147 entry daha
  • en fazla 13 yaşındayım. yıllar önce ortaokulda verilen bir ödev için, ünlü biriyle röportaj yapmam istenmişti. oha bu nasıl ödev dediğinizi duyar gibiyim. ünlü dediysek devlet tiyatrosundan orta halli bir oyuncu, mütevazı bir yazar falan da oluyordu.

    dedemin arkadaşı olan halit kıvanç aklıma geldi. dedemlerin yazlığına gittiğimde birkaç kez kendisini uzaktan görmüştüm, iki-üç kez tokalaşmışlığım var o kadar. dedemle de o kadar samimi değiller. yazlık komşuluğu işte. babama söyledim, olmaz oğlum koca halit kıvanç'ı bir ortaokul ödevi için rahatsız mı edeceksin dedi. anneme söyledim saçmalama dedi, git şu yukarıdaki tiyatroya bul birisini dedi. ben de gizli gizli dedemi aradım. anlattım durumu kabaca. dedem de beni çok sever, hayır diyemezdi. aramış halit kıvanç'ı anlatmış durumu. hay hay buyursun gelsin demiş halit abi. baya bi şaşırmıştım. ayaküstü birkaç sohbet edeceğiz zannettim fakat öyle de değilmiş. bir haftasonu sabah saatinde kışlık evine, kahvaltıya davet etmiş beni.

    elime ses kaydı yapan takoz gibi bir teyp ve kağıt kalem alıp gittim o sabah halit abi'nin evine. beni müthiş sıcak karşıladı. kahvaltı sofrasına buyur etti, bir güzel yiyip içtik. evini gezdirdi biraz. bu arada sabahın kör saati olmasına karşın müthiş şık giyinmişti. sonra beni arka taraftaki bir odaya aldı ve küçük kare bir masaya karşılıklı oturduk. masaya teybi koydum ve kayda bastım. toplam 4 soru sordum fakat bu sorulara yarım saati aşkın cevaplarla titizlikle yanıt verdi. sanki sözleri gazetede yayınlanacakmış ciddiyetiyle konuşuyordu. yüzünden tebessüm eksik olmuyordu bir yandan da.

    röportaj bittiğinde elimi sıkarak tekrar içeri geçtik. bana iki tane kitap hediye etti. biri kendi kitabı hatta. ismime özel imza attı. biraz daha lafladıktan sonra kapıya kadar geçirdi ve uğurladı.

    şimdi şöyle bir düşünüyorum da; kaldı mı böylesine insanlar medya camiasında...

    hayatında daha önce hiç tanışmadığı bir ortaokul öğrencisini, haftasonu sabahı grand tuvalet karşılayıp kahvaltı sofrasına buyur ettikten sonra, saçma sorularıma müthiş bir ciddiyetle yanıt veren, komplekssiz ve enfes bir kişilik.

    o röportajdan tek bir sözü beynimde saklanmış. "yanında muhakkak kağıt kalem taşı. daha sonra bir şekilde hatırlaman gerekecek her şeyi o kağıda yaz. beynin eskiyeceğine kağıtlar eskisin."

    dolayısıyla sınıfta 100 çeken tek öğrenci bendim. ömrün uzun olsun halit abi..
656 entry daha
hesabın var mı? giriş yap