1 entry daha
  • kanuni sultan süleyman döneminin önemli tarihçilerinden ve ırakeyn seferinden sonra devlete nişancı olarak hizmet etmiş bir zat. türk kökenli olup, kastamonu'nun tosya ilçesindendir. başlığın tek entrisinde hayatına dair ayrıntılar verilmiş zaten. benim dikkatimi çeken nokta ise tabakâtü’l-memâlik fî derecâti’l-mesâlik adındaki, döneme ışık tutan eseri. zira kendisi kanuni sultan süleyman'ın seferlerine katılan bir devlet görevlisi olduğu için yazmış olduğu eser bu yüzden son derece kıymetlidir. olaylara devlet penceresinden bakmıştır. kendisi, muhteşem yüzyıl dizisinde de canlandırılmıştır.

    yazmış olduğu eseri yıllar önce alıp okumuştum. her sefer, önemli her olay en ince ayrıntısına kadar anlatılmış. padişahın herhangi bir seferi; onun saraydan çıkması, yolcu edilmesi, yolda yaşadıkları, varışı, kimlerin sefere katıldıkları, kimlerin şehit düştüğü, kaç düşmanın öldürüldüğüne kadar oldukça fazla detay içeriyor. bu anlamda harika bir eser. ancak dönemin en önemli olaylarından birisi olarak kabul edilen şehzade mustafa'nın öldürülmesi sadece yarım sayfa. üstelik nahçivan seferinin içinde, sanki alalede yaşanmış bir olay gibi anlatılıyor. aşağı yukarı bu olay şu şekilde anlatılmış;

    - babasının elini öpmek için gelen şehzade mustafa hazretleri bir süre vezirlerin önünde atı ile geçtikten sonra ardından piyade olarak padişahın otağına girdi. birkaç dakika sonra kendisini vefat ettiği duyuldu. ardından dışarıda bekleyen imrahoru ile bir ağasını yakalayıp idam ettiler. bu olay asker içinde çok derin bir tesir bıraktı. herkes rüstem paşa'nın buna neden olduğunu söylüyordu. rüstem paşa'nın mührü alındı ve kendisi azledildi. kanuni sultan süleyman, oğlunun ölümüne çok üzüldü. onun üzüntüsünü katlayan bir diğer olay ise bu elim vakadan sonra tesadüfen şehzade cihangir'in hastalanması ve vefat etmesiydi.

    işin özü şu ki; şehzade mustafa'nın katline dair yaşananlar tüm çıplaklığı ile anlatılmamış. en sıradan bir olayda bile olması gereken neden sonuç ilişkisi söz konusu değil. her seferi, yanından geçilen köyün adına kadar anlatan, üst düzey görevlilerin mimiklerini ve ruh hallerini dahi yazacak derecede olaylara hakim olan celalzade, söz konusu şehzade mustafa'nın katli olunca sadece bunu yarım sayfa ile geçiştirmiş. celalzade bir devlet görevlisidir. bundan dolayı mevcut olayı neden - sonuç ilişkisi içinde anlatması o dönem şartları altında zor gözüküyor. zira bu olayda birçok kaynak; hürrem sultan ve rüstem paşa'nın hileye başvurmuş olmasını temel neden olarak gösteriyorlar. celalzade bu iddiayı eserine taşısaydı, büyük ihtimal kellesi giderdi.

    esere göre celalzade; şehzade mustafa öldürüldüğü zaman ordugahta. çünkü istanbul'dan padişahın çıkışını, üsküdar'a geçişini, burada şehzade beyazıt'ın gelip onun elini öptüğünü, daha sonra konya'ya hareket edildiğini, şehzade selim'in kendisine katıldığını çok detaylı bir biçimde anlatmış. yani katledilmesini görmemiş olsa bile, tepkileri ve sonrasında yaşananları da görmüş. öncesini de bilmesi, nedenlerine dair sayfalarca yazmasını gerektirirken, böyle bir durum söz konusu değil. eserin ilgili bölümünde çok da önem arz etmeyen fransa - ispanya çatışmasından sayfalarca bahsetmesine rağmen, şehzadenin katledilmesini çok kısa tutmuştur. şüphesiz ki bu onun; sahip olduğu devlet göreviyle alakalıdır. her ne kadar kendisi bir tarihçi olsa da, bunun öncesinde devletin resmi nişancısıdır ve 23 sene bu görevde kalmıştır. bu yüzden sınırlılıkları söz konusudur. her şeye rağmen eseri güvenilirdir. zira şehzade mustafa'nın katledilmesinde yalan ifadeler kullanmamış, sadece olayın derinine inmemiştir. kendisinden sonra gelen diğer osmanlı tarihçileri; her daim celalzade'yi güvenilir olarak görmüş, eserlerinde ona atıfta bulunmuş ancak söz konusu şehzade mustafa'nın katli olunca; celalzade'nin yazdıkları referans alınmamıştır.

    eserini alıp, okumak döneme ilgi duyanlar için tavsiye olunur.
hesabın var mı? giriş yap