• duru benim kızım. dört aylık şimdi. bugünlerde sesli gülmeye başladı, ona gülersen sana gülüyor. gülerken gözlerinin içinden iyilik akıyor, güzellik, duruluk akıyor. o öyle masumca gülerken, dünyadan iyilik beklerken, içimi bi suçluluk kaplıyor. dünya o kadar iyi bir yer değil ve ben bu pamuk şekerini nasıl koruyup kollayacağım bilemiyorum.
  • dört yaşında bugün. her şeye itiraz ediyor. istediği olmazsa artık beni sevmemekle ve lokumum olmamakla tehdit ediyor beni. inadından beziyorum bazen. bazen zor oluyor, çok zor.

    ama mesela rapunzel'i seyrederken cadı çıktığında koltuğun arkasına saklanıyorsun ya da ellerinle gözlerini kapatıyorsun ya, bana "anne gerçekte cadı diye bir şey yoktur, değil mi, onlar sadece filmlerdedir, değil mi" diye soruyorsun ya, seni kreşe bırakırken son anda dönüp el sallıyorsun ya, bazen durup dururken sarılıp "seni çok seviyorum anne" diyorsun ya, geceleri kötü bir rüya gördüğünde koşarak yatağımıza gelip "anne bana sarılır mısın" diyorsun ya, küçücük şeylerden, mesela ufacık bir hediyeden ya da bir külah dondurmadan çok mutlu olabiliyorsun ya, bütün zorluklara değersin. ve ben senin en büyük hayranınım tam dört yıldır. gözlerin lekesiz masumiyetini hiç kaybetmesin canım kızım. iyi ki doğdun.
  • sanırım bir kız çocuğuna en çok yakışacak isim
  • 50. yıllarına özel çok hoş kokulu bir sabun üretmişler. daha önce aynı sabunu üretiyorlar mıydı bilmiyorum ama, oda kokusu olarak bile kullanılabilecek hoşlukta ve banyoda müthiş bir zevk veriyor yıkanması.

    evde kedi olmasa, her odada kalorifer peteğinin üzerine bir tane koyulur oda spreyi niyetine.
  • duru hakkında en son o dört aylıkken yazmışım, bugün 3 yaşına girdi kızım. sahip olmayı hayal bile edemeyeceğim güzellik, gözlerine bakıp insan denen canlı için hala umut besleyebilmemin sebebi, hayatımın incinmemiş yeri, ballardan tatlı kızım, iyi ki doğdun.
  • bunun klasik beyaz sabunlarını çok seviyorum. "türk hamamı" ve "saf & doğal" olmak üzere dörtlü paketlerde satılan iki çeşidi var.
    her ikisi de çok güzel kokuyor ve cildimi kurutmuyor, gıcır gıcır oluyorum sadece.
    ayrıca duş jelini bırakıp bunlarla yıkanmaya başladığımdan beri çok afedersiniz totomda, sırtımda orada burada sivilce çıkamadı.
    hacı şakir'in beyaz sabununu sevmiyorum. sanırım kokusu yüzünden.
    ay dayanamıyorum, gidip köpükleneceğim.
  • ürünlerine isim vermekte aşmış olan sabun, duş jeli vs firması. nem bombası, şımart kendini, rahatla biraz, uyan artık, cezbet onu gibi erotik çağrışımlar içeren isimler kullanmakta. yakın zamanda şehvet tutkunu, aşk fısıltıları, tutkunun esirleri gibi daha direk isimler vermesini sabırsızlıkla bekliyorum.
  • bir kızım daha olsaydi şu hayatta, ismi kesinlikle duru olurdu. ne kadar masum, ne kadar saf, ne kadar narin bir isim.
  • 2002 sonrası doğan kız çocuklarına açık ara en fazla verilen isim.
    (bkz: yeditepe istanbul)
  • gelin bambaşka bir duru'dan bahsedelim. bodrum ve muğla ağzının bir deyişi duru'dan.

    buralarda ''yapıyor'', ''ediyor'' yok; ''yapıp duru'', edip duru'' var malum. size güzel bir fıkrayla anlatayım bu ''duru'' meselesini.

    bodrum'dan milas'a giderken güvercinlik rampasında su kaynatır bir eski otobüs. yarım saat kadar dururlar motor serinlesin diye. otobüstekilerden, ismet adında yeni yetme delikanlı çığırır: ''mavin olceen'' (muavin olacağım) diye.

    ''şufer'' (şoför), radyatörün ağzını patatesle kapamış, sorunu çözmüş, birazdan kalkacaklar ama delikanlıyı kırmıyor: ''bak bakalım ismet, sinyaller yanıp duru mu, yanmeyip duru mu?''

    çocukta ses yok.

    araçtan iner, arkaya doğru seyirtir çocuğun yanına. ''oğlum niye yanıt vermeyip durun? sinyal yanıp duru mu, yanmeyip duru mu?''

    ismet: ''yanıp duru yanmeyip duru, yanıp duru yanmeyip duru''..

    :)
hesabın var mı? giriş yap