2000 entry daha
  • said nursi'nin "yazmış" olduğu eserlerde "müslüman olmayan kişiler" hakkında neler söylediğini biliyor musunuz? ya da fetö darbe girişiminde bulunanların lideri gülen'in "dinlerarası diyalog" fikrini nereden aldığını? insanlar kendi hareketlerini bir inanç üzerine temellendirirler. gülen ise bu hareketi (bu oluşumu) said nursi'nin yazdıkları üzerine temellendirmiştir.

    said nursi'nin müslüman olmayan asli kafir (hristiyan ruslar) hakkında "yazdırıldı, ihtar edildi" dediği küfürler nelermiş, gelin bir bakalım:

    1) kastamonu lahikası (66. bölüm)

    (gayet ehemmiyetlidir.)

    şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. birden ihtar edildi ki:

    böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki o musibet ona nisbeten çok ucuz düşer. böyle musibet-i semâviye mâsumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.

    üç-dört aydır ki dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiçbir haberim yokken, avrupa’da, rusya’daki çoluk-çocuğa acıyarak tahattur ettim. o mânevî ihtarın beyan ettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. şöyle ki:

    o musibet-i semâviyeden ve beşerin zâlim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı mâneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.

    on beşinden yukarı olanlar, eğer mâsum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür, belki onu cehennemden kurtarır. çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i muhammedî’ye (aleyhissalâtü vesselâm) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. ve madem âhirzamanda hazreti isâ’nın (aleyhisselâm) din-i hakikîsi hükmedecek, islâmiyet’le omuz omuza gelecek. elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve hazreti isa’ya (aleyhisselâm) mensup hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım. cenâb-ı erhamürrâhîmin’e hadsiz şükrettim. ve o elîm elem ve şefkatten tesellî buldum. ... [1]

    ayrıca bu yazı "üstad bediüzzaman’ın ikinci dünya harbi esnasında yazdığı mühim bir mektup" ismiyle "tarihçe-i hayat" adlı eserinde de yer almaktadır. [2]

    ...

    özetle, said nursi ve gülen gibilerine göre bir kimse müslüman olmasa da cennete girebilir: başına gelen bazı sıkıntılardan dolayı 15 yaşından küçükler, şehit (yani ebedi cehennemden kesin kurtuldu); 15 yaşından büyüklerin ise cehennemden kurtulabilme ihtimalleri vardır.

    işte biz bunların ve bunun gibi sapkınlıkları olan tarikat mensuplarının kafir olduklarını söylediğimiz zaman bazı aklıevveller, bizim tekfirde aşırıya gittiğimizi söylüyorlar.

    neyse lafı uzatmadan devam edelim:

    2) emirdağ lahikası (102. bölüm)

    (bir derece mahremdir.)
    ...
    “hem salâhaddin’in, asâ-yı mûsâ’yı amerikalıya vermesi münasebetiyle deriz:
    misyonerler ve hıristiyan ruhanîleri, hem nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. çünkü herhalde şimal cereyanı, islâm ve isevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, islâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. tabaka-yı avâma müsaadekâr ve vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile, burjuvaları avâmın yardımına dâvet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.” [3]
    ...

    said nursi burada da müslümanlar ile misyoner (hristiyanların) ittifakından bahsediyor. "şimal cereyanı" dediği ise rusya'dan gelen komünizm tehlikesi... işte bu tehlike için müslümanların ve hristiyanların bu tehlike karşısında uyanık ve bir olması gerektiğini söylüyor.

    fethullah gülen'in nemalandığı yerler de tam olarak bu kısımlar. gülen, islam'ın asılları ile çelişen dinlerarası diyalog fikrine bir kerede bir gecede ulaşmadı.

    o dönemlerde menşevikler ile bolşevikler savaştı ve bolşevikler kazandı. onlar da kendilerince devrim yaptılar. işte said nursi bu hususta hristiyanlar ile müslümanlar uyanık olsun, ittifak halinde olsun; ki zaten ittifak halindeyiz(!) bu ittifağı bozmaya çalışacaklar (dikkat edin), diyor.

    bu adam mı şimdi son asrın müceddidi?!

    nerede kaldı islam'ın asılları?!

    neymiş efendim... bu komünistler kendilerini müdafaa etmek için islam ile misyonerlerin bir ittifakı varmış, onları bozacakmış; dikkat etmek gerekiyormuş! avam tabakasına (yani halka) iyi davranırlarmış. bu yüzden halk da cahil olduğundan dolayı onların bu hallerine inanıp kanabilirmiş. aman kanmasınlarmış.

    ayrıca said nursi'nin bu yazısı, "tarihçe-i hayat" adlı eserinde de yer almaktadır. [4]

    ...

    3) emirdağ lahikası (152. bölüm)

    “... risale-i nur’un ihlâs lem’aları’nda denildiği gibi, şimdi ehl-i iman, değil müslüman kardeşleriyle, belki hıristiyanın dindar ruhânîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf meseleleri nazara almamak, nizâ etmemek gerektir. çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor. senin, hamiyet-i diniye ve tecrübe-i ilmiye ve nur’lara karşı alâkanızdan rica ediyorum ki, sabri ile geçen macerayı unutmaya çalış ve onu da affet ve helâl et. çünkü o, kendi kafasıyla konuşmamış; eskiden beri hocalardan işittiği şeyleri, lüzumsuz münakaşa ile söylemiş. bilirsin ki, büyük bir hasene ve iyilik, çok günahlara keffâret olur. ...” [5]

    said nursi'nin nasihat ederken verdiği örneğe bakın: eğer küfrü mutlak (yani komünizm, ateizm gibi) bir saldırı varsa (ki var); bırak müslüman kardeşini, bizzat hristiyanların dindarlarıyla ittifak etmek gerekir; ihtilaflı meseleleri nazara almamak gerekir (mesela bizim peygamberimizi kabul etmiyorlar) işte bunlara takılmamamız gerekir. çünkü küfür ehli, allah'a iman edenlere saldırıyor. bu yüzden hristiyanlara niza etmememiz gerekir.

    şimdi gelin, bir de gülen'in sözlerine bakalım. cemaatini hangi inanç üzere bir arada tutuyormuş:

    1) ne zaman kitaptan kurtulacağız?! ne zaman artık içimizin söylediği şeyleri dinleyeceğiz?! kitap, bir rehberdi. hep körler gibi birine arkadan takılınarak gidilmez ki!

    2) ama bir başkası örfaneye "la ilahe illallah" ile iştirak etmiş, alır başıma korum... rabbimin hatırına! muhammeden rasulullah demese bile, o'nun hatırına alıp başıma korum!

    3) la ilahe illallah; o rüknün bile yarısı yok içinde... muhammeden rasulullah yok! onu bile allah affedecekse, allah'ın affedeceğini bizim mahkum etmeye ne hakkımız var!

    ...

    benim özetle söylemek istediğim şey şu:
    cemaati bir arada tutan şey ideolojidir, inanç esaslarıdır.
    gülen ise kendi cemaatini (örgütünü) said nursi'nin yazdığı bu sözlerin etkisinde kalarak bir araya getirmiştir. said nursi (ihtar ediliyor bana diyerek) islam'ın asıllarıyla çelişen bu sözleri söylemiş (ve resmen kendi kafirliğini dünyaya haykırmış); gülen de bu sözler ile kendisine bir hareket oluşturmuş ve bu hareketin sonunda da 15 temmuz yaşanmıştır.

    (bence) türkiye'deki fetö darbe girişiminin doğrudan (ya da dolaylı olarak) temellerini atmış olan şahıs, said nursi'nin bizzat kendisidir. bunun bediüzzamanlığı, eşi benzeri olmazlığı ise olsa olsa kafirliğindendir; bir şey bildiğinden değil. risalelerinde öylesine iftiralar, öylesine şirk ve küfürler vardır ki entry'yi uzun tutmamak adına burada sonlandırıyorum. yoksa bu yazdığım entry'nin 5 katını daha yazabilirim. az birazcık araştırırsanız siz de görebilirsiniz.

    nisâ suresi
    115. kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.

    ne said nursi'nin yolu ne de gülen'in yolu, müminlerin yolu değil. edinmiş oldukları bu yol, asla ama asla sahabe (radıyallahu anhum)'un yolu değil!

    rabbim, cehennem davetçilerinin her türlüsünden bizleri muhafaza etsin. allahumme amin.

    velhamdulillahi rabbil alemin.

    kaynakça:
    [1]: kastamonu lahikası, sayfa 83, sayfa 84
    [2]: tarihçe-i hayat sayfa 240, sayfa 241
    [3]: emirdağ lahikası, sayfa 149, sayfa 150
    [4]: tarihçe-i hayat sayfa 402, sayfa 403
    [5]: emirdağ lahikası, sayfa 195
288 entry daha
hesabın var mı? giriş yap