9 entry daha
  • kimilerine göre, bir insanın bir insandan alacağı en büyük intikam; ölümün yarattığı yoklukla onu başbaşa bırakmaktır. çocukken, ölümü tam bilmediğimiz zamanlarda bile ölenlerin; yarattığı boşlukla ne kadar acı verdiklerini biliriz. onların kötü çizgileri silinir, hep bambaşka gözlerle bahsedilir ölenden. bir çocuk da azarlandığı zaman önce inkar eder ve sonra ağlamaya başlar. hak etmediğini düşünür çoğu zaman.
    kendini tam ifade edemediğinden, güçsüz kaldığından kendini yok ederek intikam almak ister. o ölünce; karşısındaki hep vicdan azabı duyacak ama acı çekmekten baska hiçbirşey yapamayacaktır. sonra çocuk bu süreci göremeyeceğini düşünür ve anlamsız bularak vazgeçer.
    eğer çocuğun canı çok yandı ise; önce canı yanan yere bakar, sonra yakana. ve yüzünü, onu en çok sevene döner. sonra ona bakarak ağlar. bu kişi genelde annedir. istediği tepkiyi alamaz ise; ölümü düşünür.
    bir de şöyle bir gerçek vardır; ölümle tehdit edilmiş bir çocuk ölümü daha çok düşünür. sürekli karşısında bak ben ölürsem şöyle böyle olur diyen bir anne ve baba modeli onu da çok etkiler.
    bu çocuklar elbette kendilerini öldürmeden, daha başka ceza yollarıyla ergenliğe ordan da yetişkinlik dönemine geçerler. oysa intihar girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında, tekrarlanma oranı çok yüksektir.

    bunca başarısız ilişkilerimiz, gitmelerimiz, gidemeyişlerimiz, affettiklerimiz ya da asla bağışlayamadıklarımız yani kendimize yaşattıklarımız tümü hep geç kalmış bir intiharın tortusu mudur? hayata "bak çekip giderim ama" demeyi düşünmek, sonra da hayatın bunu zerre umursamayacagını bildiğimizden yerimizde kalıyor olmanın intikamı mı? ...
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap