3 entry daha
  • piyasa ekonomisine belki de karl marx'tan sonra teorik anlamda en ciddi eleştiriyi getirmiş macar ekonomist, düşünür. (1886-1964)

    en büyük eseri great transformation (büyük dönüşüm).

    polanyi'yi anlamak için marx'ın kapital'ini çok iyi anlamış, birçok klasik iktisat yazınına aşina ve piyasa ekonomisinin işleyişinin genel çerçevesinde yetkin olmak gerekir.

    polanyi'nin büyük dönüşüm'de bahsettiği kavramları sıralarsak:

    piyasa sisteminin ve onun öne sürdüğü liberal insan modelinin ütopik ve kendisiyle çelişen bir yapıda olduğunu savunmuştur.

    polanyi'ye göre bu sistemde toplum iki ayrık alan şeklinde belirir: ekonomik alan ve politik alan. ancak sistem politik alanın ekonomik alanı etkilemisini engeller. bu da insanın kendini gerçekleştirme potansiyeline sekte vurur.

    kapitalist toplumu disembedded (bolunmus, parcalanmis) bir toplumsal tasarim olarak goren polanyi, bu dislanmisligi aslinda ekonomik alanin tum kurumlardan, dinden ve politik statulerden koparilmisligi baglaminda ele alir.

    tarih boyunca gorulen toplumsal formlari soyle siralar: hanehalki (otarsik ve kendine yeten), karsiliklilik (simetrik), yeniden dagitim (merkeziyetcilik), degis tokus (piyasa). kurumlardaki bu ayrima dikkat cektiginden oturu kurumsalci (institutionalist) kabul edilebilir. polanyi'ye gore bu formlar tarihte kronolojik sirayla belirmez. bu acidan marx'in cok bilinen belli bir sirayi takip eden ilkel komunal, koleci, feodal, kapitalist, sosyalist ve komunist kurgusundan ayrilir. polanyi'ye gore politik (=sosyal) alan kapitalist sistemde ekonomik alanla ayrisik bir yapidadir. insan ekonomik hayatinda kendi cikarlari pesinde kosan, bir homo economicus rolunu oynarken, evine geldiginde, arkadaslari arasinda (politik yasamina geri dondugunde) -insan oldugundan oturu- paylasima acik, bencil yanlarini kismen gizleyen bir profil cizmeye zorlanir. ancak bu gerilim (ikili hareket) bir bakima faust'un trajedisidir. cunku kapitalist sistem icinde hem birey hem de aristoteles'in unlu deyisiyle sosyal bir hayvan olmaya zorlanir. bu catiski aslinda kapitalist sistemin sonunu da hazirlamaktadir (kanimca bu da mephisto'nun trajedisidir. kisisel not: bu benzetme aklima ilk geldiginde animsadigim ilk sey: arkadasim seytan filmiydi).

    marx, kapitalizmden nefret etmesine ragmen yine de hayranlikla onu insanlik tarihinin onemli bir ilerleyisi, tarihin bir devinimi olarak gorur. ancak polanyi kapitalizmi tumden reddeder. cunku, evet belki insan yeniden dagitim'in yasandigi toplumsal formlarda (ornegin osmanli imparatorlugu) kendi bireysel yanini kapitalizmde oldugu gibi gosteremez, kisisel yaratim sureclerinde "ozgur" olamaz; ama toplum icinde birbirini dusunen toplumcu bir formun mutlulugunu duyumsayabilir. polanyi'nin bu sonuca ulasmada hareket noktasi gene aristoteles'tir. (aristoteles'e gore insan yasaminin amaci mutluluktur; ancak insan mutlulugu ancak ve ancak toplum icinde bulabilir).

    piyasa sistemi insana iki motifle yaklaşır ve kendi çalışmasını besler: kazanma umudu ve aç kalma korkusu (hope of gain & fear of starvation). burada ulaşılan marx'ın belirttiği meta fetişizmine yakın bir sonuçtur aslında.

    piyasa sistemi üç kurgusal mal (fictitious commodity) yaratır: emek, toprak ve para.

    faşizmin çıkış noktasını marksistlerin de öngördüğü üzere sistemin içinde bulur. bu cikisi ekonomik, politik duzlemde hem yerel hem de uluslararasi bir duzen matriksiyle belirler. buna gore 1930'lara kadar liberal devlet ve piyasa arasindaki ulusal bazdaki gerilim, altin standardi ve gucler dengesindeki catiskilar fasizmi, sscb'de 5 yillik planlari ve abd'de yeni politikalari tetiklemistir. 1989'a kadarki soguk savas doneminde bretton-woods sistemi, refah devleti ve duzenlenmis piyasa temalarini one cikar ve aslinda bu polanyi'nin dusuncesinden bir sapma olarak gorulebilir. ozellikle 1973 sonrasindan gunumuze kadarki doneme dikkat edildiginde ise gene duzensiz bir piyasa sistemi ve liberal devletin geri donusune sahit olunur. uluslararasi olcekte, kuresellesme kavrami one cikarken, politik alani yyd (yeni dunya duzeni) belirlemeye adaydir.

    polanyi, marx'a kimi noktalarda oldukca yaklasir, kimi zaman tam zit fikirlidir. temelde sosyalizmi savunmakla birlikte marx'ın "the point is to change it" (aslolan değiştirmektir) tezine karşıt bir söz söylemediği gibi bu teze uyan bir eylem içine girmediği için marx'la yollarını daha da belirgin bir şekilde ayırır. dini, marx'in aksine, insani topluma yakinlastiran ve insanin bireyci yanini orten faydali bir kurum olarak gorur. polanyi ozde humanist bir dusunceye sahiptir. eger marxism gene temelindeki sosyal teorisi, insan anlayisi cercevesinde dusunulurse ve sovyet marxisminden (ozellikle ulkemizde marxismden tek anlasilan) siyrilanabilirse polanyi'ye cok yakin oldugu gorulebilir.

    bugün, kanada'da bulunan karl polanyi institute, kızının başkanlığında karl polanyi ile ilgili çalışmaları sürdürmektedir.
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap