife and friends"* gibi bir sekle burunmesi daha uygun olurmus gibi geliyo bana..hakettigini alsin walla zavalli lynette..

    ha tabi bunlar bi yana..bu gune kadar izledigim en basarili,akici,kendine baglayan dizilerden birisi bu tabiki de..bir kez daha cnbc eye tesekkur edesim war...ettim bile..
hesabın var mı? giriş yap