9 entry daha
  • soğuk bir kış günü, senelerden 1981'incisi, aylardan ocak olanı, günlerden de 20'incisinde dünyaya gelen owen lee hargreaves'e ocak ayında doğduğu için, ninesi "owen" ismini uygun görmüş...

    ninenin uygun gördüğü “owen” isminin muhtemel hikâyesine gelince; ingilizce’de “owen” diye bir isim ya da kelime yok. en yakın ihtimal “oven”, meâl-i türkçesi “fırın” anlamına geliyor. “oven” köken olarak almanca’dan ingilizce’ye geçmiş bir cins isim. eski ingilizce’de “ofen” olarak yazılıyor, ki “ofen” almanca “fırın” demek oluyor. buradan hareketle bir çıkarım yapmaya çalışırsak, güngörmüş nine, buz gibi bir memleket olan kanada’da, yılın en soğuk ayında dünyâya gelen sevgili torunun sıcacık bir baht sâhibi olması dileğiyle “owen” ismini uygun görmüş olabilir. aksi takdirde, bir ninenin torununa “fırın” diye isim koyması pek ihtimal dâhilinde görünmediği için, “oven”, belki yerel ağızdaki söylenişiyle “owen” olarak yazılıyor olabilir.

    kanada ülkesinin calgary şehrinde dünyâya gelmek kısmetine çıktığı için kanadalı sıfatını haîz olan hargreaves, 1980'li yıllarda ingiltere'den kanada'ya göç eylemiş margaret ve colin hargreaves'in üç erkek evlâdından en küçük olanı ve kanada'da doğan yegânesi.

    derler ya, “ayaktopunu ingilizler icât etmişlermiş de ayaktopu ingiliz milletinin atasıporuymuş...”, yalan değil. owen’in babası da ayaktopu hizmetkârıymış. colin hargreaves, vaktiyle bolton wanderers forması giymiş. iki erkek kardeşinin ikisi de ayaktopuna lâyıkıyla hizmet etmişler. evin tüm erkekleri futbol ile haşır neşir olunca, owen’a da meşin yuvarlağın peşinde büyümek nasîp olmuş. henüz beş yaşında iken de o meşin topa yetişip ilk tekmeyi sallamak kısmet olmuş.

    owen 12 yaşında geldiğinde, beybabası tutmuş elinden, yakın bir arkadaşının yanına varmış. demiş al bizim en küçük oğlanı, senin yanında ayaktopunun inceliklerini öğrensin, ayaktopu da bizimkinin inceliklerini öğrensin. “cedar ridge jacks” ismindeki ortaokul takımını çalıştıran bu hoca da demiş, olur.

    owen 14 yaşına gelip de sarı tüyleri kartlaşma belirtileri gösterdiği vakit, senelerden 1995’incisine gelindiğinde cedar ridge jacks, calgary foothills fc ismindeki bir başka kulübe intisâb etmiş. bu calgary foothills fc’nin de bir alman hocası varmış ki burk kaiser derlermiş adına, onun da alman bir yardımcısı varmış, ki thomas niendorf derlermiş ona da...

    tesâdüf bu ya, calgary foothills fc’in 15 yaşaltı şampiyonu oldugu 1996 yazında, o zamanlar fc bayern münih’in altyapı sorumlularından harald hoppe da yaz tatilini kanada’daki arkadaşları burk ile thomas’ı ziyâret ederek geçirmek istemiş. bu harald hoppe, owen’i görmüş. malın iyisinden anlıyormuş. çocuğu beğenmiş. o zamanlar henüz cep telefonu bugünkü gibi yaygın değilmiş. soyunma odasındaki ankesörlü telefondan bavyera’yı aramış. demiş, müthiş bir yetenek. demisler, ne edek. demiş, ingilizler kelek. demişler, al gel hele bi görek, yedirek yavrucağa bir bavyera usulü börek...

    senelerden 1996’ıncısı, aylardan ekim olanı, owen, münih’in säbener straße’deki tesislerinde bir çalışmaya katılarak alman hocalarını tatmin etmiş ve ardından senelerden 1997’incisi ve dahi aylardan temmuz ise, bir başka olmuş owen. fc bayern münih’in yıldız takımına katılmış. kanada’da dünyaya gelen bir ingiliz milli takimi oyuncusunun, almanya’nın bavyera eyâletinde, münih forması giymesinin hikâyesi, hayret edilecek şey ama, tıpkı böyle olmuş...
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap