1 entry daha
  • cicero'nun de republica'sının başında gökyüzünde aynı anda iki güneş görünmesiyle ilgili olarak bir etik-fizik tartışması yaşanır. burada iki türlü bir doğa araştırması karşıtlığı göze çarpar: a) bu araştırma, insan için çok karmaşıktır. b) bu araştırma, ahlaki ya da sosyal sorunlarla alakasızdır. yani fizik, etik sorunlarla mücadelemizde işe yaramıyorsa, yararsızdır. konuşmacılardan laelius'un retorik sorusu şöyle: "tamam gökler, araştırmamızın konusu olsun da, bu insana ilişkin sorunları çözecek mi?" burada insana özgü yani sosyal meselelerin doğa meselelerinin önüne geçtiğini görüyoruz. tıpkı sokrates'te olduğu gibi, laelius'ta da fiziğin etik açıdan sağlayacağı yarara göre önem kazanması söz konusu.

    tuhaf olan şu yüzyıllar sonra h. poincare bir eserinde[h. poincare, bilimin değeri, sf.148, çev. f. yücel, meb yayınları, ankara 2001. ayrıca bkz. http://books.google.com/…s?id=jcmdaaaambaj&pg=pa283 ] a. comte'un, güneş'in terkibini aramanın boşuna olduğunu, zira böyle bir bilginin sosyolojide hiçbir işe yaramayacağını söylediğini aktarır. fizik-etik ilişkisine dair harika bir retro manevra comte'unkisi; felaket bir sokratesçi tutum. buna karşılık h. poincare resmen comte'un canına okur, bakın: "...astronomi faydalıdır; çünkü bizi benliğimizin üstüne yükseltir; çünkü büyüktür, çünkü güzeldir… astronomi, insanın vücutça ne kadar küçük ve zekâca ne kadar büyük olduğunu gösterir; zira göz kamaştıran bu enginlik içinde insan vücudu ancak belirsiz bir nokta olduğu halde, insan zekâsı onu tamamıyla kavrayabilir ve bu enginliğin sessiz ahengini tadabilir. böylece biz kuvvetimizin şuuruna erişmiş oluruz; bunu ise ne kadar pahalı ödesek azdır; zira bu şuur bizi daha kuvvetli yapar... bir zamanlar her şeyi kendisi için bir sır olan bir tabiatın ortasında tek başınaydı; anlaşılmaz kuvvetlerin beklenmeyen her tezahürü karşısında korku duyardı; evrenin gidişinde kapristen başka bir şey göremiyordu; bütün olayları bir sürü acayip ve huysuz cinlerin faaliyetine atfederdi." (a.g.e., sf.139-140)

    artık bunların hepsi geride kaldı. günün insanı için her boş inancın değilse de en azından birçoğunun boynu kırıldı; boş inançlara dayanan nefsler "rahat nefes alamıyor". sokrates'e, cicero'nun laelius'una ve comte'a at gözlüğü takan bakış açısından onlar sorumlu değil; bu hepimizin sorunu. dilim ve ben, farkında olduğum her an her şeyi var kılıyorum. gözlerimi kapadığımda hiçbir şey yokmuş gibi düşünüyorum; insana dair çözülmeyi bekleyen sorunlar öylesine yük ki, comte da, laelius da güneş'e baktığında (daha doğrusu bakamadığında) aynı şeyi görüyor: "bu benim işime yarar mı acaba?" diyor; oysa cicero'nun eserinde laelius'un retorik sorusuna verilen cevap daha manidardır: evren evimizdir ve biz evimizi bilmeliyiz; bu ev, bizi ilgilendirir; bu ev bizimle tanrıların ortak yuvasıdır. evreni bilmemek büyük sorunları bilmemeyi doğurur. ayrıca böyle bir fizik bilgisi "haz" anlamına da gelir. bu akıl yürütme yani ratio, laelius tarafından da kabul edilir; tabi fizik çalışmasını boş zamanda yapıyorsanız. burada aktarılan görüşe göre fizik çalışması tatilde yapılmalıdır. yani "doğa araştırması için kendinize özel bir vakit ayırmakla uğraşmayın" deniyor. itinayla bkz. cicero, de republica 1.20vd.

    eserin başka bir yerinde güneş'e, ay'a ve beş gezegene dair "küre"den bahsediliyor. bu büyük ihtimalle gökyüzündeki iki güneş fenomenini açıklamak içindir; metnin bir kısmı elimizde değil, tam emin olamıyoruz. yine eserin bir yerinde scipio, bir savaş meydanında, gerçekleşen ay tutulması esnasında askerlerin korktuğunu ve bunun üzerine babası kumandan scipio'nun askerlere "bu sadece doğa fenomenidir, korkuya gerek yok!" dediğini aktarıyor. askerlerin ay tutulmasından korkması boş inançtan kaynaklanmaktadır (de republica 1.24); h. poincare'in sözlerini anımsayınız, işte bu boş inancın belini büken romalı scipio'nun keskin ve ikna edici sözleri ve doğa araştırmalarının giderek gelişme gösteren yöntemlerle daha da açık bir şekilde fenomenlerin özünü açıklayabilmesidir.

    etik-fizik ilişkisi kapsamında fiziğin tarih önünde üstlendiği görevi etik süzgecinden geçirip değerlendirmek mümkün; ama fizik yani doğa araştırması öylesine kuvvetlenmiştir ki, çoğu kere insanın bu süzgeci eline alma arzusu bile tükenmiştir.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap