• yaklaşık onbeş yıllık egzama hastası olarak, yaşadığım en son tecrübeden dolayı, birkaç kelam etmeye karar verdim.
    sevgili suserler,
    benim egzama hastalığım ellerimde, önce ufak sivilcelerle birlikte kaşıntı, ardından tahriş ve sonrasında döküntü şeklinde oluyor.
    yıllarca çevresel etkenlerden dolayı çıktığını ve arttığını düşünüyordum lakin bu sefer anladım ki bu hastalığın en büyük nedeni üzüntü.
    babamın kanseri metastaz yaptı. üstelik bu sefer geniş bir bölgeye yayılmış, tedavi için istanbul'a gittiler, ve son iki aydır ayrı yaşamak zorunda kaldım.
    üst üste gelen bu sıkıntılar yüzünden elimin üstünün üçte ikisi fena şekilde egzama ile kaplandı, doktorun verdiği kremler, nemlendiriciler, solüsyonlar hiçbir şekilde geçirmedi. azaltmadı dahi.
    ta ki bu pazartesi babamlar ziyarete gelene kadar.
    geldiklerinin ertesi günü, yara sönmeye başladı. bir iki gün içinde de tamamı iyileşti. doktor; "hastalığın en önemli nedeni stres" dediğinde, "hadi canım sende, psikoloji bu kadar etkiler mi? diyen ben, dumura uğradım.
    bence bu hastalığın tedavisi, üzüntüleri hafifletmeye çalışmak, babamlar gelmese ben gidecektim, muhtemelen o zaman da iyileşirdi, çünkü özlemim az da olsa giderdi.
    siz de üzüntü oluşturan konularda çözüm yolları arayın, sorunu halı altına süpürünce yok olmuyor. başka şekilde tekrar dışa vuruyor. bu yüzden yapabiliyorsanız sizi üzen, sıkan sorunlarla yüzleşip, onlara çözüm yolları arayın. eminim o zaman egzamanızın tedavisi daha olumlu olacak.
  • ellerimde ortaya çıkan ve en az 2 yıl boyunca çektiğim hastalık.

    farklı hastanelere farklı doktorlara giderek şifa aradım. kortizonlu kremler, alerji testleri, özel eczane yapımı karışımlar vs. bir çok metod.. hiçbirinin faydası maalesef olmadı. doktorlar, ne halin varsa gör aşamasına geldiklerinde sebep olarak hep stres, stres, stres.. dediler. e doktor bey/hanım benim 2 yıl boyunca hiç stresten uzak bir günüm, haftam, ayım olmadı mı? diye sorduğum da oldu. bu soruyu espri kabul edip güldüler.

    bir süre sonra derman aramayı bıraktım. .mına koyayım ne olursa olsun artık dedim. bir azıp, bir durulan sulu yaralarla yaşamayı kabullendim. ha bu arada mayalı içkiler özellikle bira, stresten sonra 2. zanlı idi. doktorların, bira alışkanlığımdan vazgeçmemi istemeleri, benim için "bir daha gelme" ile aynı anlamdaydı. öyle de yaptım. çünkü çelişkili. bira içtiğimde zaten stresim kalmaz. e bira içmezsem stres geçmez. katlanır. yani iki ucu boklu değnek.

    dediğim şu. egzamayı kabullendim ve boşverdim..

    kayınpederin yazlıktayız.. aylardan temmuz. egzamam, ne denizden ne güneşten zerre olumlu etkilenmemiş, öyle yerli yerinde duruyor. akşamüstü plajdan döndük. kayınvalide, ayıptır söylemesi yemek hazırlıyor, bilindik yazlık telaşı, havlular, şortlar vs. yıkanıp balkona asılıyor. bir yandan hanım çocuklarla ilgileniyor falan..

    canım aç karnına şöyle buz gibi bir bira çekti.. dolaptan aldım flokk diye kapağını açtım. şişenin ağzından o soğuk buhar öyle bir süzülüyor ki bir dikişte içersiniz yani. neyse çıktım balkona. çektim bir yudum. ooeehhhh.. büyük zevk! derken kafamın üzerinde bir düşünme baloncuğu belirdi. sigara! nasıl olur yaa.. tam da zevkin başındayım. içenler bilir. çünkü bira, rakıya benzemez. ilk yudumda en yüksek zevki verir. sonra bu azalmaya başlar. rakı da ise tam tersi. ilk yudum acı gelir. sonra tatlı bir zevk.. bayan arkadaşlar alınabilirler o yüzden rakı içimini örneklemiyorum..

    evet. balkona çıkarken yanıma sigara almayı unutmuşum. eh amına koyayım diye öyle iç geçirdim. keyif dakikalarımın yok olmaması için ayaklarımı uzattığım sandalyeyi ittirip kalktım. salona girdim. çevre kontrolü yapan başbakan korulamaları gibi gözlerimle salonu dikkatle kolaçan ettim. evet sigara ve çakmak dolabın üzerinden bana bakıyordu. çok hızlı bulmuştum. kartal gözü gibi be mübarek. dedim kendime ve yine bir kartal pençesi kusursuzluğunda sağ elimle sigara ve çakmağa daldım. kaptığım gibi doğru balkona..

    birayı balkon duvarını üzerine koydum. çakmağı çaktım, sigarayı yaktım. oooeehhhhh.. sonra bir yudum da biradan. oooeehhh.. bir iki nefes sigara, bir yudum bira. beynimde izel'den, allahım bitmesin, bitmesin bu rüya şarkısının melodisi..

    o da ne amına koyayım.. hayy skyim böyle işi.. kül tabağı almayı unutmuşum!

    e nasıl olsa balkondasın salla aşağı gitsin diyenleri duyar gibiyim.. o kadarı benim de aklıma gelir ama balkonun çamaşır demirinde yeni yıkanmış çamaşırlar var. e nolcak şimdi.

    hadi kalkta mutfaktan kültabağını alıver diyen sağ tarafımdaki iyilik meleğine, "hhiiiiç yerimden kalkamam, arkadaş!" iç sesimle cevabı yapıştırdım. melek, e çamaşırlar diyecek oldu. sol elimin egzamalı avcunu gösterdim. bizde "geri vites yok" mesajı verdim. ve ilk külü egzamamın tam inine gönderdim. o egzama mikroplarının sinirlerimin üzerinden tabana kuvvet kaçışını bi göreceksiniz adeta beynimde hissettim. derken bi tane daha, bi tane daha, bi tane daha.. egzama düşmanı adeta bozguna uğramıştı. o laf anlamaz asi kimlikleri, vileda sopasından kaçan fare kimliğine dönüşmüştü. sonra ulan dedim sonra bunlar toplanıp daha kalabalık gelmesinler? iç ses o anda rocky'nin antrenörü gibi devreye girdi stres yok! stres yok! stres yok!

    bira bitti. yenisini almak için kalkarken, yumruğumu sıkarak elimdeki külleri un ufak ettim. bu iç güdüsel olarak egzamayı boğmak için yapılmış adeta son darbe niteliğindeydi. ellerimi akşam yemeğine kadar yıkamamaya karar verdim. çünkü su, egzamayı azdıran şeylerin başında gelmekteydi. öyle de yaptım. ayrıca daha mangal da yakacaktım. yine kirlenecekti.

    2 saat sonra mangalın başında biramı yudumlarken egzamalı ellimde bir takım değişiklikler olduğunu farkettim. özellikle de egzamanın en sulanan bölgesinde. ya kafam güzelleşiyordu ya da bu egzamanın gidiş hazırlıklarından başka bir şey değildi. 4 birayla elim karıncalaşmayacağına göre demek ki bu egzama mikrobundan geliyordu. zaar o kıvılcımlı kül bombardımanından sonra artık buralarda barınamayacaklarına, yiyecek ekmekleri kalmadığına kani olmuşlardı. durum böyle olunca bombardımana aralıksız 3 gün peyder pey devam ettim. özellikle en yoğun oldukları bölgeleri kül bombardımanıyla dövdüm. bu arada sudan da uzak durdum. duşta, denizde ne kadar oluyorsa, suyla o kadar temas ettim.

    nihayet 1 haftanın sonunda eser kalmadı. aylar sonra bir ara olur gibi oldu. onlara da aynı sert ve kararlı muameleyi çektim. olay bitti. geldikleri gibi gittiler!

    neredeyse 3 yıl olacak. egzamanın yerinde artık gayet sağlıklı, huzurlu ve mutlu hücreler var.

    o kötü günler artık çoook geride kaldı.
  • merhaba, öncellikle egzama tanımlanamayan ve iyileşmeyen cilt problemi olarak literatürde geçiyor. reflü, gastrit gibi neredeyse her 10 kişinin 1'inde görülebilen bir rahatsızlık. bu bir hastalık değildir.

    egzama için değil 5, 20 doktorada gitsen hepsi aynı şeyi söyleyip kortizonlu krem yazıp geri gönderecek. çünkü egzamanın nedeni bilinmiyor ve geçmiyor. kolsuz agop bile zamanında bununla yaşamayı öğrenin deyip krem yazıp gönderiyordu.

    lakin egzamaya tıbbın çağre bulamaması ve neden oluyor sorusuna çözüm bulamaması ilginç. yapilan son araştırmalarda bunun aslında mideden kaynaklı ve candida mantarının neden olduğu tahmin ediliyor. millet 15 yıldır egzamaya sahip olup kendi üstünde deneme yanılma yöntemi yaparak artik doktorlardan daha iyi durumu biliyor ve candida diyetine girerek 20 yıldır iyileşmeyen egzamanın geçtiğini iddia ediyorlar.

    yani doktorların sorunun nedenini yanlış yerde araması gibi. yâni bu bir cilt problemi değil mide problemi ve midede kendinde olan bu rahatsız edici durum için bir nevi sana kırmızı s.o.s sinyali yolluyor.

    kortizonlu krem bile sürsen 1 hafta kızarıklık geçiyor 1 hafta sonunda eskisinden beter halde tekrar kızarıyor. kortizonlu krem demekte bir nevi streoid krem yani. yani oldukça zararlı.

    sonuç olarak ketonojik diyetin temel amacı midedeki candidaların besinlerini kesmek. bu candida şekerden ve karbonhidrattan besleniyor. yani bünyeye göre değişmekle beraber minimum 1 ay,

    ~ kola, konsantre meyve suyu, şekerli soda, bira gibi her türlü şekerli ve gazlı içecek ve tahıl buğday içkisi yasak.
    ~ süt ve süt ürünleri tam yağlı beyaz peynir gibi yasak. sadece laktozsuz kefir serbest. onun dışında süt bile yasak.
    ~karbonhidratlar ekmek, makarna,patates, mısır, popcorn, pilav, şehriye hatta bulgura kadar yasak.
    ~limon ve avokado dışında meyvelerde yasak. amaç candidayı besleyenşekeri sıfıra indirmek. o yüzden çok şekerli karpuz kavun üzüm elma yasak.
    ~her türlü beyaz esmer şeker yasak. çikolata, biskrem, albeni, sütlaç, aşure gibi yapay ve doğal tatlı şekerleme yasak.

    ilk 7 gün vücuda detoks yapıyorsun. sıfır şeker ve karbonhidratlla candidanın besinlerini kesiyorsun. candida 1 hafta aç kaldıktan sonra kendi kendine ölüyor ve toksin yapmaya başlıyor. buna die-off etkisi deniliyor. yâni 1 hafta sonra vücut inanılmaz bir şekilde şeker çikolata tatlı aşerecek ve vücuda glikoz girmediği için enerjin düşecek belki halsiz dolaşıp başın ağrıyacak amabu iyileşme sürecinde olduğunu gösterecek.

    1 hafta detokstan sonra yavaş yavaş vücuda meyvelerden başlamak üzere alabilirsin. ama tabi minimum 1 ay diyeti sürdürmek ve bundan sonrada mesela yapay şekeri kesmek, çayı kahveyi şekersiz içmek, ekmek, kola, makarna gibi ürünleri ayda yılda 1 dilim yemek başarı getirir.
    bünyeye göre değişmekle beraber diyet sonunda vücudun kendi kendine iyileştiğini göreceksin.

    ketonojik diyet

    benim uyguladığım diyette de ki internette bulabilirsin sabahları boyoz gevrek ekmek yasak. her sabah 1 şişe kefir ve sadece fındık, ceviz, badem kuruyemişi var.

    öğle yemeklerde de ekmek makarna ketçap pilav yasak. bunun dışında kalan çorba gibi yemekleri ekmeksiz yemek var.

    öğleden sonra vücut aç olduğu için gene fındık ceviz badem ve bir tane probiyotik yoğurt yemek var. arada belki gene kefir.

    akşamda aynı şeklilde ekmek makarna patates haricinde menüde hangi yemek varsa doyana kadar yemek var. :)
  • kaşımanın bir çeşit orgazma sebep olduğu hastalık. kanayınca rahatlıyorsunuz.
  • cilt doktorları arasında konuşulan ama bir türlü halka anlatılmayan tanımını yapmak istiyorum;
    egzama sebebi bilinmeyen cilt hastalığıdır

    evet doğru okudunuz, eğer cildinizde bir rahatsızlık varsa ve doktorlar bunun bir çaresini, sebebini bulamıyorlarsa kendi aralarında buna egzama diyorlar.
  • yaklaşık 7 yıldır bana uğramayan cilt hastalığı.
    daha önce yazıldığı gibi yaklaşık 13 yıl vücudumun her yanında çıkan egzamayla yaşayan biri olarak candida albican mantarının yol açabileceğini öğrendikten sonra kurtulabildim bu hastalıktan.

    öncelikle egzama aşırı sinir bozucu bir hastalık, o tatlı tatlı kaşıntı, duşa denize girerken o yanma, insanların “aboooo o da ne?” gibi tepkileri sadece cildinize değil psikolojinize de zarar veriyor.

    dediğim gibi 13 yıl kadar vücudumun her bölgesinde çıktı bu illet. denemediğim tek şey galiba akraba tavsiyesi üzerine sivas’ta balıklı göle gitmek, geri kalan bütün tedavileri denedim ve kurtulamadım.
    yine bir gün internette araştırırken candida albican mantarı hakkında bir yazıya denk geldim ve bunun egzamaya yol açabileceğini okudum. pratik bir testi varmış: sabah aç karnına ılık musluk suyuna tükürüyoruz, tükürüğünüz iplik gibi dibine çökecek olursa muhtemelen bağırsağığınızda candida albican mantarı vardır (tabi ki aşırı bilimsel bir test değil bir nevi ilk adım gibi düşünün gerçek test yalnızca dışkıyla yapılıyor).

    sabahına hemen denedim ve tükürüğüm iplik gibi dibine çöktü. tedavisine baktım hemen. karbonhidrat yasak, alkol yasak, meyve yasak. bu mantarın panzehiri: kekik yağı, çörek otu yağı, sarımsak, greyfurt çekirdeğinin özü (damla olarak satılıyor günde 3 kere 10 damla) ve nar (yemenize izin verilen tek meyve).
    bunun dışında mantar sadece bağırsakta olmadığı için yemek borunuzda olduğu için ayrıca bir jel var onuda günde 3 defa oral olarak kullanıyorsunuz ki bağırsakta mantar ölünce yukardan yeni hücreler inmesin diye.
    tabi kolay terapisi de var: nystatin hapı: almanya’da reçetesiz alabiliyorsunuz bu ilaç mantar hücrelerini patlatıyor bunu kullandığınız süre hücreler patlayıp kana karıştığı için egzama pik yapıyor ama sonrasında kuruyor.
    ilaç kullanmaktan kaçınan biri olarak öncelikle diyeti deneyim dedim ve kendimden hiç beklemediğim bir şekilde ( kendimi alkolik olarak tanımlasam yeridir) 3 ay boyunca bir gün bile kuralları çiğnemeden bu diyeti uyguladım (eeee 13 sene yara bere içinde gezince insan her şeye katlanıyor demek ki).
    3 ay sonunda inanılmaz derecede geriledi egzamalarım ama tamamen kaybolmamıştı. bu sefer internetten nystatin ilacını ısmarladım, okuduğum kadarıyla kutu bitene kadar kullanmak gerekiyormuş ben de başladım kullanmaya. 3 gün sonra o 13 yıl olmadığım kadar egzama oldum. ama bunun sonunda kazanacağıma inandım yaklaşık 1 ay kullandım o ilacı ve aynı anda diyete de devam ettim. ilaç bitti 3 gün sonra yaralarım tamamen yok olmaya başladı.
    7 yıldır bir daha egzama olmadım.

    egzama herkeste bu mantardan dolayı mı çıkar bilemiyorum ama ben faydasını gördüm hayat kalitem arttı o işkenceden kurtuldum.

    bu çileyi çeken varsa bu diyeti bi denesin, hiç belli olmaz!
    ve unutmayın: yazdığım panzehirler çok çok önemli!
    yan etkisi: çok güzel kilo veriyorsunuz :)

    edit: imla
  • iyi bir haber vermeye geldim.
    (bkz: yeşil çay)

    en akla gelmeyecek yerler de dahil olmak üzere vücudumun pekçok bölgesini işgal etmiş bir hastalıktı bu zamanında. en beteri de ellerimdekiydi. parmaklarımın arasından, avuç içlerime oradan da bileklerime kadar uzanıyordu bir ara kendileri. çatlak çatlak, sürekli kanayan ve kaşınan o kalın fil derisi; iğneydi, haptı, kremdi derken geçti bitti. ara ara kaşıntı oluyor yine ama hemen müdahale edince büyümüyor.

    yüzümde çıktı sonra; alt dudağımla çenem arasında, yanağıma kadar uzanan, kaşınıp duran ve deli gibi yanan, 4 senedir uğraştığım bir doku. sadece stresli olduğum dönemlerde çıkması bir avantajdı sanırım; zira vücudunuzun başka yerlerinde uyguladığınız tedavi yöntemleri* yüzde ters tepebiliyor. cutivate rahatlatıyordu ama o da tamamen geçirmiyordu.

    cutivate'imi unuttuğum ve dağın başında kaldığım bir dönemde çaresizlikten denedim yeşil çayı da. demlenmiş yeşil çayı suratıma sürmemle ufkum genişledi resmen. acıyı hafifletmesinin yanında, sabah kalktığımda egzamanın büyük bi bölümü geçmişti. siz yine de uygulamadan önce bir doktora danışın tabi...
  • merab.

    allah belanı versin demeye geldim ve gidiyorum.
  • allahın belası hastalık. tam 4 aydır ev arkadaşımın elinde var ve hiç bulaşık yıkayamıyor.
  • bir çesidine ben sahibim. sinirlenince ve sıkılınca ozellikle sacli deride ve suratimda kızarıklık ve deri dokuntusu oluyor.bununla birliktesi saç dokulmesi oluyor. benle birlikte bikaç kişide rastladigim bu hastaligin doktorun bana soyledigine göre bir tedavisi yok. rahatsiz edici her seferinde lanet okutan olay.
hesabın var mı? giriş yap