duha
-
93-ed-duhâ
duhâ, kuşluk vakti demektir. sûre, adını ilk ayette geçen bu kelimeden alır. fecr sûresinden sonra mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. sûrede âhir zaman peygamberinin hususiyetlerinden biri yani yetim oluşu ele alınır ve kendisi teselli edilir.
rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.
1. andolsun kuşluk vaktine
2. ve sükûna erdiğinde geceye ki,
3. rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
4. gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
5. pek yakında rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.
6. o, seni yetim bulup barındırmadı mı?
7. şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
8. seni fakir bulup zengin etmedi mi?
9. öyleyse yetimi sakın ezme.
10. el açıp isteyeni de sakın azarlama.
11. ve rabbinin nimetini minnet ve şükranla an. -
son birkaç yıldır hayatının ipleri elinden kaçmış, sağa sola savrulan; an olmuş kafayı ciddi ciddi yiyeyazmış, bu sebeplerle rabbini daha az anıp gittikçe daha çok yoldan çıkmış ama yine de bu kısır döngüden çıkmak için gerekli manevi gücü hala içinde bulamayan bendenizi gelip bulmuş sure. oradaydı, kaç kere dinledim, kaç kere duydum ama anca bildim. efendim habibullah'ın çektiği ezanın yanından geçmez benimki ama onunkine yakınsaması bile mutluluk sebebi. şefaat vesilesi de olur mu acaba?
ve vecedeke dallen feheda?
ma vedde'ake rabbüke ve ma kala.
okudukça tekrar tekrar mahvolup tekrar tekrar huzura eriyorum. -
peygambere bir süre için vahiy gelmez. kefere tarafından "noldu, allahınız sizi yalnız mı bıraktı." temalı sözler söylenmekte, müminler şüphe tohumları filizlenmeye başlamıştır. bir sabah kuşluk vakti vahiy gelir. gönüller ferahlar. ve olaylar gelişir.
-
inşirah suresi ile birlikte müslümanın sığınağı, zor gün dostu..
"rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı.." -
kur'an'ın en içli suresi.
-
sekizinci ayetteki "egna" kelimesi parasal anlamda mal mülk zenginliği anlamına gelmez. başkasına ihtiyacı olmamak manasındadır.
(bkz: mugni) -
andrey platonov'un can'ı o kadar güzel bir kitap ki okurken nazar çagatayev ile birlikteyiz sanki zamanın içinde yolculuk yapıyormuşuz gibi geliyor, kitap bitti ama okuyanların zihninde hiç bitmeyecektir.
"niye hep çok önemli bir şey varmış gibi geliyor da bana, sonradan hiçbir şey olmuyor? neden kalbim ağrımaya başlıyor?" (s.122) -
seni de vururlar bir gün ey acı
halepçe'de soldurulmuş gül gibi
bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
ve siz
ey aynalar,
hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler söylerdiniz
hani siz, fatihler doğururdunuz...
gelin-kızların giysileri kirletildi
çocuklar hep yetim kaldı
"elem yecitke yetimen feava"
ve ben biliyorum
ben biliyorum
istanbul'un
bağdat'ın
diyarıbekir'in
mekke'nin
birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra
ey insan
ey insanlık
ayağa kalk
kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
boyunları gövdesinden ayrılmış insanları
gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu çocukları
gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
ve bir gün
bu dünya
gül bahçesine dönecek
bunu böylece bilin
ve unutmayın! -
ma vedde'ake rabbuke ve ma kala. kucukken kuran ogrendigim de bu surenin bu ayeti kafama takilmisti. arapca okumasi kolaydi ayetin ve tekrarinda bir guzellik mi sezdim neyse ne. ama kafamda bu ayet kalmisti. 'rabbin seni terketmedi ve sana darilmadi da' arapcasini bilirdim. turkcesini de bilirdim. ama ikisinin ayni oldugunu bu gun ogrendim.
yanibasimda mi?
soru isaretleri ile gecen zamanlar. -
inşirah * * süresi ile birlikte okununca kalbe ferahlık getiren süre.
"muhakkak rabbin sana verecek ve sende hoşnut olacaksın" *
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap