• ilginc kolyelere sahip olup onları kendine yakistirabilme alaninda uzman olan sair ve muzisyen
  • üniversite yıllarında highway adlı bir film de çekmiştir.
  • tam adi: james douglas morrison

    dogum tarihi ve yeri: 8 aralik 1943, melbourne, florida, amerika birlesik devletleri

    fiziksel bilgiler (boy, kilo, renk): 1.80m, 66 kg, koyu kumral, mavi-gri gozler

    aile bilgileri (velilerin adlari, erkek kardesler, kizkardesler): ölü

    ikamet ettigi adres: los angeles

    devam ettigi okullar: st. petersburg junior koleji, florida devlet universitesi, ucla

    medeni durumu: bekar

    caldigi enstrumanlar, grup icinde ustlendigi gorev: ana vokal

    en sevdigi vokalli gruplar: beach boys, kinks, love

    en sevdigi sarkicilar: frank sinatra, elvis presley

    en sevdigi aktor / aktris: jack palance, sarah miles

    en sevdigi tv sovu: haberler

    en sevdigi renk: turkuaz

    en sevdigi yemek: et

    hobileri: at yarislari

    yaptigi sporlar: yuzme

    bir kizda aradiklari: sac, gozler, ses ve yuruyus (cevirenin notu: endam)

    bir bulusmada yapmak istedigi: konusmak

    hayattaki planlari / amaci: film cekmek

    yukaridaki bilgiler 1967 tarihli elektra records orijinal biyografisinden alinmistir.
  • calarken ne zaman soyle saglam bir northern soul/mod ruhu yakalasam ekseriyetle genc bir 'bayan'in gelip ''doors var mi?'' buyurmasiyla sukut-u hayale ugramama sebep olan zat. 'birader, madem duzusmek icin muzik yapiyorsun, niyetini niye delikanli gibi dile getirmiyorsun da yok bilmem surungenlermis, algi kapilariymis diye kiliflara buruyorsun?' diye sordurur biz azinliga.

    oysa greg dulli dobra dobra soylemistir arada iki onyil fark da olsa be sweet'te:

    "ladies let me tell you about myself,
    i got a dick for a brain,
    and my brain is going to sell my ass to you,
    now i'm ok but in time i'll find i'm stuck,
    'cause she wants love
    and i still wanna fuck...''

    diye.

    libido ve siddet somurulmeye gelmez, bir ogrendigim varsa budur su hayatta. nitekim teenage fanclub'dan norman blake, film vesilesiyle “the doors’un dirilişi” hakkındaki fikri sorulduğunda “sevgililerini döven alkoliklerden hiçbir zaman hazetmedim” diye özetlemiştir vaziyeti (melody maker, 21/28 aralik 1991 s.61)

    bir elvis presley, leonard cohen, jim morrison, alan vega, ian curtis, stuart staples agir abi vokal geleneginden bahsetmek mumkundur belki. bir ray manzerek hammond'i rock'n'roll'da bu kadar belirgin kullanmasaydi the stranglers'dan mahrum olur muyduk bu dunyada bilinmez. öte yandan the charlatans’dan tim burgess, yukarıdaki soru kendisine yöneltildiğinde, amerika’da turnedeyken sık sık the doors’a benzetildiklerini ancak müziklerinde klavye kullanmak dışında ortak bir nokta tesbit edemediği ve arkadaşları pek mantar* bulduğu için bu duruma son derece kıllandığını ifade etmiş, haklı olarak sid and nancy dururken the doors filmine bok yemek düşer demeye getirmiştir.

    barbo bey’in deyimiyle “djlerin piri john peel bey” ise aynı soruya “...jim morrison’ın kendi önemini korkunç derecede şişiren/abartan bir eğilimi vardı ve film de bu durumu sömüren tam bir pazarlama harikası” diyerek noktayı koymuştur. bunun üstüne bize de ‘samimiyetin gözünü seveyim’ demekten fazlası zarar.

    edit: efendim yine yiğidi öldür hakkını yeme mottosuyla hareket ederek elemanın hello i love you ve people are strange başta olmak üzere birkaç güzel şarkısının mevcut olduğunu, işbu entrynin şeytanın avukatlığını üstlenme derecesinde antipatiyi biraz abarttığını söylemeden edemeyeceğim. ancak the beatles bey'in bir fikir teatimiz esnasında da yerinde teşhis ettiği üzere, the doors'un rock n roll'da klavye kullanımında bir nevi çığır açtığı düşüncesinin, 1960'ların haysiyetli britanya menşeili grubu the zombies'in müziği dinlendiğinde hatalı bir önerme olduğunu görmek pekala mümkün oluyor. en azından ben gördüm valla, görenler görmeyenlere anlatsın, kıskananlar çatlasın.
  • kucukken, yol kenarinda oldurulurken gordugu kızıldelililerden etkilenmis, hatta bu olay sonucu icine bu kizilderililerden birinin ruhunun girdigine inanmistir. sevgilisi pam ondan cok cekmistir. zira jim in birlikte olmadigi kadin kalmamistir. 1971 yili 3 temmuzunda olmus ve gercek olum nedeni hic arastirilmamistir. muzikleri muhtesem olan the doors grubu calgicilari ne yazik ki jimin etkisinde kalmis ve asil performanslarini hic ortaya koyamamislardir. gene de jim morrison tastir, saygimiz buyuk.
  • gunun birinde ray manzerek' e ettigi laf hayatinin ozeti gibidir;
    "ben bir kuyruklu yildiz olmak istiyorum. herkesin durup baktigi, birbirine gosterdigi bir kuyruklu yildiz. sonra...boom (ansizin bir infilak) ve ben yokum. bir daha hic bir zaman boyle bir $ey gormeyecekler ve beni hic unutmayacaklar."
  • bilincotesinde yasamis, seks ve icki duskunlugu olmasaydi da daha cok sarkisini dinleyebileseydik dedirten ancak soz yazmak icin boyle bi hayat mi surmek lazim diye kendi hayatima baktigim, damamizda kalan sarkilari ile olumsuzlesen ozel ruh...
  • o kanatları olan ölü bir tırtıldı.
  • paris merkez mezarlık servisi müdür yardımcısı henri beaulieu associated press'e
    "desteksiz atıyorlar", "jimbo bu topraklarda ölerek bizim evladımız olmuştur", "şuradan şuraya göndermeyiz" falan diyerek taşınma hikayesine 2001 ylında noktayı koymuş. kalabalığı dağıtmış.
  • diyelim ki sadece gerçekliğin sınırlarını merak ettim
    hepsi bu
    sadece merak..

    diyerek beni düşüncelere salmış, hakkında engin bilgilere sahip olmayı her trendy türk genci gibi görev bilmediğim ama şarkılarıyla gönlümüze taht kurmayı bilmiş; yakışıklı, karizmatik, yetenekli ve zeki oluşu bi kereliğine bile olsa onu seyretmiş olanların gözlerinden kaçmayan insan..
hesabın var mı? giriş yap