6 entry daha
  • anektodal entry olacak biraz, ama haydi hayirlisi.

    bir zamanlar universite'nin ilk senelerindeyken bir advisor'um vardi. aslinda doktora ogrencisi olan bu genc adam (yaklasik 30 yaslarina daha yeni girmis, alman bir hatun ile evli, sirin mi sirin bir insan), kazili kafasi, farkli renkteki gozleri, elinden dusurmedigi kahve bardagi ve engin bilgi dagarcigi ile saatlerce muhabbet edebileceginiz bir adamdi.

    ismi de david jones'di. gayet basit, bilindik bir isim aslinda. herhalde amerika'da yaklasik yuz bin (veya daha fazla) david jones vardir.

    ama kendisi cok iyi almanca konusurdu. karisi ile berlin'de birkac sene yasadigi icin midir nedir, almanca olarak iyi anlasabilirdik.

    bende de, amerikalilar'in kokenlerini hep merak ederim. ne zaman biri ile samimi olsam, bir sure sonra mutlaka "senin kokenlerin aslinda nereden" diye sorarim. kimisinde kizilderili kani bile mevcuttur filan, kimisi tamamiylen irlandali'dir ve aslinda ailesi inancli katoliklerdir, filan. o da baya ilgimi ceker dogal olarak.

    pek tabii bu merakimi yenemeyerek, david'e kokenlerinin neresi oldugunu sordum.

    durdu durdu, kahvesinden bir yudum aldi, bana donup yuzunde sapsal bir siritma ile "white trash" dedi.

    pek tabii dumur mekanizmasini harekete geciren olaylardan birinin basina geldigini, dumuru atlattiktan sonra anlayabildim. megersem adamin ailesi hakkaten white trashmis de, dedesi arazisine giren birini vurmaktan bir hafta kodeste yatmis, taa ki nefs-i mudafa oldugu anlasilincaya kadar (dedesinin soyadi da smith bu arada, anlayin artik).

    "peki senin bu okulda ne isin var ulan" demez mi insan? "eeh yeter ulan" diyip ailesine veda etmis ve gitmis, kendine hayat kurmus, okumus adam olmus.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap