• açılın kaptanım. hiç muz taşımadım ancak ekvadordan gelen muz 1 haftada falan gelmez. 20 gün rahat sürer. o muzlar da yemyeşilken koparılır ve yüklenir. senin evine girene kadar geçen süreyi de ele alırsak minimum 25 gün önce koparılmış muzu yersin.

    afrikaya gittiğimiz zaman orada gemiye yanaşan kayıklardan meyve sebze satan yerlilerden alışveriş yapardık. yeşil olan muzu hızlı tüketmek istiyorsan güneşe koyarsın. max 1 haftaya olgunlaşırdı. gemide gelirken muz güneşi pek görmez ancak ülkeye giriş yaptıktan sonra dağıtım yerlerinde ne kadar güneşte beklediği soru işareti. ayrıca bide bunun marketlerde bekleme süresi var. yani evine gelen muz büyük ihtimalle fazla güneşte bekledi gemiden ayrıldıktan sonraki bir durakta. bu durak genellikle market olur.

    edit: ayrıca muzu buzdolabına koyarsan beneklenme yapar. yine hızlı tüketmen gerekir. eğer muz tam olgunlaşmamışsa ve hemen tüketmeyeceksen poşetinin ağzını güzelce bağla, havasını al ve oda sıcaklığında güneş görmeyen bir yere koy. uzun süre dayanır.
  • anamur'dan alınan muzun mezitli'de kararması şeklinde katkıda bulunmak istediğim rezalet. sen 3 saat önce tezgahta yemyeşildin. aramızda ne geçmiş olabilir bu sürede* . ziraat mühendisleri göreve!
  • ekvador'da da karpit kullanıyorlar demek.
  • olgun muz aldığın sürece kararması, siyahlaşması hatta beneklenmesi çok normal. muz üretici olarak biz burada muza gaz verdiğimizde yeşil muz 3-4 güne sararıyor. asıl sorun o kadar uzaktan gelen muz nasıl oluyorda bu süre içinde hiç bozulmadan tezgahlara geliyor.
  • hayatında hiç ışınlanma teknolojisi duymamış insanların derdi.

    o muzun ekvator'dan buraya gelmesinin gemi veya diğer yollarla olduğunu düşünenn yoktur sanırım. herkesin bildiği üzere düşük alaşımlı ışınlanma yöntemi ile getiriliyor. ucuz olduğu için düşük alaşım yöntem seçildiğinden dolayı radyasyon izleri illaki kalmakta. bunun sonucu olarak da radyasyonun yavaş yavaş hücre çekirdeklerini eritmesi ile kararma gerçekleşiyor.

    peki muzu aldınız, bu radyasyonu temizlemek için ne yapmalısınız?

    - eve getirir getirmez sirkeli suda 3 dakika tutunuz. ancak 3 dakikayı geçirmeyin.
    - çıkardıktan sonra sudan, çok hafif trigliserit serpin.
    - son olarak gayger cihazı ile taramasını yapın.

    afiyet olsun.
  • sırf bu yüzden muzu gider ekvador'dan alırım. herkese tavsiye ederim. hiç uğraşmayın üç harfli marketlerle ve manavlarla. kim bilir neler yaşıyor o muz sizin midenize girene kadar. üşenmeyin ekvador'a gidin. evet.
  • ekvador gibi siki taşşağına denk bir ülkeden tr gibi stresli bir ülkeye gelmenin sonucu bu. 25 yaşındaki moto kurye 45 gibi gösteriyor bu ülkede, muzun sararmasına mı şaşıyorsun.
  • türkiye'ye muz genel olarak afrika'dan ve güney amerika bölgelerinden geliyor.
    muz pazarının %50'si zaten amerikalı firmalara ait.
    deli bir ar-ge çalışması yapıyor adamlar.

    belki biliyorsunuzdur, muz doğada aslında bizim sofrada yediğimizden çok daha farklı bir ürün tat olarak.
    genelde de yerli halk tarafından eskiden pişirilerek yenilen bir ürün.

    ve bugün soframıza gelen muz ise tesadüf eseri icat edilmiş bir ürün.
    jean françois paujot adında jamaikalı bir muz üreticisi tesadüfen buluyor bu ürünü.

    o zamanlar muzlar sadece pişirilerek kızartılarak yenilebilen bir meyve.
    kendisi ise kırmızı ve mavi muz üretimi yapıyor.
    ve bir gün muz tarlasında tesadüfen bu iki muz türünün birbirini dölleyerek sarı muz ortaya çıktığını fark ediyor.
    bu muzun özelliği ise pişirilmeden yenilebilmesi.

    tabii bunun üzerine çalışmalar başlıyor.
    yani yediğimiz muz esasen hibrit bir ürün. doğada kendiliğinden yetişen bir ürün değil.

    işte dünya muz devlerinin ar-ge yatırımları da burada fark ediyor.
    adamlar sürekli farklı muz çeşitleri ortaya çıkararak, uzun yollara dayanıklı, dalından koparıldıktan sonra olgunlaşmaya devam edebilen, uzun süre yeşil kalabilen, tat alabilen, kabuğunun inceliği kalınlığı gibi bir çok etken üzerinde çalışıyorlar.

    gdo'dan farklı olarak en dayanıklı ve en lezzetli çeşitleri birbirileriyle dölleyerek istenilen muzu elde etmek için çalışıyorlar.
    yani adamlar bir bakıma evrim teorisini kullanarak, iyi ürünlerden, iyi ürünler elde ediyor. bilimi kullanıyor.
    biz halâ maymundan mı geliyoruz maymuna mı gidiyoruz diyen goygoyla uğraşırken adamlar bilimi gündelik hayatlarında kullanıyor.

    aynı zamanda toplanırken de, sandığımızın aksine sarı rengini aldığında değil, henüz daha yeşilken toplanıyor ve dalı kalın kesilerek biraz daha besin alması sağlanıyor.
    zaten uzun süre yeşil kalabilen muzlar üretildiği için, muz taa afrika ve amerika'dan ülkemize gelene kadar yeşil kalabiliyor.

    biz pazardan marketten aldığımızda ise olgunlaşmış ve olgunluğunun pik noktasına gelmiş ürünü alıyoruz.
    yani biz aldığımızda artık meyve yavaş yavaş ölmeye çürümeye başlıyor.
    zaten tatlılaşması da bundan kaynaklanıyor.

    eğer muzlarınızın uzun süre dayanmasını istiyorsanız size küçük bir tüyo vereyim.
    tezgahtan henüz yeşilliğini kaybetmemiş, yeşil-sarı renkli muzları alın.
    böylelikle daha uzun süre dayanıklılığını yitirmemiş olacaktır.
  • (bkz: etilen) hormonundan haberi olmayan yazarımızın yaşadığı sorundur. meyveler uzak yerlere nakledileceklerse tam olgunlaşmadan toplanır. muzlar yeşil halde sevk edilir. ulaştıktan sonra kapalı depolarda, etilen püskürten makineler ile olgunlaştırılıp sarartılır, öyle satılır. meyve olgunken de etilen salgılamaya devam eder. kapalı ortam veya poşette daha çabuk olgunlaşır ve kararır. hemen yemeyeceksen yeşilimsi halde al, ya da açıkta tut. afiyet olsun.
hesabın var mı? giriş yap