6 entry daha
  • andrei platonov'un türkçe'ye can adıyla çevrilen romanı... sovyetler birliği kurulmuş hatta stalin dönemi yaşanmaktadır. nazar çagatayev, orta asya'nın geniş düzlüklerinde yitip gitmiş halkının arasından ayrılıp moskova'da öğrenim görmüş, mezuniyetinin ardından halkına sosyalizmi anlatmak ve onlarla birlikte "mutlu" bir yaşam kurmak istemektedir. ancak can adı verilen bu halk, yaşamaktan uzun zaman önce vazgeçmiştir. mutluluk denilen şey hakkında en küçük bir fikirleri ya da yaşama ilişkin kırıntı düzeyinde dahi bir coşkuları yoktur. çagatayev, kendi yaşamını, daha doğrusu yaşamın anlamını sorgularken, halkının "yaşamaya ne gerek var ki" sorusuna yanıt verebilecek midir?

    kısa, duru ve anlamlı cümleleriyle insanı şaşırtıp sarsan bir roman... yer yer -hele olayların geçtiği mekanları gözünüzde canlandırmaya çalıştıkça- bir bilim kurgu romanı, yer yer bir ütopya, yer yerse adeta tanrısı olmayan bir dinin kutsal kitabı hissi yaratıyor insanda. kendini halkına ve sosyalizme (aslında sosyalizme kısmı tartışmalı zira kitapta sosyalizm hemen hemen mutluluk kavramı ile eş anlamlı gibi kullanılmış) adamış çagatayev'in idealizmi, şamanik özellikler de gösteren bir halkın (kıyafetleri olmadığı için çırılçıplak gezecek kadar) maddi olanaklardan yoksun yaşamı ve insanlar, yaşamaktan vazgeçip yollarını kaybetmiş hayvanlar, uçsuz bucaksız çöl... platonov, sosyalist gerçekçilikle idealizmi, büyülü gerçekçiliği ve derin bir yaşam felsefesini bir araya getirmeyi başarıyor.

    romandan ruh anlamına da gelebilecek can (duha) kelimesinin rusça'da aynı zamanda köle kelimesini de karşılamak üzere kullanıldığını öğreniyoruz. belki böylece gogol'un ölü canlar'ındaki "canlar"ın ne olduğunu da anlama şansımız oluyor.

    çeviriye ilişkin de bir kaç söz etmek gerek... çölün, büyük olasılık türkçe'de çok da karşılık bulunmayan dilini, bu kadar somut, doğru, tutarlı yapan çevirmen günay çetao...
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap