27 entry daha
  • 2009 yapımı andrea arnold filmi. zannımca, kendisi ken loach'un izinden gitmekte olup, pek de iyi pek de güzel yapmaktadır.

    ingiltere'nin tüm kasvetini varoşlar üzerinden gösteren güzel bi inner city filmi çıkmış ortaya. evet, "çocuklarını doğurduğuna bin pişman kenar mahalle dilberi genç anne ve onun sevgisizlikle büyüyen, baba kavramıyla tanışmamış, rol model eksikliğinden muzdarip ve toplumla sorunları olan eğitimsiz mahdumları" teması sık sık işlenmekte bağımsız sinema tarafından. ancak, bunların çoğu didaktik çabalarla mesaj kaygısı kasarken ve "öyle olmaz işteee, olması gereken budur; böyle olmalı, diğerleri komple yanlışşş ama anlayana!!!" diye düşüncelerini gözümüze gözümüze sokarken, pek azı gerçekten samimi ve hayatın akışını, olduğu gibi perdeye yansıtabiliyor.

    --- spoiler ---

    ben yönetmenin tarzını da, sinematografisini de sevdim. özellikle de mia'nın, atın yaşlandığı için vurulduğunu öğrendiği sahne kanıma dokundu. mia, akvaryumun camına tüm gücüyle kafayı yerleştirip, yine de çıkamadığını görünce umutsuzluğun dibine vuran, içi acıyan, çaresizce olduğu yere çöken bir balıktı o anda. "ben o atı sevmiştim, bu da mı gol değil be hakim abi!" diye bağıracak sandım bi an için...

    --- spoiler ---
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap