41 entry daha
  • her ulusun kollektif bilinç altı masallarında yatar. tarihsel sosyoloji açısından masallar alan araştırmalarından bile daha değerli veriler sunar. masaları incelediğimizde sadece olguyu değil olgunun arkasında yatan ruh halini, söz konusu halkın evreni simgeleştirme biçimini de görürüz. keloğlan'ı yaratmış olan halkın hayata bakış açısının gayet olumlu, pozitivist (metafizik olmayan) olduğunu görürsünüz. bu kültürün başarı figürünü barındırdığını söylemekte bir sakınca olduğunu sanmıyorum. sonradan ekonomik olarak en gelişmiş islam toplumu olacak kimselerin keloğlan hikayesini yaratan toplum olması tesadüf değildir.

    kahramanımız normal (yani akıl ve beden sağlığı yerinde) bir insan için olabilecek en düşük standartları taşır. fiziksel olarak kel ve çelimsizdir, hiçbir avantajı bulunmaz.` :kız olsan vermezsin` sosyal statü açısındansa köprü altından bir önceki aşamadadır. babası yoktur hasta ve yaşlı annesiyle fakirlik içinde yaşar. buna rağmen tellalın padişahın kızının hastalığını iyleştirenin her dileğini yerine getireceğini söylediği fermanınını duyduğunda hiç bir kompleks duymadan ödülü kazanacağına inançla yola koyulur. "yol" oldukça zorlu ve çetindir. padişahın kızı normal bir hastalığa tutulmamış amacı padişahı devirmek olan bir komplonun parçası olarak hain vezir ve adamları tarafından efsunlanmıştır. sorunlar pek çok ve çeşitlidir. öncelikle işin teorik bilgi yanı vardır efsunu bozmalıdır, sonrasında pratik zeka ve güç gerektiren türlü entrikalarla karşılaşır; zindanlara düşer, çeşitli belaların üstesinden gelir en sonunda da padişahın kullanacağı kaba güçle karşı karşıya gelecektir.

    ilk olarak keloğlan, padişahın karşısına geçip kızının iyileştirdiği takdirde onunla evlenmesine izin vermesini isteyecek kadar cesurdur. normalde reayadan bir tıfıl oğlanın bu isteği bile kellesinin alınmasına yetecekken kızı için her fedakarlığı yapmaya hazır olan padişah hiç düşünmeden kabul eder.` :baba figürü`

    sonrasında efsunla ilgili gerçekleri ve devlete karşı yapılan komployu öğrenen keloğlan ele aldığı sorunları teker teker halleder. hatta kızı iyileşince verdiği sözden caymaya çabalayan bu uğurda keloğlanı öldürmesi için en güçlü pehlivanını gönderen padişahın egosunu da başpehlivanı döve döve bertaraf eder.

    en sonundaysa sadece prensesi almakla kalmaz hain vezirin oyunlarını ortaya çıkararak hem ülkesini kurtarır hem de kendisi vezir olur.

    bu yönüyle hikaye iran hikayelerinden farklıdır. ferhatla şirin masalını hatırlayın. orada hiç kötü karakter yoktur. sevenleri ayıran mehmene banu dahi özünde kızkardeşi için gençliğini, güzelliğini gözünü kırpmadan verebilecek kadar özverilidir. şirin zaten genç, güzel, masum prenses ferhat'sa güçlü kuvvetli, yakışıklı ve sanatkardır. keloğlan başlangıçta ne kadar dezevantajlıysa ferhat da o kadar avantajlıdır. buna rağmen işler öyle sarpa sarar ki sanırsınız hikayede çok güçlü bir kötü karakter var.

    mehmene banu'nun melikesi olduğu ülkeye ne olur bilemiyoruz. muhtemelen melikenin ölmesi sonucu çıkan karışıklıklar yüzünden artan enflasyonla ekonomi kötüye gitmiş, orta direğin beli bükülmüştür.` :swh`
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap