• butun dinler, ya bir dine inanalim ya da yeni bir din yapalim ic gusuyle ortaya cikmislardir.
  • dine karşı standartları koyan fikir hüzmesi, yoğurt süzmesi.

    (bkz: deutsches institut für normung)
  • "din dine dum duma" diye yorumlanabilecek hadise...
  • dr. ali seriati’nin, pek çoğu gibi konuşma metni olan bir eseridir. tarihsel süreç içinde dinin karşısındaki direncin ne olduğunu ve ne amaçla direnç gösterildiğini hatta savaşıldığını çok çarpıcı bir şekilde dile getirmiştir. kitabın dayandığı gerçekler, haliyle ortaya koyduğu doğrular oldukça farklı kaynaklardan edinilmiş olup bir nevi tarih boyu din sosyolojisi eseri mahiyetindedir. adı ile çapraşık bir içerik beklenebilir ancak kitabın tamamı okunduğu zaman anlam yerini bulacaktır. kitap konuşma metni olmasından dolayı zaman zaman kendini özetlemiştir ve haliyle dikkat gerektirmiştir. çok geniş ve çarpıcı noktalara temas olmasına rağmen anlayabildiğim sudur ki;

    tarih boyunca küfr ve din arasındaki savasın zannedildiği gibi din ile dinsizliğin karşılaşması olmadığına işaret edilir. tarihte dinsizliğin yani tanrıtanımazlığın hakim oldugu bir toplum yada güruh nakledilmemiştir. o zaman kimdir savaşanlar ve savaşılan sebepler nelerdir. bundan önce şirk kavramının ne oldugunu anlamak gerekirki dine karsı olan din şirk dinidir. ağırlıklı olarak ibrahimi dinler açısından yapılan değerlendirmeler oldukça dikkat çekici ve geçtiğimiz haftalarda da konu olan şirk kavramı da bu eserde yerine oturtulmuştur. <b>şirk tanrısızlık demek degildir</b> isa musa ibrahim ve resul-i erkemin karsısında olanlar tanrısız değillerdi. ancak, vahyedilen dine karşı bir din tanımlayan ve bu dini kendine göre yaşamaktan öte kendini yaşatmak için kullanan bir anlayışa sahiplerdi. yani şirk de bir dindir müşrik de kendi inançları çerçevesinde dindar bile sayılabilir. tevrat’tan, museviliğin diğer kaynaklarından, kur’an-ı kerim’den (taha/85-95) ve hadislerden anlaşılırki musa’nın her zaman karşısında olan ve ümmeti içerisinde her zaman bozgunculuk yaratan samiri tanrısız ve dinsiz değildir. isa’nın son raddeye kadar çektiği sıkıntıların kaynağı olan topluluk ise ferisilerdir. ferisiler kendilerini seçkin sayan bir yahudi tarikatıdır. haliyle dinsiz değildir. aynı şekilde islam dini karşısında kılıç çekmişlerde dinsiz değildir. bilakis islamın kabe’nin saygınlığını yitirmesine sebep olacağını düşünen putpersetler vardı. içlerinde allah inancı olanlarda vardır tabii birkaç tanrıdan sonra. hem putlara inanan hemde allaha inanan bir anlayışta mevcut olmuştur.
    şirk dini asıl dinin karşısında oluşmuş bir güçtür ve afyon dinidir. din halk yığınlarının afyonudur sözüne katılınır ve sorulur hangi din? toplumun uyanışını, bilgilenmesini, itiraz etmesini istemeyen anlayışla ortaya atılmış bir dindir afyon olan. musa’nın getirdiği eşitlik ve refah hayatına itiraz eden samiri’nin yaptırdığı buzağı’nın dini tamamen kendi kurguladığı uyutulmuş topluluklar üzerinden geçinme dinidir. isa’nın barış ve bağışlama dinine karşı çıkanların sıkıntısı da aynıdır ve bu, süreç içinde değişerek devam eder. isa’nın barış dini ile ortaçağın kilise cinayetleri arasındaki bağ ne ise din ile şirk dini arasındaki bağda o dur. (bkz: uygarlik tarihi/#3885728) yine aynı şekilde mızrakların ucuna kur’an-ı kerim taktırarak ali’yle savasan amr b. el-as’ın da verdiği savaş aynıdır. ortaya çıkmış şirk dinlerinin en belirgin özelliği halkın din tarafından kendine sunulan her türlü haktan elçektirilme amacıdır. bunun için kadercilik ve insanin zafiyeti söylemleri vazgeçilmez malzemeler olmuştur. başına her gelene sadece kader diye yaklaşan*yığınlar şirk dini mensuplarınca varedilmiştir….

    durkheim’den, bacon’a, maksizm’e tevrat’a, incil’e, kur’an’a, eski yunan dinlerine, roma’ya, zerdüştlüğe, tarihi olaylara hatta batılı kaynaklara kadar referans verilen bu eseri dinli dinsiz herkese ısrarla tavsiye ediyorum…
  • islam'a bakis acisini degistirebilecek, hatta inananlara "neye" inandigini sorgulatacak, inanmayanlara da inanmadiklari seyi sempatik ve mantikli (o zamana kadar bildiklerinin aksine) gosterecek gucte bir kitap.

    daha once deginilmemis bir kac noktaya dikkat cekmek gerekirse:

    1. ali seriati, tarih boyunca tanri'nin varligini sorgulayan insanlarin peygamberler zamaninda/toplumunda degil de, peygamberler sonrasi carpitilan, korku ve teslimiyet temelli, statukocu "sirk dini" zamaninda ortaya ciktigini, fakat bunlarin da bir topluluk olusturacak, tarihe gececek bir guce ulasamadigini soyler. yani tevhid dininin savastigi kafirler, bu sirk dinini savunanlardir, ve de kafirler olarak gunumuzde anladigimiz gibi ateistlerden bahsedilmemektedir. ateistlerin sirk dinine karsi dinin varligini sorgulamasi ve toplumsal guc kazanamamasi da, hem sirk dininin olumsuz gucunu, hem de tevhid dininin olumlu gucunu gosterir.

    2. kafirun suresindeki "sizin dininiz size, benim dinim banadir. sizin inandiginiza ben inanmam, benim inandigima siz inanmazsiniz" tarzi ifadeler de, yukaridaki durumu dogrular niteliktedir.

    3. kitapta avrupali dusunce adamlarinin din karsiti goruslerinin dogru oldugundan tekrar tekrar bahsedilir. cunku bu dusunurler, tarih boyunca gecerli olan sirk dinini, korku bazli, statukocu dini gozlemlemisler; o toplumdaki guc sahiplerinin dini kullanarak toplumu somurmesini, uyusuklastirmasini gormuslerdir.

    bundan sonra yazacaklarim, dipnotlarda gecen, iyi ve kotu, hayir ve ser kavramlari uzerine, ve de insani sorumlulugun, ibadetin ne olduguna dair. onemli oldugu icin numaralandirmayip onceki maddelerden bagimsiz inceliyorum (ingilizce cevirisinden cevirdigim icin karmasiklik olabilir, ozur dilerim, anlasilmayan yerler olmussa mesaj atip belirtirseniz sevinirim):

    "entelektuel dunyada "insani ve sosyal sorumluluk" olarak adlandirilan sey, islam dininde "hayirli olani yonelip serden korunma" olarak tanimlanmis ve belirlenmistir."

    "hayirli ve faziletli olana yonelip kotu ve serden korunma, bireyin, icinde bulundugu toplumun kaderine ve inandigi goruslere bagli olarak sahip oldugu misyonla alakalidir. bir entelektuelin, dusunen bir insanin, geride birakilmis, hapis kilinmis bir topluluktaki gorevi budur."

    "islam dini, inananlarin sosyal sorumluluklarini anlatirken dinin dilini secmistir. inananlar butun tarih caglari boyunca, butun sosyal sistemlerde, sayisiz catisma ve tartismalarda bu sosyal sorumluluga sahiptir. iyi, (hayir) ve kotu, (ser) gibi cok genel iki sozcugun secilme sebebi de budur. insanlar, ictihad(mantik yoluyla bagimsiz yargida bulunmak) yoluyla iyi ve kotunun orneklerini bulacaklardir, her cagda, her sistemde, her toprakta bu konseptler degisecektir."

    "hayra yonelip serden korunmayi degerlendirirken, islamin orjinal oalrak genis anlamda bahsettigi sekli dusunmeliyiz; keza toplumdaki iyi ve kotu ornekleri her gun yeni bir renk ve sekle burunur, ve eger bizim onlari degerlendirdigimiz konsept fosillesirse ve de sadece belli bir zaman dilimine, belli bir sisteme ait birkac disaridan empoze edilmis ornege sadik kalirsak, hayir ve ser, iyi ve kotu var olamaz. en buyuk ser, hayra yonelip serden korunma konseptini sabit bir cerceveye oturtup onu bireysel duzeyde alakasiz konularla sekillendirmek olur. liderlerin ve dusunurlerin sorumlulugu, ictihad yoluyla, her cagin hayir ve serrini kesfetmek ve belirlemektir."

    mutlaka okunmasi gereken bir eser, hatta sadece su basliktaki alintilari okumak bile kisa vadede yeterli olabilir.
  • kitabın sonlarına doğru yaptığı sadece üç kelimeden oluşan islam tanımı anlattıklarına o kadar güzel uyuyor ki, o satırı tekrar tekrar okuma ihtiyacı hissettiriyor. karmaşıklığından değil, sadeliğinin güzelliğinden.
    islam: "hür kişilerin dini"

    hüseyin hatemi'den de allah razı olsun. çok güzel bir çeviri, çok yararlı notlar.
  • okundugunda aydinlanma yasatabilecek nadir eserlerden. muslumanların; kafir, musrik, putperest gibi kavramlardan -bunlarin terminolojideki anlamini bilmeden- kendilerini ne kadar basarıli bir bicimde soyutlayabildigini yüzümüze carpar.şirk ve tevhid dini kavramlarını size tanıtır ve konumunuzu sorgulatır. kazandıracağı bakış açısının ahiretinizi kurtarması söz konusu olabilir. benden söylemesi.
  • bir düşünce eseridir ve son sayfasına kadar iyi de bu adam ne anlatmak istemiş diye düşündürür. kitabın ana fikri son sayfadaki tek bir paragrafta ayan beyan yazılmıştır.

    eksik olan şey kitabın başındaki küçük bir nottur ''direkt 78. sayfaya gidiniz.'' ama sadece o paragrafı okuduğunuzda nereye vardığını öğrenirsiniz 78 sayfayı okuduğunuzda ise hangi yollardan geçipte o sonuca vardığını öğrenirsiniz ki bu da sizin din anlayışınızı ciddi anlamda genişletir. okuyun yanı bence kendinizi çok aydınlanmış hissedeceksiniz garanti ediyorum. okuyun gelin aksini düşünürseniz ben buradayım.
  • ali şeriati den etkilendiğinden dolayi sosyoloji okumuş çok sayıda insan var, onlardan biriydim. güncel siyaset tartışmasına da cuk oturabilen bir eserdir. cumhuriyet tarihinin en sağlam muhafazakar-dindar iktidarına kendine munhasir öğretileri olan başka bir dini gurup tarafından savaş açılması.

    bu tespit kitaba gore sığ kalır,
hesabın var mı? giriş yap