• edgar allan poe çevirisi rezalettir diyeceğim de rezalet de değil. poe çevirileri akıl almaz hatalarla doludur. hele bir denizcilik terimlerini uydurarak çevirmesi var ki olacak iş değil. amerikan edebiyatı çevirisi yapıyorsan gidip bir denizcilik terimleri sözlüğü alacaksın arkadaşım. bu adamlar senelerce avrupaya gemiyle gidip geldiler. ticari uçuşlar başlayana kadar birçok amerikalı yazar gemilerde uzun zaman geçirdi. vakitleri de bol tabii gemilerde. haliyle deniz ve denizcilik amerikan edebiyatında çok sık kullanılan temalardandır. işine bir parça sagın varsa, o kitaplara para veren insanların gerizekalı olduğunu düşünmüyorsan o sözlüğü alacaksın. gerçi işine azacık saygısı olsa ve titiz çalışsa da poe çevirebilecek bir anlama kabiliyeti ve estetik anlayışına sahip değil de yine de daha dayanılabilir bir çeviri çıkardı ortaya. dost körpe çevirisi okuyup poe sevmedim diyenler varsa bunları göz önünde bulundursun.

    bir de ben her boku çeviririm her boktan anlarım dememek gerek. şu an idefix'de eserleri ve katkıda bulundukları 86 adet. 72 doğumlu biri 86 kitap çevirebilir mi? hadi birkaç tanesi kendi kitabıymış çeviri değilmiş. 80 diyelim. onu da bırak 60 kitap da çeviremez. çevirirse de böyle çeviriyor işte. dune serisinin hali ortada lovecraft çevirilerinden memnun olanla karşılaşmadım, poe içler acısı. bir de fabisad üyesiymiş. dernek lokalinde buluşup buluşup türkiyede bilimkurgu ve fantastik edebiyat gerekli ilgiyi görmüyor diye de konuşmuyorlarsa ben de bir şey bilmiyorum. bok gibi çevirilernizle kitapların okunacak hali kalmadığından dolayı yeterince ilgi görmüyor söyleyim. başka sebep aramayın. hatta bu çevirilere bu ilgi de fazla. bu seviyedeki çevirmenlere çeviri yaptırtan yayın evleri umarım tez vakitte batarlar.

    kısacası bu meslek etiği yoksunu arkadaşın adını gördüğünüz yerde kitabı usulca yerine koyun. uzak durulması gereken çevirmenler listemde kendisi üst sıralarda yer almaktadır. bu ve bunun gibiler türk okurunun en büyük sorunu. böyle teşhir ede ede kurtuluruz bunlardan umarım.
  • çok uyuz olduğum bir konuşma çevirisi kalıbı kullanan çevirmen. konuşan kişi cümleye başladıktan sonra bir iki kelime ettikten sonra tırnağı kapatıp "dedi" kelimesini ekler ve sonra tekrar konuşmayı devam ettirir. daha iyi anlaşılması açısından şöyle örnek vereyim:

    "ustam hele bi" dedi kanzuk "bize iki tane daha çift dürüm sarsana be sana zahmet."

    kitapların orijinali mi böyle bilmiyorum ama belli bir süre sonra kitabı okumayı çekilmez kılıyor. çok sık kullanıyor çünkü bu kalıbı.
  • a clockwork orange'ın içine sıçmış çevirmen.*

    gece uykum kaçınca meritokrasi'de dolanıp daha evvel okuduğum, sevdiğim bir şeyler var mı diye bakınırken denk geldim otomatik portakal'a. attım kindle'a, aldım çayımı okumaya başladım; ama yok, okunmuyor, rezalet. döndüm baktım, bir de türkiye iş bankası kültür yayınlarından çıkmış. adaletin bu mu dünya, güvenecek tek bir yayın evi bile kalmadı mı dünya?

    kitabın başlığında gezinirken tzoey'nin de aynı konuda güzel bir entrysine denk geldim (bkz: #74553923) emeğine sağlık, badimsin.

    daha evvel şurada da (bkz: #77015297) yazmıştım aynısını, "bir cumhuriyetin kuruluş yıllarında dil devrimi kapsamında çeviri faaliyetlerine verilen öneme bakıyorum; madame bovary'yi çevirmeyi bitiremeden hayata veda eden nurullah ataç'ın çalışmasını devralan sabri esat siyavuşgil'in, okurlar iki çevirmen arasındaki dil geçişini hissetmesinler diye kendi dilini nurullah ataç'ınkine benzetmeye çalışmasını görüyorum, bir de yaşadığım bilgi çağında a clockwork orange gibi kült bir eserin kıytırık çevirisine bakıyorum, ülkede bozulmayan bir şey kaldı mı diye hayattan soğuyorum."
  • geçen gün bir arkadaşım ekolünden bir arkadaşımla hasbihal ederken dune'u okumaya başladığını ancak pek iyi bulmadığını söyledi. kendisinin dune'u çok seveceğinden emin olduğum için şaşırdım, "belki tuvalette okumaya başlamıştır, işerken; belki yanlışlıkla frank herbert'ın oğlundan okumaya başlamıştır; belki sadeleştiren: rakım çalapala'dır" derken çevirmeninin kim olduğunu sormak aklıma geldi. türkiye'de çeviri mafyasının on senedir poe ve lovecraft çevirilerinden başlayarak bilimkurgu vb. edebiyatı nasıl da yok etmeye çalıştığını bidiğimden şüphelendim. arkadaşım hatırlamadığını, zaten madendeki işi dolayısıyla sık sık bir şeyleri unuttuğunu acı bir gülümsemeyle anlattı. kütüphanesinde durup durmadığını sordum. evet, kütüphanesindeydi. nasıl da unutmuştu kitabın hemen elinin altında olduğunu. hızla kitabın kapağını açtık, bir veya iki sayfa geçtikten sonra o meşum isimle karşılaşmamız herhalde mısır gezimizden bu yana tekrarlanacağını tahmin etmediğimiz bir baş ağrısı, aslında sızısı getirmiş, aniden büyüyen gözbebeklerimizden o ismi uzaklaştırmak için kitabı elimizden fırlatmak dışında bir şansımız kalmamıştı: dost körpe!
  • yaptigi islerin yani sira, dunyanin en iyi niyetli, en pozitif insanlarindan biri... huzur kisisi, merakli, tatli adam... yillar once ikimiz de veletken soyledigi bir soz zaman zaman aklimi kurcalar...
    "bedenlerimiz sadece ruhlarimizin birbirlerine dokunabilmeleri icin yaratilmistir"

    eski, ama zihnimde hala korpe dost...
  • diğer çevirilerini bilmem ama;

    h. p. lovecraft da resmen beyin eritiyor...

    poe'da da öyle olduğunu söylüyorlar...

    edit:

    bir daha kitap seçerken çevirmeni olarak kendisi gördüğümde uzak duracağımdır...

    bu yetti bile;

    " amcamın heykeltraşın öyküsü karşısında heycanlanmasına şaşırmadım , çünkü legrasse'ın mezhep hakkında bildiklerini öğrendikten sonra,yalnızca heykelciği ve üzerindeki hiyerogliflerin aynsını ve şeytani grönland tabletini düşleyen değil, aynı zamanda düşlerinde en az üç kere eskimo satanistlerin, hem de melez louisanalıların kullandıkları formüldeki sözcüklerin tıpatıp aynısını işiten duyarlı bir gençle karşılaşınca kafasından pek çok düşünce geçmiş olmalı. "
  • oturduğum yerden ahkam kesmeyi sevmem ama işin ucu bana dokunuyor. fahrenheit 451 çevirisini ite kaka okumuştum, otomatik portakal'ı es geçmiştim ve şimdi dune serisine başlayacakken yine aynı isim.

    belliki bilimkurgu ve fantastik edebiyat uzmanlık alanına girmiyor. diğer türlerde de popüler kitaplar var, yoluna farklı bir yön vermeyi düşünse keşke. herkes her türde çeviri yapabilir diye bir şey yok.
  • sanırım çevirdiği kitapların anlaşılmasını istemiyor. ya da çevirdiği kitaplar, çalıştığı yayınevleri ve çevirisini yaptığı yazarlar ile ciddi bir problemi var. çünkü bu kişinin yaptığı çevirilerde yapılan yanlışlara hata denemez, denmesi teklif dahi edilemez, kasıt aranmalıdır. o kadar kötü çevirileri var siz düşünün gerisini *

    edit: özellikle kendisinin ithaki için yaptığı çevirilere dikkat edin, ona göre alın alacağınız kitapları.
  • çevirisiyle fahrenheit 451 ve otomatik portakal gibi eserlerin canına okumayı başarmış zat-ı muhterem ya da kitaplar orijinal dilinden okunsun istiyor sadece
  • senin cevirdiklerini de cevirecek birisi lazim.

    soz konusu entry fahrenheit kitabi okunduktan sonra yazilmistir. arkadas ingilizceyi gectim, turkceyi de tam olarak bilmiyor.
hesabın var mı? giriş yap