4 entry daha
  • mükemmeliyetçi yönetmenlerden william wyler'ın ellerinden çıkan çok sağlam bir gerilim filmi. ne varsa eskilerde var diye bir söz vardır. bu film bu sözün haklılığını sonuna kadar kanıtlar. film tıpkı adı gibi bir ailenin çaresizce ilerleyen saatlerine odaklanır. üç suçlu hapishaneden firar ederler. sonunda iki çocuklu bir babanın evini girip ailesini ve kendisini rehin alırlar. adam ya da ailedeki herhangi birisi suçluların aleyhlerine bir şeyler yaparlarsa kan dökülecektir. film bir günden kısa bir sürede geçer. bu süre zarfında suçluların birbirleriyle ilişkilerine, ailenin çaresizliğine değinilir. wyler "the end" yazısı çıkana kadar gerilimi sürdürmeyi başarır. alfred hitchcock gibi gerilimin dozunu yavaş yavaş arttırıp finalde zirveye çıkarmaz. suçlular eve girip aileyi rehin aldıktan hemen sonra gerilim başlar. finale dek de devam eder. ve ortaya çok sağlam bir gerilim filmi çıkar.
    filmin başrolünü üstlenen humphrey bogart "keşke kariyerinde sürekli kötü adamı canlandırmış olsaydı" dedirtir. bu cümleyi the treasure of the sierra madre filmindeki rolü için de kurmuştum. bogart orada da kötü karaktere hayat vermişti. bu iki filmdeki performansları daha iyi bana göre. sürekli iyi rollerde izleyince az sayıdaki kötü karakterdeki performansları daha değerli hale geliyorlar.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap