588 entry daha
  • hey gidi hidayet be!

    basketbolle dolu ted ankara koleji yılları yeni bitmiş, oyun zekasına hayran olduğum magic johnson taşıdığı hiv virüsü yüzünden basketbolü henüz bırakmış, kendi içimizde efes pilsen'le avunuyoruz. basket oynarken herkes kendince bir conrad mcrae, bir larry richard.. kısaların favorisi petar naumoski, kazmaların ise tamer oyguç..

    efes pilsen'in koraç kupası'nı kazandıktan sonraki televizyon programında önce doğan hakyemez, sonra da petar naumoski bahsetmişti ilk kez ondan. "genç takımda hidayet adında bir çocuk var, çok yetenekli."

    hidayet ismini perihan abla'da orhan çağman'ın canlandırdığı "hidayet amca" karakteri dışında hayatımda ilk kez duyuyordum.

    "okulu çavuşoğlu koleji'ni liselerarası dünya şampiyonu yaptı. 1 numaradan 4 numaraya kadar her pozisyonda oynayabiliyor." takımda petar naumoski gibi bir point guard ya da ufuk sarıca bir şutör varken oynasa ne olur, oynamasa ne olur diye düşünürdük. ufkumuz bu kadardı o zaman bizim. larry bird'ü, magic johnson'ı ancak trt'nin maç aralarında verdiği dire straits'in walk of life klibinde izliyorduk küçükken.

    sonra parkeye çıktı hidayet.. efes pilsen'de daha ecnebilerin "hedo" adını takmadan önceki çelimsiz fiziğini, istikrarsız basketbolünü, ara sıra attığı üçlükleri hatırlıyorum da, bu muymuş derdim naumoski'nin, ufuk sarıca'nın veliahtı.

    daha sonra duydum ki nba draft'inde seçilmiş sacramento kings tarafından. 2000 yılı, nba tv falan ne gezer, kanal d nba maçlarını ara sıra veriyor da izleyebiliyoruz. gecenin bir yarısı, ikinci ya da üçüncü çeyrekte oyuna girer mi, topu ona verirler mi, denk gelir de bir üçlük atar mı diye bekleşip duruyoruz ekran başında. ne gezer.. oysa takımda aynı dili konuştuğu vlade divac ve peja stojakovic var, hiç de kıyak yapmıyorlar. istatistiklerini internetten takip etmeye, kendimce olumlu taraflarını çıkarmaya çalışıyorum. (bkz: #292343) (bkz: #384446)

    sonra bir gün nba.com'u açıyorum, ana sayfada hidayet'in resmi! o dönemki iddiasız denver nuggets karşısında triple double yapayazmış, hemen sözlüğe yazıyorum: #1134468. hala bilgisayarımda durur kaydettiğim o günkü nba.com ana sayfası..

    sonra inişler çıkışlar, ardından gelen mehmet okur'la kıyaslamalar, milli takım maçları ve polemikleri.. önce san antonio spurs, sonra orlando magic günleri.. o kadar alıştırıyor ki bizi, artık gece nba tv'de maçı olduğu zaman izlemiyorum bile çoğu zaman. maç başına 14-15 sayı atıyor, 4-5 ribaund alıyor, kanıksamışım, beğenmiyorum. daha çok asist yapmalı diyorum. bir maç 35 sayı atıyor, diğer maç atamayınca "istikrarsız" damgasını yapıştırıyorum. arada bir winning shot yapıyor, jeneriklere çıkması için daha çok yapması lazım diyorum. all star oylamasında oy veriyorum, ama hakettiği ya da seçilebileceğine inandığım için değil, sırf türk olduğu için.

    sonra bir bakıyorum, hidayet ciddi ciddi neredeyse 10 yıldır bir şekilde nba'de oynuyor. üstelik artık kalburüstü basketbolcular arasında sayılıyor. birden fazla haftanın, hatta ayın oyuncusu seçiliyor. her ay bir winning shot yapıyor. o da yetmiyor en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünü alıveriyor. all star karmasına seçilmedi diye hakkında "haksızlık yapıldı" konulu makaleler yazılıyor bizzat nba basını tarafından.

    sonra bir gün geliyor, takımı onun önderliğinde istatistikleri alt üst ediyor. koca boston celtics tarihinde ilk kez 3-2 öne geçmişken kendi sahasında seriyi kaybediyor. hidayet takımını neredeyse tek başına konferans finaline taşıyor. finalde evindeki 41 maçta yalnızca 2 kez kaybetmiş, finale 8 maçta hiç yenilmeden gelmiş bir takımı* yine onun önderliğinde deplasmanda dize getiriyor.

    ve bugün.. iki konferans finali var. günde yalnızca bir maç oynanıyor ve tüm dünyanın gözü o günkü maçta.. nba.com'un ana sayfasında yayınlanan makalede hidayet, takım arkadaşları dwight howard ve rashard lewis'le birlikte "magic's big three" olarak lanse ediliyor, ancak makale tamamen hidayet üzerine yazılmış.

    http://www.nba.com/ (entry'nin yazıldığı gün itibariyle)
    http://www.nba.com/…05/21/magic.bigthree/index.html (makalenin esas linki)

    daha birkaç saat önce hidayet'in geçirdiği tüm bu süreci birlikte tartışıp yaşadığım çocukluk arkadaşımla konuşurken "aynı magic johnson gibi oynuyor" demiştik birbirimize, objektif olamadığımız için abarttığımızı düşünmüştüm. ama makaleyi okurken gözlerime inanamadım:

    "he's going to act like another tall magic man -- magic johnson, that is. turkoglu has started to become orlando's facilitator, distributor and orchestrator of the magic offense. instead of relying on one guy to carry them home, the magic have been trusting turkoglu to make the right decisions. and he's been making them at the right time."

    basketboldan ve hidayet'in oyunundan keyif almanın zirve yaptığı gün bugündür. şu saniye basketbolü bıraksa, onun adına hiç "keşke" kalmaz kafamda..

    işte onun için, hey gidi hidayet be!
2528 entry daha
hesabın var mı? giriş yap