edep

• eline, diline, beline sahip olmak...
• çay karıştırırken kaşığı bardağa çarptırmadan çevirmektir..
  
  -"bu kadar basit mi bu iş?" deme hemen..
  
  şeytan ayrıntıda gizlidir.. sırf şunu yapan insanları çevrende farketmek bile büyük iştir sana.. çay tıngırtısını kesmeyle başlar, kendi iç tıngırtını susturmaya varır yıllar sonra..
  
  ve bu sadece bir çay kaşığı ile mümkün.. çünkü kapıdan dışarı ilk adımı atmak yolun yarısını aşmaktır her zaman..
• insanın bakışında gizlidir. varlığı veya yokluğu çoklukla bakışta saklıdır. gizli saklı dediğimize bakmayın, apaçık ortadadır, hemen anlaşılır.
• öfkenizin üzerini örttüğü anda, artık büyümüşsünüz demektir.
• lokman hekim'e sormuşlar:
  
  - edebi nasıl öğrendin?
  
  cevap vermiş büyük zât:
  
  - edepsizlere bakarak! onların göze hoş gelmeyen hareketlerine baktım, kendim yapmamaya gayret ettim.
• "edep, ahlakın altın oranıdır" demişti. yani gözün ve gönlün fıtrattan aşina olduğu hal. ayrıca insanın kendisiyle, eşyayla, kainatla ve elbette hakikatle kuracağı ilişkinin yegane girizgahı. tüm varlığı ihata eden/etmesi gereken aşikar örtü.
• "...kimse ilâhî iradeyi bilmeyeceğine göre, ona zıt bir davranışta bulunmamak için, pısırıklık ve her türlü hamleden uzaklık mânasına gelmeyen bir temkin ve teslimiyet..."
• yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin.
  benim tek derdim, yere düşen edebinize takılmamak.
  
  edep nedir diye sorarsan bil ki edep,
  her edepsizin, edepsizliğine katlanmaktır.
  
  mevlana
• her şeyde ve herkeste allah'ı ve o'nun tecellisini görme derecesine ulaşma.
• güneş kimi sever?
  gülü mü?
  toprağı mı?
  güneş kime güler?
  sevgilisi gül müdür?
  toprak mı?
  umut nerede bekler?
  toprak olsa çiğnerler,
  güle hayran olsa,
  bırakmaz ki bülbüller.
  gölge olsa gülden toprağa,
  sen aradan çekil derler.
  bir güle bakar, bir toprağa,
  güneşe siteme de yer vermezler.
  aşk en çok umuttadır çok görürler.
  toprak ve gül ne de benciller.
  umut edepsiz, umut nerede bekler...
  
  umut