56 entry daha
  • burada esasen “kapitalizmin kökenleri”nden ziyade, “kapitalizmin doğası” üzerine bir tartışma söz konusu.
    lakin, ilkin, şunu söylemek gerekir: brenner’in söyledikleri braudel’in kapitalizm tasavvuruna halel getiremez . iki sebepten: brenner tartışmasından daha sonra yazılmıştır braudel’in “les jeux de l’echange”* ve “le temps du monde”* eserleri ve braudel, zaten her şeyden evvel, marxist değildir. (fakat hemen ekleyelim ki, braudel de, doğrudur, kapitalizmin kökenlerini mübadele alanında arar.)

    bu husus çok önemli. zira braudel, feodalizm ile kapitalizm arasında bir ardışıklık olduğunu düşünmez, yani braudel’e göre kapitalizm, “feaodalizmin çatlaklarından” doğmamıştır; arada yaklaşık iki yüz sene kadarlık bir kaotik zaman vardır. ayrıca ben de, marx’ın “toplumların evrim çizgisini” takip ettiğimi söyleyemem. başka bir ifadeyle, braudel, kapitalizm tanımı gereği diyelim eskil mısır’da da kapitalist teşekkül ve teşebbüslerin varlığından bahsedebilir. (ki bu da,, avrupamerkezcil bir yaklaşım olmakla itham edilebilir)

    şimdi şu savı “bu cenahta "kapitalizmin temelinin piyasalara degil tekellere dayanmasi", eger bu rejimin kokeni uzerine tartisiyorsak, sahih bir arguman degildir” değerlendirelim:

    önemle vurgulanması gereken şudur: piyasa ekonomileri ile kapitalizm arasındaki fark, hatta doğal karşıtlık, ancak, deneysel gözlem* neticesinde ortaya konulabilir. braudel iki hususun altını çiziyor: kapitalist, sahip olması gereken bilgi’yle donanmıştır ve hangi eylem küresinde hareket edeceğini seçebilecek kadar maddi olarak yetkindir.
    bu ne demektir? braudel’in ilgilendiği yüzyıllar arasında (14-18. yy.lar) büyük tüccarlar, sayıca çok az olsalar dahi, uzun mesafeli ticaretin anahtarlarını edinmişlerdir, stratejik posizyonlarını par excellence ayarlarlar; bilginin çok yavaş dolaştığı ve maliyetinin çok yüksek olduğu gerçeğine karşın muazzam iletişim ağları kurmuşlardır; piyasa kurallarını çiğneyebilecek kadar güçlüdürler. bu kapitalist zihniyet”ten bahsedilebileceği anlamına gelir mi? hayır, diyor braudel, “bu, werner sombart ve max weber’in, marx’ın nihai kertede ulaştığı sonuçlardan kaçma çabasının tezahürü idi. bense, kapitalizmin tamamen maddi ve toplumsal etmenlerle yahut toplumsal ilişkilerle açıklanması gerektiğini düşünüyorum. bana bir şey bana tereddütsüz doğru görünüyor: kapitalizm tek bir kaynaktan doğmuş olamaz: ekonomi kısmen etkendir, siyaset kısmen etkendir, toplum kısmen etkendir, kültür ve uygarlık kısmen etkendir. tabi, tarih de öyle, ki muzafferi tespit eden, son çözümlede genelde de tarih olmuştur.” [braudel, “the wheels of exchange” ss.402-403] şimdi deneysel gözlemleri braudel’e ne sunmuş ona bakalım. uzun-mesafeli ticaretin tüccrar kapitalizminin gelişiminde en önemli rolü oynadığını göstermişlerdir ilkin rakamlar: on sekizincinci yüzyılın “büyük tekellerinin” etkisinden sıyrılabilmek için gerilere baktığımızda (bakın bu ifade önemli, kapitalizmden uzaklaştığımızda, diyor yani, piyasa ekonomisine yaklaştıkça), yani on altı, on beş ve on dördüncü yüzyıllarda sanayi üretiminde karlar ancak %10 civarındadır. bu rakamın üstündeki her kar iyi kabul edilir. (a.g.e, s.344). peki bu yüzyıllarda uzun-mesafeli ticaretin, yani kapitalistlerin oyun alanında karlar ne civardadır? tek kelimeyle muazzamdır: en az %300 kar elde edilir uzun-mesafeli ticartten. (a.g.e. s.405). yalnız göz ardı edilmemesi gereken bir nokta var: bu kapitalistler, muazzam karlar elde etmelerine rağmen yalnız uzun-mesafeli ticaretle sınırlandırmamışlardır eylem alanlarını: borsalarda arz-ı endam eylerler (spekülasyon ve manipulasyonun bin türlüsünü icra ederler), gider amerika’ya şeker plantasyonları kurarlar, demir ticaretiyle ilgilenir hülasa, en yüksek karlar neredeyse o sektöre el atar ve anında küçük şirketleri yutarak büyürler. hmm, unutulmaması gereken bir başka husus: her büyük buhrandan sonra, ideolojik anlamda değil ama iktisadi anlamda kapitalizm daha da güçlenmiş olarak yoluna devam eder. sanayi devrimiyle kapitalizm arasındaki ilişkileri de irdeliyor braudel, bunu uzun uzun anlatmaya niyetim yok şimdi lakin bir cümle söyleyeyim gene de: braudel’e göre sanayi kapitalizmi, tüccar kapitalizmden âlâ* değildir; kapitalizmin başka bir veçhesidir, işte, hepsi bu.

    vardığımız sonuçlar marxist ideoloji açısından can sıkıcıdır. fakat bilimsel sağgörüyü yeğ tutacaksak ideolojilere, braudel’in sunduklarını kabul etmek lazım gelecektir; braudel’in vardığı sonuçlara ise tespit ettiği tarihsel gerçekliklerin (uzun-mesafeli ticaret karları gibi mesela) doğru olmadığı ortaya konulursa itiraz edilebilir, “braudel’in savının sahih olmadığı” ancak böylece iddia edilebilir.
2407 entry daha
hesabın var mı? giriş yap