3 entry daha
  • günlük hayattan bir örnekle açıklanabilecek durum :

    sabahın bir vakti kalktınız, dün gece içkiyi de çok kaçırmışınız, kafanız davul gibi olmuş. geç yattığınızı o yüzden uyukunuzu alamadığınızı farketmeniz pek uzun sürmedi ama yapacak bir şey yok işe yetişmeniz lazım. kalktınız ayağa yüz yıka giyin kahvaltıyı es geç falan derken servis ya da otobüs durağında buldunuz kendinizi. uzun zamandır aynı yerde bekleyip de birbirinize saati sormaktan başka muhabbetiniz olmayan yabancı arkadaşınız size otobüs ya da servisin erken gelip gittiğini söyledi. telaş içinde iş yerinize gittiniz. masanıza oturur oturmaz patron telefonunuzu çaldırıp bilmem kaç yıl önceki bir işe ait dökümanları istedi. ara ara ara yok. arkadaşlarına sor bilen yok, hatta o dökümanların var olduğunu bilen yok ama aramaya devam. biraz ter döküp detektiflik oynadıktan sonra dökümanları bulup patrona verdiniz. patron kısa bir göz attıktan sonra "tamam, götürebilirsin" demesiyle günün ilk yorgunluk puanını omuzlarınıza yüklediniz. masanıza geri döndünüz, kız arkadaşınız/eşiniz/anneniz sizi arıyor evde birşeyler ters gidiyor eve gitmeden önce gerekli malzemeleri almanız lazım sakın unutmayın. telefon kapanır kapanmaz yine patron arıyor. bilmemneredeki müşterinin sorunu varmış gidip çözülmesi gerek ve bu işi yapılacak en yetenekli seçilmiş kişi sizsiniz. artık işin durumuna göre ya telefon açıyorsunuz ya da yanına gidiyorsunuz. derdini öğreniyorsunuz çözümü kolay da anlatması bir dert. başlıyorsunuz efor sarfetmeye dır dır da dır dır. ama o da ne karşınızdakinin anlamaya niyeti yok onun derdi sorunu çözün sonrasına karışmayın. bunu farkettiğinizde biliyorsunuz ki sadece sorununu çözerseniz yarım saat sonra tekrar karşınızdaki yiğit ile temaşa edeceksiniz. neyse diyip sorunu çözüp işinizin başına dönüyorsunuz. boş bırakmazlar adamı. hemen yeni projeyle karşılaşıyorsunuz, halbu ki elinizin altında sıra bekleyen bir sürü iş var, neymiş yüksek öncelikliymiş, parmaklarınızı kütürdedip kafa göz dalıyorsunuz yeni projenize, son saniye telefonuyla vaz geçiriyorlar sizi daha erkenmiş öncelikle eski işler tamamlanmalıymış, buyrun konsantrasyonu toparlayamama yeteneğinize ek bonusla beraber hiç bir şey yapmadan yorulmanın muhteşem hazzını duyun. işinize son surat döndüğünüzde telefon çalar yaklaşık bir saat önce sorununu çözdüğünüz baba yiğit yine aynı dertten muzdariptir ve siz ne biçim adamsınızdır bir işi yapıyorsunuz ama yarım saat sonra tekrar patlıyordur. telefonda içten çekilen bir "ya sabır" ile tek tek herşeyi anlatırsınız, o anlar anlamaz onun bileceği iş siz işinizi yapın ki ne uğraştığınız işten birşey anlayın ne de günden bir keyif alın. tekrar işinize dönün o sırada iş arkadaşlarınız kendi aralarında anlaşamadıkları bir konuya sizi de dahil etsinler, ne olduğunun farkına varmadan fikrinizi söyleyin ki saniyeler içinde bir grup iş arkadaşınızın nefretini kazanın. lan noluyoz derken patron arasın, az evelki kendini bilmez bu sefer patronu aramış yine aynı sorun ve sizden gerçekten memnun değil, patrona açıklama yapın ama müşteri memnun olmadıkça patronunuz da memnun olmıycağını bildiğinizden boşu boşuna laf ebeliği yapmanın da faydasız olduğunu hatırlayın. arkadaşınızdan densiz kişiliği arayıp sorunu çözmesini isteyin ama az evel arkadaşınızın nefretini kazandığınızı farkedin. masanıza dönün kahve isteyin ama çay gelsin, müşteriyi arayın uzun uzadıya laf anlatıp aslında sorun olmayan sorunu yine anlatamayın, boş verip işinize dönün ama bilgisayarınız bozulsun. vakit öğlene gelirken karnınızın acıktığını farkedin öğlen ne yesem diye düşünmeye başlayın karar veremeyin sonra arkadaşlarınızla yemeğe çıkın. yemek berbat olsun ki hiç bir tat almayın yediğinizden. iş yerine geri dönün tekrar işinize girişmeye çalışın bu sefer ne yapmanız gerektiğine karar veremeyin, nasıl yapsam diye düşünürken patron size ertesi güne şehir dışına bir müşteriye gitmeniz gerektiği müjdesini versin. muhasebe ye gidip yol parası isteyin ama alamayın dönüşte fişleri verdiğinizde para alabileceğinizi öğrenin. masanıza geri döndüğünüzde bir arkadaşınız telefon açsın ve akşam cümbür cemaat yemeğe gidilceğini öğrenin, hayır deme şansınızın olmadığını söyleyip durumu zorla size kabullendiren arkadaşınıza küfür dolu sevgi mesajı verdikten sonra tekrar işe dönün. biraz işinizle cebelleştikten sonra mesainizin bittiğini farkedin. tam çıkmak üzere ceketinizi giyerken patron süpriz bir toplantı yapsın ki eve geç kalmanız garantilensin. esneyen insanlarla hiç bir karara varılamayan toplantı sonunda eve dönün ama arkadaşınız/eşiniz/annenizin sizden gündüz telefonla istediği naneyi almayı unuttuğnuz hatırlatılınca tekrar yollara düşün eve dönüp üstünüzü başınızı değiştirip zoraki yemeğe katılın ve günü bitirin.

    peki şimdi ne oldu? hem hikayedeki karakter koca bir gün hiç bir şey yapmadan çalışmaktan helak olurken, ben bu satırları bir türlü ısınamadığım q klavyede patrona çaktırmadan gizli gizli yazarak helak oldum.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap