2 entry daha
  • kafirun suresinin sadece son ayetidir. tek başına kesilip postmodern bildirgelere montajlanırsa bir liberal bildirge olarak anlaşılabilir. oysa tersine bütün uzlaşma ihtimallerini ortadan kaldıran bir ültimatom niteliği taşır. önceki ayetleri de ekleyerek ifadenin gelişine ve tümüne bakalım:
    1. "de kî: "ey kafirler!"
    2. "ben sizin taptıklarınıza tapmam."
    3. "benim taptığıma da sizler tapmazsınız."
    4. "ben de sizin taptığınıza tapacak değilim."
    5. "benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."
    6. "sizin dininiz size, benim dinim banadır."

    karşı tarafa "kafirler" diye hitap eden bir uzlaşı cümlesi olabilir mi?
    tersine ayet, putperestlik ve islam arasında bir uçurum olduğunu, bununsa aşılamaz nitelikte olduğunu ilan ediyor. böylece kureyşlilerin uzlaşma çabalarını kesin bir dille reddediyor.

    surenin nuzül sebebi, ile ilgili hadisler de bu görüşü desteklemektedir:
    abdülmuttalip oğlu abdullah ibn-i abbas'tan rivayet edilen sebebe göre:
    <<bu sûre kureyş'ten bir topluluk hakkında inmiştir. onlar:
    "ey muhammed, gel sen bizim dinimize tabi ol. biz de senin dinine tabi olalım. bir yıl sen bizim ilahlarımıza ibadet et, bir yıl da biz senin ilahına ibadet edelim. eğer tanrılarımıza ibadet etmek sure-tiyle bir hayra ulaşırsan, bize iştirak edersin. biz de bundan bir zevk duyarız. yok eğer biz senin tanrına ibadet eder, senin elinle bir hayra ulaşırsak, sana iştirak ederiz. bundan da sen zevk duyarsın" dediler.
    rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
    "kendisinden başkasını allah'a eş koşmaktan allah'a sığınırım." bunun üzerine allah teala bu sûrenin tamamını indirdi. ve "de ki: siz ey kafirler! bana allah'tan başkasına mı tapınmamı emrediyorsunuz?" ayeti indi. rasulullah (s.a.v.) erkenden mescid-i haram'a gitti. mescid kureyşlilerle dolu idi. bu sûreyi sonuna kadar onlara okudu. bu yüzden kureyşliler ümitsizliğe düştüler.>>

    öte yandan adı geçen ayet mekke devrinde inmiştir. kronolojik olarak sonra nazil olan tevbe suresinin kafirun'un ardındaki asıl zihniyeti gayet açık ifade ettiğini düşünüyorum. tevbe suresi 5nci ayet:
    <<haram aylar çıkınca bu allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. şüphesiz allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.>>

    tefsiri:
    <<müslümanlarin arap yarimadasinda siyasî ve askerî bir güç olarak varliklarini göstermeye basladigi bir dönemde nâzil olmustur. medine'de olusan ve süratle çevresini genisleten islâm devletinin, arap yarimadasindaki putperestlere bir ültimatomu niteligi tasimaktadir. allah teâlâ, onlara bir mühlet vermekte ve bu zaman zarfinda, islâm'a girmelerini istemektedir. aksi halde, hiçbir hukukî güvencelerinin kalmayacagi bildirilmektedir: "allah'tan ve peygamberinden, kendileriyle anlasma yaptiginiz müsriklere ihtardir. yeryüzünde dört ay daha dolasabilirsiniz. allah'i aciz birakamayacaginizi, allah'in inkarcilari zelil edecegini bilin. allah'in ve peygamberinin, puta tapanlardan uzak oldugunu büyük hac günü, allah ve peygamberi insanlara ilan eder. eger tövbe ederseniz, bu sizin için daha hayirlidir. yüz çevirirseniz, bilin ki siz allah'i aciz birakamazsiniz. (ey muhammed) inkar edenlere can yakici azabi müjdele>>
    kaynak: ömer tellioglu/ sâmil islam ansiklopedisi
    http://www.enfal.de/sure95.htm :

    veya elmalılı tefsiri:
    <<ey bu haberin kendilerine eriştiği ahit yapmış olan müşrikler, birdenbire ve habersiz bir şekilde muâhedenizin feshiyle haksızlığa uğratılacağınızı sanmayın, şu andan itibaren size dört ay daha mühlet var. bu süre içinde katil ve savaş gibi saldırılardan uzak olarak, dilediğiniz gibi, geniş geniş hazırlanmakta serbestsiniz ve hürsünüz. ondan sonra ilişkilerimiz tamamen kesilmiş ve savaş durumu başlamış olacağından bu müddet içinde kendi can ve mal güvenliğinizi iyice düşününüz, her türlü ihtiyat tedbirini alınız, harp hazırlıkları yapmak, savunmaya hazırlanmak, kaçacak veya sığınacak bir yer bulmak gibi kendiniz için uygun görüp arzu edeceğiniz hususların yerine getirilmesi konularında gerek islâm diyarında, gerek yeryüzünün başka bölgelerinde bir seyyah durumunda dilediğiniz gibi iyice hazırlanınız.>>

    ayrıca bir de maide suresi 51. ayet var:
    <<ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. şüphesiz allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.>>

    http://www.fetva.net/…gecerliligini-yitirir-mi.html

    edit :
    şöyle bir eleştiri gelmiş:

    <<kafir kelimesi islama inanmayan anlamında kullanılan bir kelime değil mi? bu ayette hakaret ve ya aşağılama amacıyla kullanıldığı bilgisine nasıl ulaştınız? 21. yüzyıl kafasıyla düşünmüşsünüz sanırım.>>

    çelişki şu ki mesajın sahibi bizzat 21.ci yy kafasıyla düşünüyor ki bu aslen çok da doğru. bu sayede çelişkiyi görüyor ama hala görünenin inkarı peşinde.

    oysa aradığı bilginin kaynağı çok yakınında. sadece birkaçı:

    << nahl suresi, 27. ayet: sonra (allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "haklarında (mü'minlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım hani nerede?" kendilerine ilim verilenler, dediler ki: "bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kafirlerin üstünedir."

    tevbe suresi, 125. ayet: kalplerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış ve onlar kafir kimseler olarak ölmüşlerdir.

    nisa suresi, 151. ayet: işte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

    mücadele suresi, 5. ayet: gerçekten allah'a ve resûlü'ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. oysa biz apaçık ayetler indirdik. kafirler için küçültücü bir azap vardır.

    isra suresi, 8. ayet: umulur ki, rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.

    araf suresi, 37. ayet: öyleyse, allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (böylelikle) bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

    en'am suresi, 122. ayet: ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? işte, kafirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir.>>
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap