• "...
    eğer bu işlere hiç bulaşmasalardı... boylarından büyük oyunlara kalkışmasalardı... cemaat’e sırtlarını dayayıp her şeyi yapabileceklerini düşünmeselerdi... türkiye’yi jurnallemenin, kötülemenin, bu ülkenin yegane koruyucusu askere saldırmanın karşılığının olmayacağını sanmasalardı...

    kimse onlara dokunmazdı... hiçbirimiz ilgilenmezdik... umursamazdık. işlerini yapan memurlar olarak kalırlardı.

    emrullah uslu, uslu uslu utah’ta dolaşmaya devam ederdi...

    ortağı önder aytaç da polis akademisi’nde ders vermeye...

    ama yetmedi bu onlara... sadece akademisyen olmak ya da doktora yapmak kesmedi. polisin evrensel kuralı “hizmet etmek ve korumak” onlara işlemedi.

    oysa meydan boş değil. onlar misyon gazetelerinde her türlü kurum ve kişiye saldıracaklar, her türlü yalanı yazacaklar, iftira atacaklar, tehditler savuracaklar ve onlara karşı gerçek gazeteciler hiçbir şey söylemeyecek, öyle mi?

    güneydoğu’daki olayların sorumlusunun ergenekon olduğunu savunacaklar mesela? “polisin gayriresmi görüşünün bu olduğunu” yazmayacak mıyız? yazınca küfrediyorlar, tehdit savuruyorlar çünkü.

    yaşar büyükanıt’ı yıpratmak için yapılan kampanyanın merkezi utah’ta bulunmaları yadırganmayacak mı? bunu söyleyince “adi ve aşağılık” diyorlar. her kimse o “fabrikatör”den emir aldığımızı ima ediyorlar.

    beyler, maalesef öyle değil. maalesef işler sandığınız gibi işlemiyor. kendinizle karıştırmayın, siz kimden emir alıyorsunuz, hangi cemaat’in kanadı altındasınız bilmem.

    ama bildiğim bir şey var ki ben gazeteciyim. hakkınızda haberler yapanlar da sadece gazeteci.

    siz bir şeyler yazarken, başkaları da sizin yazdığınızın gerçeğini elbette yazacak.

    basını taraf gibi yalancı bir yayın organından ibaret zannediyor olabilirsiniz, ama bu ülkede gerçekten gazetecilik yapmak isteyenler de var. ve onlar her gün sizin yalanlarınızın peşindeler.

    nihayet yaptığımız gazetecilik sonuç verdi.

    o küçük köşesinde kendi kendine komplolar kuran emrullah uslu adı artık kamuoyuna mal oldu. kendi görev tanımının dışına çıkan başka polisler gibi o da deşifre oldu.

    psikolojik harbin bir piyonu olarak.

    şimdi emrullah uslu tam sekiz senedir çıkamadığı (ve “okyanus aşırı uçamaz” raporlarıyla bunu meşru kılmaya çalıştığı) amerika’dan çağrılıyor. dönmek zorunda. dönecek ve orada ne yaptığını anlatacak. türkiye kamuoyu ondan bunu bekliyor.

    ne demek “okyanus aşırı uçamamak”, bunun hesabını vermeli.

    bu işler öyle köşede tehdit savurmakla, hakaret etmekle olmuyor.

    ne işi vardı utah’ta? türkiye’de psikolojik harbe katkıda bulunan belgelerde parmağı var mı? bu belgeleri o mu ele geçirdi ve utah’tan türkiye’ye servis etti?

    cemaat’in rolü nedir bu işte?

    bütün bunları açıklamasını bekliyoruz."

    http://aksam.medyator.com/…zar/5716/aksam/yazi.html
447 entry daha
hesabın var mı? giriş yap