the hurt locker

• --- spoiler ---
  belki kült bir savaş filmi olarak anılmayacaktır ama yine de iyi bir filmdir. bazı klişelerin olduğu doğrudur, örneğin ssgt. william james'in (bkz: jeremy renner) filmin başlarındaki kovboy tiplemesi gibi. abartılı sahneleri de vardır, üçlümüzün yeterli güvenlik önlemi almadan bir başlarına sokak aralarına ve binalara dalmaları gibi. keza amerikalıların küçücük kulübe gibi evleri bile en az bir bölük adamla bastıklarını izledik televizyonda defalarca. will ayrıca askeri kamptan çıkıp bir başına ev basmıştır ki bu abartı değil saçmadır düpedüz... peki bunlar bir filmi kötü yapar mı? sonuçta bir savaş filmi bu, belgeseli değil ki! bir solukta izledim ben bu filmi. görsel olarak harika sahneleri vardı, ama en çok yarattığı gerilim duygusu bağladı beni. ilk sahneden sonuna kadar sizi o askerlerin yaşadığı gerilime ortak edebiliyor bu film. birbirine bağlanmış 5 kadar bombayı topraktan çekerek çıkardığı sahne çok akılda kalıcı. arabanın içindeki ateşleyiciyi ararken, çekimler öyle yapılmış ki, siz de arabanın içine tıkılmış gibisiniz. karşılıklı uzun menzil atışlarında siz de dürbünden bakıyosunuz ve tetiğin düştüğü andan merminin izini gördüğünüz ana kadar nefes almıyorsunuz siz de. o çatışmanın akşamında, takım içip sapıtırken "bir arıza çıkacak" havası var. ama en çok çocuk cesedinin içine elini daldırdığı an... sözün özü sizi iyi gerebilen ve o gerginlikte filmin sonuna kadar tutabilen bir film. çok sağlam bir senaryo denemez belki ama çok iyi çekilmiş bir film. bu gerginlikle filmin mottosu olan "war is a drug" kelamını anlıyor ve sindirebiliyorsunuz. işte bu bir filmi "iyi" yapar bence.
  --- spoiler ---