25 entry daha
  • benim daha önce izlememiş olmamdan faydalanıp, kocanın bana, bu filmi baz alarak ağır bir tezgah kurmasıyla kafayı yediğim, olayın "the bozcaada horror" haline dönüşmesini sağlayan filmdir.

    olay aynen şöyle gerçekleşmiştir. bozcaada'da bir hafta bir arkadaşın evinde başbaşa tatil yapılmaktadır. ev adanın ıssız bir yerinde, üzüm bağlarının arasında norman bates'in evi gibi azametle dikilmektedir ve fırtınadan dolayı devrilen trafo nedeniyle adanın bu kısmında elektrik neyin yoktur.
    gündüzleri hayat son derece şahaneyken, akşamları zaten mum ve gaz lambasına mecburiyetten dolayı tırsılmaktadır.

    efenim, şimdi akıllı kocamız, birinci günden itibaren evin hiç kullanmadığımız bir odasının kapısını açarak bana sürekli aynı soruyu sorar "bu kapıyı sen mi açtın? ben kapamıştım" saf kulunuz lepisteste hiçte konuyu ciddiye almayarak "yooo... rüzgar" falan filan yapar. beş gün sürekli aynı soruyla geçer. beşinci günün akşamı, rüzgarlı bir gecede, hafif de meyve şarabı sarhoşluğu varken, koca oltayı atar... ben sesler duyuyorum, sen de duyuyor musun? bu duvardaki gölge ne? vs...

    lepistes gene kaale almaz, yatıp uyumak ister. fakat koca, ısrarla bodrumdan sesler geldiğini söylemektedir. bu arada lepistes tırsmaya başlamıştır.
    sonra lepistesin eline mutfaktan aldığı bir ekmek bıçağını tutuşturarak, "bodruma bakacağız, sen arkamdan gel, beni koru" der...
    karanlık bodruma el fenerleriyle inilir... tabii ki kimseler yoktur ama lepistes artık üç buçuk atma kıvamına gelmiştir. yukarı çıkıldıktan sonra, rüzgarda vuran kepenklerin çıkardığı sesten yararlanan, koca, "dışarda birileri var, ben dışarı çıkıyorum" der ve geri dönmez. lepistes, dışarı çıkmaya korkarak, bağırır çağırır, tık yoktur... ve evin pencereleri, sırayla yumruklanmaktadır.... lepistes "kafayi yemiştir"
    kendisi de her zaman en kötü senaryoyu yazan bir kişi olarak, "kocayı kesin öldürmüşlerdir ve şimdi onun peşindedirler"
    koca 15 dk. sonra döner... biri vardı, kovaladım ayağına yatar... sonra uyumaya karar verirler. koca yatağın altına kocaman bir bıçak koyar, hani eve birileri girerse diye... kısa kesiyorum gerisini... sonra amityville'deki gibi delirmiş, haunted ya da cinnet halinde lepistesi öldürmeye çalışma numarası yapar...
    lepistes sinir krizi, cinnet halindedir. allahısı, henüz iki aylık evlidir ve çok yanlış bir adamla evlenmiştir. işte burada,böyle sapık bi katilin kurbanı olarak ölüp gidecektir...
    durumun sarpa sardığını gören koca, her ne kadar şaka yaptığını söylese de lepistes ona inanmaz, koca yatar fosur fosur uyurken, lepistes doğan bozcaada güneşini göz yaşları içinde seyredecek ve istanbul'a döner dönmez bu manyağı boşmaya ant içecektir.
    allahtan bi daha yapmayacağına söz verdi de saadetimiz bozulmamıştır bu amityville horror sayesinde.
    yine de üç yıldır her an, ne zaman bi psikopatlık yapacak diye beklemekteyim netekim.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap