2 entry daha
  • zaman içinde biraz geriye, çocukluğuma, o seksenli yılların dayanılmaz hafifliğine ve pazar sabahı sinemalarına olan daüssılaya binaen yeniden izlediğim filmdir.

    en baştan açık ve net ifade edeyim ki, pişman oldum. keşke superman 1,2 ya da 3'ü izleseymişim dedim içimden. bu arada superman 4'ü tercih etmemde ki en büyük sebebi söylemeden edemicem. serinin son filmi olmasından ötürü, teknik olarak diğerlerinden daha ileride olduğunu düşünmüştüm. geçmişe yaptığım bu yolculukta içimdeki çocuğun yanı sıra bir parça da kendimi düşünmüştüm. nihayetinde içimdeki çocuğun mutlu olduğunu söyleyebilirim belki ama ben filmin sonunu zor getirdim.

    tam hatırlamıyorum, belki teknik olarak gerçekten diğerlerinden çok ötede bir filmdir ama sanmıyorum ki diğer filmler bu kadar saçmalığı bir arada barındırsın.

    mesela;

    1- gözlerinden çıkan ışık ile çin seddinin duvarlarını tekrar örmesi. tamam sen yine ör ama, o pirketler nerden çıktı anlamadım. kötü adam duvarı yıkmış ve pirketleri de çoktan kırmıştı oysa.*
    2- sonra, ayın yüzeyindeyken, kötü adamın superman'in kafasına vurmak üzere yerden aldığı krater parçasını kaldırırken sarfettiği efor. bi kere sen super guclusun, ayrıca bulundugun ortamda onu içimdeki çocuk bile kaldırır.
    3- yine ayın yüzeyinde, kötü adamın superman'i kuma gömmesinden bir süre sonra superman kumdan çıkarken nefes nefese olması. oysa filmin başında uzayda kaza geçiren rus astronota öğüt verirken gayet superman gibi davranıyordu. (psikolojik etkilenmiş olmalı*)
    4- kötü adamın gazeteci hatunu uzaya çıkarması... hadi atmosferden çıkarken pelerinine sardın ettin, korudun kızı. peki uzayda nasıl nefes almasını bekliyon? gerçi kız da adamdan öyle korkmuş, canının derdine öyle bir düşmüş ki, yüzündeki ifadeden anladığım kadarıyla, uzayda nefessizlikten ölmek dert ettiği son şeydi.
    5- say say bitmez abi...
    6- the end
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap