599 entry daha
  • pek çok rock dinleyicisi hala grunge'a mesafeli duruyor. çünkü 90'larda ortaya çıkan bu türe ait örnekler 70'lerdeki ya da 80'lerdeki aşırı yüksek, aşırı büyük şarkılara pek benzemiyor. grunge'ın teknik olarak çok büyük olmadığı doğru. bu nedenle ilk bakışta rock'ın diğer dallarına göre dinleyiciye zayıf gelebilir ancak burada çok önemli bir fark var. grunge, deli gibi bateri partisyonlarına sahip olmasa da şarkılarda geçen sözler aşırı sert. bu kullanım da ne bileyim power metal gibi hayali güçler üzerine kurulu değil. baya günlük hayatın karanlık yönlerini ele alıyor ve sözlere kulak verirseniz şarkıları dinlerken çok farklı bir deneyim yaşıyorsunuz.

    zaten grunge müzisyenleri daha içine kapanık insanlar. ayrıca kendi hayatlarında gözlemledikleri kimisi küçük kimisi büyük sıkıntıları şarkılarında dile getirmekten çekinmiyorlar. bu konuda pearl jam şarkıları da iyi bir örnektir. çünkü akran zorbalığından aile içi şiddete kadar geniş bir skalada söz yazıyorlar. şimdi bir kaç şarkı ile pearl jam'in işlediği temalara bir bakalım.

    1) jeremy: bu çocuğu türkiye'de liseye gitmiş her insan tanıyor aslında. çünkü numune gibi her dönemde bir tane jeremy vardı. bu çocuklar sessiz sakin kendi hallerinde insanlardır, okulun serseri tayfası bu çocukla uğraşır ama çocuk genelde pek tepki vermez. yalnız bir gün serseri tayfa ileri gittiğinde çocuk sinirlenir ve ekibin ağzını yüzünü eline verir.

    buna benzer bir olay her lisede konuşulur ve o çocuk bunları nasıl dövdü diye şaşırılır. bu şarkı da olayın gelişimini jeremy tarafından anlatıyor. bu çocukların sessiz olması sosyal anlamda beceriksiz olmalarından değil aslında bir dertlerinin olmasından. buradaki jeremy'nin sıkıntısı da anne babasının çocuklarına karşı ilgi göstermemesi mesela. biriken o öfke de "and he hit me with a surprise left" kısmıyla anlatılıyor. belli ki o patlama anı da yaşanmış.

    şarkının bu nokta atışı tespiti de tesadüf değil. sözleri yazan eddie vedder, buna benzer bir olayı gazetede okumuş. ancak o haberde jeremy wade delle, kavgaya karışmamış. onun yerine sınıfın ortasında silahla intihar etmiş.

    2) daughter: bu şarkıyı ben öncesinde baya beğenerek dinliyordum ama şimdi ne zaman açsam boğazım düğümleniyor.

    acaba şarkı ne anlatıyor diye bakma sebebim de şu sözlerdi "she holds the hand that holds her down" burada şiddet uygulayan birinin ve ona saldırmayan ama engel olmaya çalışan başka bir insanın olduğu anlaşılıyordu. dönüp şarkının ismine bakınca da konunun aile içi şiddet olduğu fark edilebiliyor.

    daughter, öğrenme güçlüğü çeken bir çocuğun gördüğü şiddetten bahsediyor. eddie vedder, geçmiş dönemde disleksi gibi öğrenme güçlüğüne sebep olan sendromların bilinmediğini bu nedenle çocukların okuduklarını anlamadığında ya da derslerini yapamadığında şiddete maruz kaldığını söylüyor. şarkıda bunu "the mother reads aloud, child tries to understand it / tries to make her proud." kısmında görüyoruz. daha sonra "the shades go down" sözleriyle annenin jaluzileri kapattığını çünkü komşularının çocuğa yapacaklarını görmesini istemediğini anlıyoruz.

    aile içi şiddet zaten kötü ama insanın içini asıl acıtan nokta burada çocuğun ya da ailesinin gerçek durumdan habersiz olması. çünkü o dönemde aileler çocuklarının bunu bilerek yaptığını düşünüyorlarmış. çocuklar ise tüm çabalarına rağmen problemi çözemedikleri için hayattaki en yakınlarından şiddet görüyorlar. yaşadıkları hayalkırıklığını ve üzüntüyü düşünmek bile insanın canını acıtıyor.

    3) black: yaşın ilerlemesinin sanırım en belirgin etkisi insanın duyguları daha sabit yaşamaya başlaması. her şeyi ilk defa yaptığınız zamanlar geride kaldığı için artık tepkileriniz de küçülüyor. mesela ilk defa terk edilen bir genç 2 3 ay kendine gelemezken 35 yaşında bir insan durumu daha kısa sürede atlatabiliyor.

    black de bir ayrılık parçası ancak standart şarkıların ötesinde. çünkü eddie sözleri ilk ilişkileri, ilk ayrılıkları düşünerek yazmış. vokallerin bu kadar güçlü ve hüzünlü olmasının bir nedeni de bu galiba.

    bir de şarkının son kısmı çok güzel

    i know someday you'll have a beautiful life
    i know you'll be a star
    in somebody else's sky
    but why
    why
    why can't it be
    oh can't it be mine

    burada bir ayrılık var ama hayat birileri için devam ediyor. yani her şey çok yeni. belki şarkı sözlerini yazan da kendi gökyüzünün yıldızını bulacak bir gün.

    4) even flow: bildiğiniz üzere amerika'da ciddi bir evsiz sorunu var. bu insanların bir kısmı ekonomik durumları nedeniyle bu halde olsalar da okuduğum kadarıyla (amerika'ya gidip görmüşlüğüm yok) bir kısmı da uyuşturucu bağımlılığı ve zihinsel hastalıklar nedeniyle bu halde. örneğin travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle hayatına düzgün şekilde devam edemediği için sokaklarda yaşamak zorunda kalan savaş gazileri var.

    eddie bu şarkıyı da vietnam savaşı gazisi bir evsizle tanıştıktan sonra yazmış. mesela şu sözler hayatını dışarıda geçirmek zorunda olan bir adamın hisleri;

    freezin'
    rests his head on a pillow made of concrete again

    şurada da gülüşünün garip olduğundan ancak hareketlerini çok da kontrol edemediğinden bahsediyor;

    oh, dark grin
    he can't help, when he's happy he looks insane

    şarkının nakaratı da çok açık. belli ki şarkıda anlatılan kişi akıl sağlığı yerinde olmadığı için düşüncelerini toparlayamıyor. ancak bir gün hayatının normale döneceği umudunu da taşıyor hala.

    even flow, thoughts arrive like butterflies
    oh, he don't know, so he chases them away
    oh, someday yet he'll begin his life again
    life again, life again

    5) indifference: biz nesil olarak doğduğumuz andan itibaren kendimizi yoğun bir mücadelenin içinde bulduk. işte iyi okullara gitmek için işe girmek için sürekli bir şeylerin peşinde koşturduk. ancak bu çaba büyük bir çoğunluğumuza mutluluk getirmedi. bir şeyleri başardık belki ama zamanla gittiğimiz yolun bize vadedilen yerlere ulaşmadığını fark ettik. ancak bir çok insan o koşuşturma arasında hayatı farklı yaşamanın yollarını öğrenemediği için hiç istemese de aynı yolda yürümeye devam etti.

    bu şarkı da tam olarak o hissi anlatıyor. bir şekilde mücadele sürüyor, şarkıda bahsedilen kişi zor da olsa yolunda yürümeye devam ediyor ancak çabasının karşılığını alamayacağını da biliyor. sürekli olarak ne fark edecek ki diye tekrar edilmesinin sebebi de bu.

    sonuç olarak pearl jam şarkılarında deli gibi fast picking sololar, çift kick'li davullar olmayabilir. enerjinizi atmak için headbang de yapamazsınız. ancak şöyle bir sakince oturup grubun size ne anlatmaya çalıştığına kulak verirseniz hızlıca dinleyip geçtiğiniz diğer şarkılardan çok daha etkileyici işler olduklarını görebilirsiniz. ben burada beş tane şarkıyla örnek verdim ancak özellikle ilk üç albümün geneli bu tür konulardan bahsediliyor. o nedenle hepsini sıradan dinleyebilirsiniz. yok ben aradan şarkı seçeyim diyorsanız onun için size şöyle kısa bir liste bırakayım. haydin iyi dinlemeler;

    https://open.spotify.com/…hkzfv?si=3b74298ab6024a27
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap