23 entry daha
  • bu gece okan bayülgen'in bu sizi ilgiendiriyor isimli programında gördüğüm akp istanbul milletvekili adayı.

    başlarken okan bayülgen'in tavrını tasvip etmediğimi belirtmek isterim. bizler; hiçbir geçmişimizin olmadığı, evli-barklı, çocuklu-çoluklu kadınlara ön isimleriyle hitap etmeyiz. okan bayülgen bu hataya düştü, hatasının yüzüne vurulmasıyla hatasından daha çirkin, saldırgan bir savunmaya çekildi. burada okan bayülgen başlığı altında yazmadığıma, daha da önemlisi okan bayülgen beni yönetmeye talip olmadığına göre onunla ilgili yazmayı kesiyorum.

    evveliyatında en dikkat çekici olay olan özlem siyasette yeni repliğine özlem türköne'nin tepkisini irdeleyelim. sayın türköne * siyasette yeni olduğunu sert ve tavizsiz bir tavırla müdahale ederek gösterdi. bir insan siyasetçi ise tavrını günlük dilde de kullandığımız politik kelimesiyle nakşetmeli. yani orada ya öyle bir manevrayla hem özlem siyasette yeni kalıbını kullanan insanın kendisine karşı tavır almasını engellemeli hem de meramını anlatabilmeli. aksi takdirde bu gece gördüğümüz üzere uzunca sürecek bir dalga faslına maruz kalacaktır. ha bunu yapamıyorsa sineye çekmeli. hemen bana anlatılan bir anıyı nakledeyim: amasyalı bir hanımefendi siyasete soyunur ve siyasete atıldığı parti de hanımefendiyi memleketi olan amasya'dan değil de kırklareli'den aday gösterir. tabi bu durum kırklareli'deki partilileri memnun etmez. partinin eski tüfekleri hanımefendi'nin kuyusunu kazarken gençler hanımefendiye destek verirler. hanımefendi eski tüfeklerin saldırılarından bitkin düşmüş bir haldeyken gençlerden biri moral vermek amacıyla vekil adayına yaklaşır ve "sen boş ver abla, onlar ne yaparlarsa yapsınlar seni sike sike seçtireceğiz." der. şimdi bu hanımefendi ne yapmalı? özlem hanım kızımız gibi sert bir çıkışla yegane desteğinin temsilcisini de kayıp mı etmeli yoksa usta bir manevra mı? manevra da yapamıyorsa en mantıklısı görmezden gelmek değil mi? politika sanırım son iki seçenekten birini gerektirir. gelelim bu tavırla ilgili bir diğer soruna: özlem hanım'ın bu tavrı bana rezalet, en hoşlanmadığım bürokrat tipini haırlattı. ne oldum delisi, karşısındaki insanlara mevkinin verdiği cesaretle hakaretler yağdırmaktan geri durmayan vs. vs. burada can yücel'den bir anıştırma yapabiliriz: işçinin ağzında küfür: çiçek demeti, patronun ağzında küfür: bok. başka türlü de ifade edebiliriz. güçsüze güç gösterisi yapmak güçlüye yaltaklanmak oranında aşağılıktır. türkiye'nin genel bürokrat tavrı da bu değil midir zaten? işin aslı bu bürokrat tavrı "sayın, delikanlı, kasımpaşalı başbakanımız"a da çok yakın. haliyle özlem türköne hanım da a. k. partisi'ne yakışmış.

    zaten özlem türköne hanım özlem olmazdan evvel de akp'ye yakışır bir aday olduğunun sinyalini vermişti. türkiye'nin en önemli haber kanallarından birine, benim ve daha birçoklarımızın da oyunu çalarak olsa da mecliste %60 oranında temsil edilen iktidar partisinin millet vekili adayı olarak sanat-siyaset konuşmaya giden bir insanın "sanatı ve sanatçıyı seviyorum ehehe" gibi bir beyanat vermesi ilk mektebi amerika birleşik devletleri'nde tamamlamasına, istanbul'da yetişmesine, kamu yönetimi okumasına, uluslararası ilişkiler, özelde de ab ilişkileri mastırı yapmasına, hatta prof. dr. mümtazer türköne'nin zevcesi olmasına rağmen lumpenlikten kurtulamamışlığını kanıtlar. bu da onu akp'ye daha da yaklaştırır. kendisinin reklamının yapan, "aman ha ingiltere'de mastır yaptığımın altını çizmeyi unutmasınlar" beklentisi içerisinde burhan altıntopvari söylemlere imza atan insanları mecliste görmek istiyorum şahsım adına. böylece meclis tv şenlenecek, tüm vekillerimiz, istemeyerek de olsa komedyenlik yapacaklar. ben de ne izlesem de gülsem derdinden kurtulacağım. ha bu arada özlem türköne hanımefendi'nin "ben atasözü kullanmam" beyanatıyla ortaya koyduğu prensipli insan imajına da hayran kalmadığımı, hatta olmadık organlarımla güldüğümü de eklemeden geçemeyeceğim. be özlem türköne hanımefendi bir kaymakama yakışmayacak böyle bir cümleyi kurdun tamam da üstüne bir de neden kullanmam dediğin söz öbeğini kullanıyorsun. çamur at izi kalsın vakasından bahsediyorum elbette.

    hepimizi daha da zor günler bekliyor. ama kimseden yardım dilemiyorum. bu boka battığımız gibi çıkacağız. özlem türköne benim için bir sembol sadece. akp'nin kofluğunu, sadece bir imaj partisi olduğunu, göze hoş geldiği için, titri için, zevcinin titri için entelektüel kaliteden, konuştuklarını hatırlamaktan, orijinal fikirler üretmekten aciz insanları aday yapmasının bir sembolü. sinirlendiğim nokta bu hoş olmayan sembolün 5 yıl boyunca mecliste yine ben ve benim gibi olanlardan çalınan oylarla oturacak olması. bu akp hani barajı kaldıracaktı?
99 entry daha
hesabın var mı? giriş yap