8 entry daha
  • şikayetim var kendilerinden.

    hayatta şahsen en çok değer verdiğim şeylerden biri üreticiliktir. düşün taşın kilo kaybet, inan kilo kaybet, terle kilo kaybet, acı çeki kilo kaybet, heyecanlan kilo kaybet ve nihayetinde kaybettiğin kilolar sana ve diğerlerine görece de olsa, silik de olsa "anlam" olarak geri dönsün. çeşitli uzunluklarda süreler boyunca uç duygulara sürüklen, tatmin ol; bizzat üreten ya da tüketen olarak.

    ama nasıl bir üreticilikten bahsetmeli, mesele spock's beard olduğunda? yazılmış binlerce melodi, bestelenmiş onlarca şarkı, çalınmış yüzlerce sahne, üretmiş eldeki parmak sayısı kadar adam. peki nereye gidiyor bu kadar emeğin sonrasında her şey? ne kalıyor aklıllarda?

    bir çok albümü var bu güzel grubun. gerek stüdyo gerek konser kaydı olarak. ama üzülmekten ziyade sinir olarak belirtmek istiyorum ki, sıradan ve hatta sıkıcı olan şarkıları o kadar çok yer işgal ediyor ki, bireysel olarak müzik mefhumunda ve özellikle progressive rock alanında aldığım hazzı multimize eden şarkıları at the end of the day için bile olsa bağışlayamıyorum onları. üretkenliğin değerine neredeyse ibadet etmek isterken küle dönüşmüş çabalarını görünce ister istemez kızıyor, kızıyor, kızıyorum.

    dönüp dönüp v albümünü dinliyorum, diğer şarkılarının önemli bir çoğunluğunda çiğlik hissettiğim/bulduğum için. akıl ve zekanın birleştiği yerde başarı kaçınılmaz iken, spock's beard'ın üretkenliği eş düzeyde kalite ile sulamadığı için müsriflik yaptığını düşünüyor, büyük hevesle dinlediğim snow sonrası yarı yarıya içine gömüldüğüm hayalkırıklığı için kendilerinden tazminat talep ediyor, sonsuzluğa göçmek üzere olan spock's beard sevgim için de rock tanrılarından rahmet diliyorum.

    kustum rahatladım; sözlüğe içini dökmek bu demek imiş.

    bir at the end of the day patlatayım en iyisi, kendime gelirim belki.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap