paris düşerken
-
michaud, denise, andre, lucien, pierre, agnès gibi birbirinden müthiş karakterleriyle insanı kendine bağlayan, sonunu getirmemek için sayfa sayfa, neredeyse harf harf okuduğum, vichy hükümeti öncesi fransa'sında geçen olağanüstü roman. nedense yazarın paul tessat karakteriyle fransa'yı resmettiğini düşünmüşümdür hep. tessat'nın oğlu lucien ile ülkesini altın tepside hitler'e teslim eden fransız burjuvazisini anlatırken ve diğer yanda lucien'in kızkardeşi denise ile de faşizme karşı savaşan fransızları anlattığını düşünmüşümdür. aynı babanın iki çocuğunun, iki farklı cephede savaşması gibi. hoş lucien gibi bir yavşağı, kitabın başlarında ajitatif bir karakter gibi görsek de sonrasında büründüğü kişiliğini, birşeyle savaşırken tasvir edebilmek de hayli güç ya neyse.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap