63 entry daha
  • calarken ne zaman soyle saglam bir northern soul/mod ruhu yakalasam ekseriyetle genc bir 'bayan'in gelip ''doors var mi?'' buyurmasiyla sukut-u hayale ugramama sebep olan zat. 'birader, madem duzusmek icin muzik yapiyorsun, niyetini niye delikanli gibi dile getirmiyorsun da yok bilmem surungenlermis, algi kapilariymis diye kiliflara buruyorsun?' diye sordurur biz azinliga.

    oysa greg dulli dobra dobra soylemistir arada iki onyil fark da olsa be sweet'te:

    "ladies let me tell you about myself,
    i got a dick for a brain,
    and my brain is going to sell my ass to you,
    now i'm ok but in time i'll find i'm stuck,
    'cause she wants love
    and i still wanna fuck...''

    diye.

    libido ve siddet somurulmeye gelmez, bir ogrendigim varsa budur su hayatta. nitekim teenage fanclub'dan norman blake, film vesilesiyle “the doors’un dirilişi” hakkındaki fikri sorulduğunda “sevgililerini döven alkoliklerden hiçbir zaman hazetmedim” diye özetlemiştir vaziyeti (melody maker, 21/28 aralik 1991 s.61)

    bir elvis presley, leonard cohen, jim morrison, alan vega, ian curtis, stuart staples agir abi vokal geleneginden bahsetmek mumkundur belki. bir ray manzerek hammond'i rock'n'roll'da bu kadar belirgin kullanmasaydi the stranglers'dan mahrum olur muyduk bu dunyada bilinmez. öte yandan the charlatans’dan tim burgess, yukarıdaki soru kendisine yöneltildiğinde, amerika’da turnedeyken sık sık the doors’a benzetildiklerini ancak müziklerinde klavye kullanmak dışında ortak bir nokta tesbit edemediği ve arkadaşları pek mantar* bulduğu için bu duruma son derece kıllandığını ifade etmiş, haklı olarak sid and nancy dururken the doors filmine bok yemek düşer demeye getirmiştir.

    barbo bey’in deyimiyle “djlerin piri john peel bey” ise aynı soruya “...jim morrison’ın kendi önemini korkunç derecede şişiren/abartan bir eğilimi vardı ve film de bu durumu sömüren tam bir pazarlama harikası” diyerek noktayı koymuştur. bunun üstüne bize de ‘samimiyetin gözünü seveyim’ demekten fazlası zarar.

    edit: efendim yine yiğidi öldür hakkını yeme mottosuyla hareket ederek elemanın hello i love you ve people are strange başta olmak üzere birkaç güzel şarkısının mevcut olduğunu, işbu entrynin şeytanın avukatlığını üstlenme derecesinde antipatiyi biraz abarttığını söylemeden edemeyeceğim. ancak the beatles bey'in bir fikir teatimiz esnasında da yerinde teşhis ettiği üzere, the doors'un rock n roll'da klavye kullanımında bir nevi çığır açtığı düşüncesinin, 1960'ların haysiyetli britanya menşeili grubu the zombies'in müziği dinlendiğinde hatalı bir önerme olduğunu görmek pekala mümkün oluyor. en azından ben gördüm valla, görenler görmeyenlere anlatsın, kıskananlar çatlasın.
428 entry daha
hesabın var mı? giriş yap